Medya: Eflin Güneş
*Çiçeklerden gülü insanlardan seni sevdim.
•••••••••••••
Eflin Güneş
••••••••••••••
İki yüzü vardı hayatın, biri gerçekti biri sahte. Yüzüne gülendi biri, içi ne kötülüklerle dolu olmasına rağmen dışardan mutlu eden yavaş yavaş derinlere inmeye başlayınca gerçekleri tokat gibi yüzüne vuran ise hakikakti. Birde kurumuş bir çiçeğin suya hasret kaldığı gibi mutluluğa susayan insanlar vardı elbet , yumuşak yüzünü hiç görmeyen.
Sanırım bende suya hasret kalmış bir çiçektim. Hayatı çok zorlu yollardan öğrenmiştim, öğreniyordum, öğrenecektim. Zaman geçtikçe daha da çok şaşırtıyordu beni hayat, daha çok yakıyordu canımı.
Elimdeki hamilelik testine şok olmuş bir şekilde bakarken, gözlerimden yaşlar süzülüyordu. Sanırım bu sefer en acı yüzünü göstermişti bana hayat.
Hiç sevmediğim bir adam , istemediğim bir birliktelik , istemediğim bir bebek..
Anne olabilir miydim ben, bakabilir miydim bu bebeğe? Sağlıklı bir ortam sağlayamazdım, bu evde olduğum sürece imkansızdı biliyordum.Gözlerim şimdiye kadar görebileceği en büyük dehşeti yaşamıştı , o iki kırmızı çizgi ile beraber. Anne olmayı bu kadar isteyip olamayan bir çok kadın varken , neden ben Allah'ım?
Kafamda bir şeylerin döndüğünü hissediyordum , ciğerlerimin her an patlayacak gibi olduğunu. Kalbimin tam da şu an durmak için, yalvardığını biliyordum.
"Eflin aç şu kapıyı, Fatih geldiğinde kendini odaya kilitlediğini görmesin. Yoksa neler olabileceğini tahmin ediyorsundur" Pınar'ın sesi beni kendime getirmeye yetmemişti. Ne Fatih umrumdaydı, nede yapacakları. Ancak bu şekilde dikkat çekemezdim, kimsenin anlamasını istemiyordum.
Ayağa kalktım ve kapıyı açmadan önce aynada gözüken yansımama baktım, perişan haldeydim. Gözlerim kan çanağına dönmüştü, rengim olduğundan daha beyazdı. Ölü gibiydim. Yaşayan bir ölü..
"Şu haline bak ölü gibisin" dedi Pınar kapıyı açtığımda biraz önce düşündüklerimi onaylayarak. Duygusuz bir şekilde Pınar'a bakıyordum, gözlerim öyle ifadesiz bakıyordu ki, bir travma yaşadığımı anlamak zor değildi. Ancak benim bu evdeki her günüm büyük bir travmaydı benim için , bu yüzden bir şey anlamadı.
"Salona in , sana bir bitki çayı yapmalarını söyleyeceğim. Fatih gelene kadar toparlan." deyip aşağı inmek için arkasını döner dönmez konuşmamla durmuştu.
"Toparlanmak istemiyorum Pınar. Bu iğrenç evde , daha fazla kalmak istemiyorum. Boğuluyorum artık." Gözyaşlarım bir bir süzülürken, boğazıma koca bir yumrunun oturduğunu hissediyordum.
"Kes sesini , kendine gel! Sen Fatih'in-" Ben Fatih'in hiç bir şeyi değildim, olmayacaktım da. Cümlesinin devamını duymak bile istemiyordum. Hızla sözünü kestim, cümlesini tamamlamasına izin vermedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gül Güzeli
Roman d'amour-"Çok kırmışlar o güzel yüreğini."- Gece karası gözleri, kahvenin koyu tonlarındaki gözlerime meydan okurcasına hapsolmuştu. -"Ne diye soruyorsun, sende mi kıracaksın?"- Masum bakışlarım ve titrek sesim, gecenin ortasında öten cırcır böceklerinin se...