2.Bölüm~

29 4 13
                                    

Medyada Noyan'ın göz rengine yakın bir fotoğraf var. Çok hoş değil mi? ^^ Okumadan önce oy verirseniz çok sevinirim. Bool bool yorum bekliyorum. Keyifli okumalar! 🖤

•••

İçimde biriktirdiğim endişe tohumları bir bir filizlenirken hayatımın en karanlık ve korku dolu gecesini yaralanarak kucaklamıştım.

Neredeyse ölüyordum! Aklımı kaçırmış olmalıydım. Kesinlikle!

Amacım sadece sessizce ormanı dolaşmaktı ancak bir yabancıyı yaralı halde ıssız ve soğuk ormanda donmasına içim el vermediği için evime getirmek, tamamen delilikti. Lanet vicdanım başıma daha ne dertler açacaktı kim bilir...

Her ne kadar bu riskli kararı alıp tehlikeli durumlarla karşılaşmış olsam da sonuç olarak Yabancıdan zarar görmemiş ve aksine birbirimizin hayatını kurtarmış sayılırdık. Kendimi böyle teselli edebilirdim.

Evet, olanlar tam anlamıyla gerçekti. Hayatım boyunca hep insanoğlundan başka varlıkların da evrende var olabileceğini düşünen ben, bu gece bütün gerçekliğiyle bunu yaşamıştım. İnsan olduğundan bile şüphelendiğim o beden, gözlerimin önünde küle dönüşüp tıpkı bir duman gibi yok olup gitmişti. Bu bir rüya veya hayal ürünü kesinlikle değildi. Henüz aklımı yitirmemiştim ama delirmeme de ramak kalmıştı!

Tüylerimi ürperten, titreyerek ağlamama sebep olan o garip(?) varlığın gerçekliğini bir süre sorgulasam da artık beynime balyoz yemiş gibi hissettiğim için öylece durmaktan başka çarem kalmamıştı. Durgun bir su kadar sessizdim.

Noyan'ın aklımda soru işaretlerine sebep olan inanılmaz soğuk, düz ifadesiyle konuşup başka dünya diye bahsettiği o tuhaf konuşma akla mantığa sığmıyordu. 'Benim dünyam' derken ne demek istiyordu? Neyi kastediyordu?

Göremediğim bir anda beynine darbe falan mı almıştı? En sonunda başına darbe aldığı için böyle bir konuşma yaptığını düşünecektim. Ki bence en mantıklısı böyle düşünmek olacaktı. Aksi takdirde söylediği şeylerin mantıklı tek bir yanı yoktu.

"Yine daldın."

İrkilerek çorba kasesine eğdiğim kafamı kaldırıp sesin sahibine baktım. Bu gece anormal şeyler yaşanmamış gibi sofraya oturup yemek yememiz dışında bir problem yok gibiydi. Elime ve onun kanayan yaralı koluna tekrar pansuman yapmış, aramızda hiçbir konuşma geçmeden öylece yemek yemeye geçmiştik.

Bu bir tür kaçış ve düşünürken kayboluş şekliydi. Düşüncelerim hızına yetişemeyeceğim kadar hızlı akıyordu. İnsanın kafası soru işaretleriyle doluyken bulanık bir su gibi karmaşıktı; akla karayı seçemiyor, sağ ayağına sol tekini giydiğini bile bilmiyordu.

Noyan tek kaşını kaldırarak bir şey söylememi beklerken gergince yutkundum. "Söyleyecek bir şeyim yok," dediğimde aslında korkunç ve mantıksız şeyler duyma ihtimaline karşı susmanın en kolay kaçış yolu olduğunu düşünüyordum.

"Soruların olur sanıyordum," dedi arkasına yaslanırken. Babaannemin yaptığı çorbayı bitirmişti. "Meraklı yanın birkaç saat önce gördüğün şeyle köreldi mi yoksa?"

Kaşlarım çatıldı. "Böyle bir durumun şakaya vurulacak hiçbir yanı yok," dedim sertçe. "Farkındaysan durumu sindirmeye çalışıyorum. Senin gibi rahat karşılayamadığım için kusura bakma." Kollarımı göğsümde bağlayıp arkama yaslandım. "Malum, gözlerimin önünde insan olduğundan bile şüphelendiğim bir beden yok oldu."

Noyan, tavrımdan dolayı o donuk bakışlarını tekrar gün yüzüne çıkardığında bir tartışma içine gireceğimizi anladım. "Şaka yapacak bir adama mı benziyorum?" diye sordu dik dik bakarak. "Sana soruların için cevap alma fırsatı sunuyorum ama sen bunu laf sokmak için yok sayıyorsun."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 27, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Tılsımlı RuhlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin