Günleri birer birer geride bırakıyordum. Son 125 gün . Beni hâlâ neden esir tuttuğunu bilmiyorum. 155 günü geride bırakmama rağmen bu konu hakkında açıklama yapmadı. İç sesimi duydum " O hiçbir şey için açıklama yapmaz sus perisi." Öyleydi. O yap der , herkes onun istediğini yapardı. Yanlış yapanı ise cehenneminde cezalandırırdı. Bir kaç kere iblis tarafını göstermişti bana da. Ona insan demek yanlış olurdu. Her insanda biraz olsa bile vicdan ve merhamet olduğunu düşünürdüm. Gözlerimi hafif kaldırıp her gün kendini belli eden aya baktım. Güzelliğini hiçbir zaman gizlemezdi. Ayı izlemeye devam ederken kapı açıldı . Gelmişti. Hayatımda iblis sıfatına layık gördüğüm adam. Yavaş adımlarla geldiğini ayak seslerinden duyabiliyordum. Tam arkamda durup kafasını boyun girintime yerleştirerek konuştu.
" Pencere önünde durma su perisi, ay seni kıskandığı için her gece daha fazla parlamak istiyor . Böyle devam ederse ebediyen ışığı söner." Alkol aldığı belliydi. Ayıkken böyle cümleler kurmazdı çünkü. En acısıda geceleri, bu zaman kadara açtığı yarayı özenle sararken ertesi günü sardığı yerin iki katı kadar yara açardı . Boynumu öperek isminden bir parça bıraktı. Kokumu kendi benliğine karıştırmak istercesine kokladı. " Ben lavanta kokusundan nefret ederdim su perisi lakin senin bedenine öyle güzel yakıştı ki sevmek değil müptelası oldum adeta." Özenle seçerdi kelimeleri. Kızları nasıl etkileyeceğini biliyordu fakat bilmediği ya da unuttuğu bir şey vardı. Kafeste esir olan bir insanın duyguları da kendi kalbine esirdir. Duygularıyla hareket etmesi için özgürlüğüne kavuşması lazım .
" Senin tenin, cehennemimdeki yasak meyve su perisi. Tadına bakmama izin verme olur mu ? Aksi halde kafes dediğin yeri yuva edinmek zorunda kalırsın ." Bana dokunmak istiyordu ama kendini dizginlemeye çalışıyor . Bir duruma oldukça şaşırmıştım. Çünkü o istediği her şeye zorla sahip olmaya bayılırdı. İçimdeki konuşma isteğini daha fazla susturamadan bir cümle çıktı ağzımdan.
" Bana hiç bir şekilde dokunamazsın Ateş Sancak. Öyle bir hata yapmaya çalışma çünkü sen kusursuzluğu seven birisin. " Öyleydi. Bedeni gibi yaşam tarzı da kusursuzdu. Kalbini göremiyordu ama . Çürümeye yüz tutan kalbi onun en büyük kusuruydu.
" Sana dokunmak , göze alabileceğim bir hata su perisi. Sadece bunun zorla değil seninde istediğin bir zaman olsun istiyorum. Kalbim taştan olsada, bir kalbim var sonuçta dimi ?" Kurduğu cümlenin her kelimesini anlamak için beynimde defalarca tekrarladım .
Seninde istediğin zaman.
Benimde istediğim zaman.
Benim isteyecegimi düşündüren nedir ?
" Böyle bir şey isteyeceğimi sanmıyorum Ateş Sancak. Sende biliyorsun istediğim tek şey kafesten çıkıp sonsuza kadar özgürlüğe kanat çırpmak." Cümleme karşı alaylı bir şekilde güldü.
" Bazen istesek bile yüreğimiz ve beynimiz doğru olmadığını düşünüp inkâr eder su perisi. " şimdi gülme sırası bende .
" Kendi ağzınla dedin Ateş Sancak . Doğru olmadığını söyledin. Seninde dediğin gibi doğru değil , doğru olan her anlamda ilkimi sevdiğim adama vermek isterim." Gözleri mümkünmüş gibi daha çok karardı . Yanağında ki çene kemiği sıkmaktan kırılacak noktaya gelmişti . Korkuyordum.
" Benim yanımdayken bir erkekle kendini yan yana koyma su perisi . Ne düşüncelerinde ne yüreğinde. Aksi halde düşüncelerin de esirim olur . Sana benden başka kimseyi düşündüremiyecek hâle getiririm. " Korkudan kafamı sallamakla yetindim . Bu hareketime karşılık ağzının içinde güzel dediğini duydum.
Zaman böyle akıp gidiyordu. Ben cehennem kafesindeki güvercin . O ise kafesimin sahibi .
Ya bir gün güvercin kafesini sevip özgür olmaktan vazgeçerse ya da iblis dediği adama sevdalanırsa o zaman da uçup gitmek istermiydi cennetine ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CEHENNEM KAFESİNDEKİ GÜVERCİN
Teen FictionSiz annenizin hayatı için bir şeytanla anlaşma yapar mıydınız? Ben yaptım . Zorundaydım. Yoksa annemin gözlerimin önünde ölmesini izlemekten başka çarem olmazdı. Cehennem ateşine zıt düşen gözlerini gözlerime çıkardı." Su perisi, duygularına sahip ç...