2. BÖLÜM: "KİM?"

73 16 25
                                    

Annem kanlar içinde yerde yatıyordu ...

Hemen yanına koştum yüzü bembeyaz olmuş dudakları mosmordu ama hayır hayır annem makyajdan hoşlanmaz,sevmez .

Hemen yardım çağırmam gerek kan kaybediyor neresi kanıyor?Telefonum içeride hemen aramalıyım birini. Ya ona bir şey olursa ne yaparım ben? Tamam aramız pek iyi değil hatta hiç iyi değil ama olsun olsun en azından eve geldiğimde birisi var az da olsa beni merak ediyor başka kimsem yok hem annem o benim değil mi? Yapayalnızım...

Neresi kanıyor telefonum içeride hemen aramalıyım birini hemen aramalıyım kendi çığlıklarımın içinde boğuluyorum nefes alamıyordum yaranın yerini bulmalıyım. Ama göremiyorum bulanık çok bulanık dirseklerimle gözlerimi ovaladım tamam daha iyi bu. Başı başı kanıyor orada çok kan var, kan kaybediyor. Nasıl oldu bu? Hemen eve koştum bir kaç kişi evin bahçesinde neler olduğunu,iyi olup olmadığımızı soruyorlar ben iyiyim evet ama o çok kanıyor...

Eve girdim hemen mutfağa koşup bir bez parçası aldım. Telefonum o nerede? Odama koştum yatakta duruyor aldım hemen bir yandan annemin yanına koşuyordum. Bahçedeki insanlar çoğalmış bazıları yanıma geliyor. Evimizin karşısında tek başına yaşadığı evinde oturan Yeliz Teyze geliyor ellerimi tutuyor ve ellerimdeki kanı görüyor. Gözbebekleri büyüyor önce başını yavaşça
kaldırıp korku dolu gözlerle bana bakıyor...

"Kızım Nazlı sen ne yaptın ne bu hâlin? Annen nerede o çığlık sesleri senden mi geldi ?"

Hani bazen öyle anlar olur ki tutarsınız kendinizi ama kayışlarınız o kadar incedir ki kopmak için zayıf tek bir anınızı bekler.

"A-annem Yeliz Teyze annem yardım et ne olur annem yaralı başı çok kanıyor yardım et "

"Nerede annen nerede? "

Diğer komşulardan birinin polisi arayacağını duydum.

"Arka taraftaki depoda başına tampon yapılması lazım çok kanıyor "

Yeliz Teyze hemen elimdeki bezi kapıp depoya koşturdu. Gitmek istiyordum yanına annemi görmek istiyordum ama bir adım atacak mecalim dâhi yoktu.

Hani böyle sırtınıza bir anda binlerce ton yük bindiğini hissedersiniz ya fakat aslında o yük bir anda binmemiştir sırtınıza birikmiştir... İçimize o kadar çok atmışızdır ki... Küçücük dertlerimiz bile zamanla içimizde büyür ve patlama noktasında birden gelmiş gibi olur. Hem fiziksel hem mental olarak bitik hissettiğimizde devirir bizi. Ben beni de bitirdiğini hissettiğimde bahçeye öylece devrilip kalmıştım...

Bayılmadan önce gördüğüm son şey kapıdan içeri giren polislerdi.

Gözlerim çok acıyordu çok. Gözlerimin içindeki ormanlar yanıyordu belki de.

Gücümün tükendiğini bilmeme rağmen uyanmalı, annemin durumunu öğrenmeli, bunu kimin neden ne şekilde yaptığını öğrenmeli,annemi de bir an önce alıp eve gitmeliydim. Gözlerimi açtığımda kendimi bir hastane odasında buldum koluma bir serum takılıydı kolum da acıyordu tüm uzuvlarım alev alev yanıyordu sanki . Yanımdaki koltukta oturan adama dikkatle baktım o da aynı şekilde beni inceliyordu bir kaç saniye sonra bana yaklaşıp

"İyi misin Nazlı? "

Şimdi hatırlamıştım bizim savcıydı bu evet evet çalıştığım iş yerinin karşısındaki adliyede çalışan savcı. Beni arabanın önünden alan yeşil gözlü savcı. Niye buradaydı? Yoksa annemle ilgilenmek için mi gelmişti? Eğer öyleyse savcıydı.

"Hm çok iyiyim"diye cevap verdim nasıl olmamı bekliyordu ki? Uzandığım yerden hızla kalktım

"Annem nasıl ben kendimden geçmişim göremedim nasıl oldu getirdiniz mi hastaneye?İyi değil mi?"

Gözlerime dikkatle ve hüzünlü bir ifade ile bakıyordu.

"Maalesef Nazlı annen başına sert bir cisim ile büyük bir darbe almış ve çok kan kaybetmiş gittiğimizde onu çoktan kaybetmiştik sağlık çalışanları hayata döndürmeye çalıştı ama dediğim gibi annen çok kan kaybetmişti üzgünüm başın sağolsun."

Sözlerini bitirdiğinde ona donmuş bir hâlde bakıyordum.

"Ne demek kaybettik? Ne demek öldü? Ölemez beni bir başıma bırakamaz olmaz. "

Diyerek transa geçmiş gibi başımı iki yana sallıyor ve ayağa kalmaya çalışıyordum. Savcı kollarımdan tuttu ardından

"Nazlı bunu istemem zor biliyorum ama ne olur sakin ol. Otopsiden sonra anneni görebilirsin, ben olay yerini inceleyen ve annenin davası ile ilgilenecek olan savcıyım. Bu akşam dinlenmen gerekiyor,bize yardımcı olman gerekiyor daha ifadeni alacaklar dinlen şimdi olur mu?"

"Olmaz olmaz gidemez hayır benim kimsem yok hayatımdaki tek insan o benim gidemez hayır benim kimsem yok ölemez hayır "

Gidemezdi annemdi hem o benim ne yapardım bir başıma? Kim niye öldürsündü onu?

"Kabul tamam kabul kızsın bağırsın gıkımı çıkarırsam namerdim tamam mı söz veriyorum ne derse desin ağzımı açmam. Kazandığım tüm parayı veririm ona istediği yere harcasın karışmam. Eve kimi getirirse getirsin susarım dilsiz olurum karşısında ne derse yaparım çalışırım çok çalışırım yemin ederim uyanacağım bu kâbusdan ve ne derse yapacağım tamam kabul ama gidemez, o kabul değil anlıyor musunuz beni? Hayır hayır anlamazsınız siz alışkınsınız bu tür olaylara beni anlamazsınız ama olsun şu an size bile susarım yeter ki gelsin olur mu? "

Bana sarılmaya çalıştı.

"Bak sakin ol sadece uyu konuşacak çok şey var tamam mı anlarım seni. Sana ve annene yardım edeceğim söz veriyorum çözeceğim benim işim bu tamam mı? Şimdi doktoru çağıracağım o sana sakinleştirici verecek tamam mı Nazlı? Halledeceğiz söz veriyorum bak"

"Annemi istiyorum ben sakinleştirici istemiyorum annem gelsin pek sevmez beni ama bana bir zarar gelmesine de izin vermez gerçekten onu çağırın "

Son sözlerim bunlar oldu çünkü yeşil gözlü savcı odadan koşarak çıkmış ve bana sakinleştirici verecek doktoru çağırmıştı. İçeri girdiğinde telaşlıydı yeşil hareleri. Doktor sakinleştirici verdiğinde ve ben tüm hastanenin duyduğuna emin olduğum bir şekilde ağlarken bana üzgün gözlerle bakmaya devam etmişti...

Umarım kurgum hoşunuza gitmiştir:) Sosyal Medyada kurgumu yaymaya çalıştım ama pek başarılı olamadım okuduktan sonra yorumlarda fikirlerinizi belirtip satır aralarına yorum yaparsanız sevinirim teşekkürler ♡

Gerçeğin Görünen YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin