-"Çok kırmışlar o güzel yüreğini."- Gece karası gözleri, kahvenin koyu tonlarındaki gözlerime meydan okurcasına hapsolmuştu.
-"Ne diye soruyorsun, sende mi kıracaksın?"- Masum bakışlarım ve titrek sesim, gecenin ortasında öten cırcır böceklerinin seslerine karışmıştı.
-" Eflin.. O gece Allah seni karşıma çıkarttı, yaralarına yara ekleyeyim diye değil. Biraz olsun sarayım diye."- İlk defa böyle yumuşak duyuyordum sesini, bakışlarını..
-"Sen kimsin ki benim yaralarımı sarasın?"- Cüretkar değil, yaralı bir kızın sorusuydu bu. İçindeki ürkek ceylanın..
-"Ben.."- Bana doğru eğildiğinde, kendimi korumak için defalarca kez olduğu gibi ürkerek geri çekildim.
-"Ben bülbül'üm. Sararıp solan, boynu bükülen gül'ün yeniden açması, onu solduranlara inat hayata tutunması için gerekirse canını vermekten hiç çekinmeyecek bülbül."- sahi ne olmuştu bu adama?
-"Neden peki, neden yapıyorsun bunu?"- Fazla yüksek olmayan bir sesle konuştum, siyahlarını kahvelerimden ayırmadan.
-"Çaresiz bir kadına sırt dönmek adamlığa sığar mı? Seni o şerefsizlerin eline bırakamam. Bundan böyle emanet bilirim seni Eflin. Sana zarar vermelerine izin vermem. Allah o gece seni karşıma çıkardıysa, elbette vardır bir bildiği."- Elbette vardır bir bildiği, ya imtihan olacaktın bana ya armağan..
Bu sefer hayatın beni yanıltmaması için, dua ettim içimden. Bu adamın hiç kapanmayacak yaralarıma bir yara daha açmaması için, bana imtihan olmaması için dua ettim.
Çektiği acılara karşılık, bir imtihan daha yaşamak istemiyordu yorgun bedenim, acılı kalbim. Bu sefer yanılmayayım dedim içimden. İmtihan ol diye değil, armağan ol diye göndermiş olsun Allah seni..
🌹
********
-"Burası ne kadar güzel bir yer.."- dedim hayretle. Sanki cennetten bir köşeydi, her yerde mis kokan, kırmızı güller vardı.
-"Evet çok güzel,"- diye onayladı beni. Gözleri üstümde gezinirken, bense hayranlık içinde etrafıma bakınıyordum.
-"Senin gibi"- Cümlesi karşısında hızla ona döndüm.
-"Ben mi?"- Bazen onu tanımakta güçlük çekiyordum. Özellikle son zamanlarda. Benim tanıdığım adam bu değildi, beni şaşırtıyordu..
-"Sana o gün neden gül güzeli dediğimi daha iyi anlaman için getirdim seni buraya. "- Cümleleri kalbimi delip geçiyor, içimde tatlı kıpırdanmalar yaşanmasına neden oluyordu.
-"Eflin, sen tıpkı bu güller gibi güzelsin. Etrafındaki dikenlere rağmen, güzel kalmayı, umutla hayata tutunmayı başarabilen bir gül'sün."- Yüzümü kendine çevirerek söylediği cümleler karşısında, utançla gözlerimi kaçırdım.
-"Utanıp kızarınca daha çok benziyorsun. Şimdiki gibi."- Neler diyordu bu adam böyle, öldürmek mi istiyordu beni..
Eline aldığı gülü, bana uzatınca önce yüzüne sonra elindeki güle baktım. Elinin kanadığını fark ettiğimde telaşlanmıştım.
-"Kanıyor.."- dedim alt tarafı küçük bir dikendi neden bu kadar paniklemiştim ki..
-"Canımı yakan gül'ün dikeni olduktan sonra, sesim bile çıkmaz. Acısını bile hissetmem."- Ne güzel konuşuyordu böyle..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Güzeli
Romance-"Çok kırmışlar o güzel yüreğini."- Gece karası gözleri, kahvenin koyu tonlarındaki gözlerime meydan okurcasına hapsolmuştu. -"Ne diye soruyorsun, sende mi kıracaksın?"- Masum bakışlarım ve titrek sesim, gecenin ortasında öten cırcır böceklerinin se...