1. Bölüm

155 11 7
                                    


1. Bölüm (Beyaz Sayfa)

Alarmın sesiyle gözlerim açıldı, ama ne açılma yorgunluktan ölüyorum kalk yataktan kalkabilirsen Beren. Babamın odama gelip seslenmesiyle pes ettim

"Kalk Beren okulun ilk günü geç kalman hoş olmaz hadi kızım".

Kalkmadığımı görünce pikemi üzerimden çekti,

"Tamam baba kalkıyorum hadi sen git işe".

İstanbula yeni geldik İzmir'den hem babamın işi hemde benim okulum için buraya taşındık. Kadıköyde kendi halinde bir ev, orta halli bir aile için, rıhtıma yakın, barlar sokağının iki sokak yanında hoş bir yerde. Ne arkadaşım var buralarda nede bir tanıdığım sadece babam ve ben.
Yonca üniversitesi hukuk bölümünü yüzde yüz burslu olarak kazandım. "Burslu öğrenci" pek hoş gelmiyor kulağa evet ama babamın eski bir arkadaşı okulda bölüm dekanlarından biri ve oraya gitmem için babamı çok güzel ikna etmiş.

Yataktan zorla kalktım, ilk işim banyoya gitmek oldu, yüzüme bir iki kez su çarptıktan sonra odama dönüp askılı siyah bir atlet ve kot şort giydim. Dağınık, kumral, hafif dalgalı saçlarımı elimle düzelttim. Biraz parfüm sıkıp çantamı aldım, üzerime de ince salaş bir hırka. Kapıyı çekip çıktım evden. İşte başlıyoruz, beyaz bir sayfa, yeni okul, yeni insanlar, yeni bir şehir. Babamla okula bir iki kez gitmiştim nasıl gideceğimi biliyorum ama yinede hafif bir telaş vardı bende. Vapura bindim, yanıma bir kız yanaştı, kumraldı, sevimli birine benziyordu, oturmadan önce gülümseyerek sordu.

"Burası boşsa oturabilir miyim?"

Gülümseyerek karşılık verdim. Sanırım o da öğrenciydi.

Yaklaşık yirmi dakika sonra karşıya varmış bulunduk. Elimi çantama sokarak kulaklığımı yokladım, bir an evde unuttuğumu sanıp küçük çaplı bir kalp krizi atlattım. Kulaklığım olmadan nefes alamam desem yeridir, öylesine müzik tutkunu bir insanım, aslında benim yerim konservatuar ama babamın zoruyla, birde annemin mesleğiymiş avukatlık, e devam ettirmek bana düşüyor, tek çocuk olmak gerçekten zor. Okulun kapısına vardığımda önce derin bir nefes aldım. Okula giren onlarca öğrenci, birkaçı bana uzaylıymışım gibi bakıyordu, gerçi bende okulun kapısında durmuş ilk defa üniversite
görmüş gibi ahmak ahmak okulun adının yazılı olduğu plakete bakan bir kız görsem bende garipserim. Okula girerken bir grup çocuk gülerek sohbet ediyorlardı. Oldukça yakışıklı altı çocuk. Üçü esmer ikisi kumral biri sarışın gerçekten bir baktığında dönüp tekrar baktıran cinslerdi bunlar. Ben onları seyrederken bir gerizekalı -sanki olimpiyat koşusunda- hayvan gibi koşarak koluma çarptı. E Beren'im ben durur muyum?

"Dikkat etsene be!"

Beyefendi karşılık vermekten hiç çekinmedi.

"Yolun ortasında durup hayatında ilk kez üniversite görmüş gibi binayı seyreden ben değilim"

Ağzımı açmamla kapatmam bir oldu, arkamdan birisi elini omzuma koydu, haliyle kim olduğunu görmek için arkamı döndüm, ben arkamı dönerkenki o geçen üç saniyelik sürede aklımdan geçenleri bilemezsiniz. O şerefsiz hapisten mi çıktı, adamını mı yolladı. Kısacası büyük bir korku ve sanırım dışarıdan belli olacak kadar bir titreme sardı bedenimi. Arkamı döndüm ve.. Karşımdaki manzaraya inanamadım, bu Cerendi, İzmir'den okul arkadaşım Ceren.

"İnanamıyorum Beren burada olduğunu bilmiyordum."

Cereni pek sevmezdim yani bir sorunumuz yoktu ama olur ya hani olsada olur olmasada olur dedikleriniz, öyleydi işte Ceren. Ve esmer olmasına rağmen aptal sarışın kalıbı bizim okulda sadece Ceren için kullanılırdı. Ama her ne olursa olsun artık yalnız olmadığımı biliyordum. Ceren'in bölümü diyetisyenlikmiş, sağlık sektörü benden uzak olsun korkulu rüyam, hukukçuyum ben. Aman neyse bölümü okuyacak olan o nasıl olsa. Sonunda okul binasına girdik, oldukça güzel bir okul. Gerçi okul işte güzel olsa ne olur sanki. Önce gidip isimlerimize baktık hangi derslikte olduğumuzu öğrenmek için. Listeye göre benim dersliğim bir üst katta, Ceren'in ise benim üst katımdaydı. Dersten sonra görüşmek üzere ayrıldık birbirimizden. Sınıfa doğru yürürken öğrencileri süzdüm tek tek. Kızlar düğüne gider gibi giyinmiş, saçlarını yaptırmış birde ağır mı ağır bir makyaj, böyle şeylerin orta okulda bittiğini sanardım. Garip olan benmişim gibi bakmıyorlar mı birde, gelde delirme. Sonunda dersliğimi buldum, girmeme fırsat kalmadan öküz gibi çarpıp özür dilemeden sınıfa dalan bir hayvanla yüz yüze geldim. Hiç şaşırmamalı, dışarıda tartıştığım gerizekalı çıktı çünkü, daha önce yeni tanıştığım biri için bu kadar hakaret dolu sözler sarfettiğimi hatırlamıyorum. Ama yalan mı? Öküz işte. Sesimi çıkarmadım ama bakışlarımdan ne kadar sinirlendiğimi anladığını umuyorum. O değilde ben bu şımarıkla koskoca dört yıl geçirmek zorunda olmama yanıyorum. Tabikide geçip en arkaya oturdum. Arka sıraların kızıyım ben, lisede de en öne geçip inekleyen kızlardan hep nefret ederdim. Çevreye göz atarken o süper altılıdan dördü içeriye girdi. Bakışlarıma hakim olabildim mi bilmiyorum ama onlar oturduktan sonra yüzümde hayvan gibi bir gülümseme olduğunu farkettim. Kendine gel Beren, okulun ilk günü platonik olmak hiç akıllıca değil diye geçirdim içimden. Derken bizim gerizekalı gelip yanıma oturdu. Gözlerimi üzerine dikip kötü kötü baktıktan sonra ne işin var yanımda diyemeden içeriye beyaz önlüklü gözlüklü hafif göbekli ve orta yaşın üzerinde bir adam girdi.

Aşka Bir Adam KalaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin