İkinci Bölüm

30 12 7
                                    

   Bugün, yeni hayatımın ilk günü. Sonucunu az çok tahmin ettiğim ve heyecanla beklediğim üniversite tercihleri bugün açıklandı. Artık buradan gidiyorum. Ve "Onu giyemezsin Zeynep. Oraya gidemezsin Zeynep. Uyu artık Zeynep. Müzik yapamazsın Zeynep. Oyuncu olamazsın Zeynep. Erkek arkadaşların olamaz Zeynep. O tişört çok kısa, o pantolon çok dar, o elbise sana göre değil Zeynep... dönemi geride kalıyor. Benim için yeni bir hayat, yeni bir ben olacak artık. Kendimi bulacağım, kendim olacağım, bana karışılmasına izin vermeyeceğim. Gerçekten Zeynep olma vakti geldi!

Tercihlerin açıklanmasının üzerinden iki gün geçti. Bugün annem ve abimle alışverişe çıktık. Abimin bu kadrodaki gereksizliğine değinmek bile ıstırap. Seçtiğim her kıyafete bulunan bahaneler ve izin vermemeler arasında günü elde hiçbir şey olmadan bitirdik. Abim her şeye müdahale etti. Onun istediği şeyleri de ben istemediğim için eli boş döndük eve. Saatlerce ağladıktan sonra çalan kapıyla gözlerimi sildim. Annem içeri girdi. İlk defa kapım çalınmıştı bu evde. Bir sorun olduğunu düşünüp panikledim. Annem yavaşça yatağa, yanıma oturdu. Bana sarılıp benimle beraber ağladı. Bir süre böyle bekledikten sonra çekildi, gözlerini sildi ve konuşmaya başladı: "Büyüdün de evden gidiyorsun ha kızım. İnsan şaşırıyor, kabullenmek istemiyor vallahi. Sana bugüne kadar fazla destek olamadım. Abinle babana söz geçirmek zor sen de biliyorsun. Bugün de gördün zaten. Artık kendi yoluna gitme vaktin geldi. Bu yuvadan gelinlikle  değil de diplomayla uçtuğun için ne kadar mutlu olduğumu sana anlatamam. Oralarda kendine dikkat et. Burada yapamadığın ne varsa yap. Ne istersen giy, nereye gitmek istersen git. Bir sürü arkadaş edin. Ama özünü de kaybetme. Kalbindeki iyiliğin senden gitmesine sakın müsaade etme. Çiçek ile birbirinize mukayyet olun. Önce kendini sonra da Çiçek'i yalnız bırakma. Yurt değil ev istediğinizi biliyorum. O konuyu Çiçek'in ailesiyle konuşup hallettim. Babanlar bilmeyecek. Yurtta kaldığını zannedecekler. Burada biraz para var. Sana hamileyken kız olacağını öğrendiğim günden itibaren, bugün geldiğinde seni kurtarabilmek için para biriktiriyorum. Seni uzun süre idare eder bu ama okulunu okumana yetmez. Baban sana aylık gönderir yurt parası ve harçlık. Ama ev kirası, faturaları derken yetmez. Girebiliyorsan bir işe girmeye çalış orada. Fazla yorma kendini ama harçlığını da çıkar. Ben her zaman yanındayım ama fiilen artık yalnızsın kızım. Kendi kendini idare etmen gerekiyor bundan sonra. Kimsenin seni ezmesine, üzmesine, en çok da kısıtlamasına izin verme. Güçlü bir kadın ol. Yarın Çiçek'le alışverişe gidin. Ne almak istiyorsan alabilirsin. Abinle babanı ben idare ederim. Çok geç kalmayın ve aldıklarını görmesinler yeter. Seni çok seviyorum. Gel bir daha sarılayım." Annemi gözyaşları içinde dinledim. Bana hiç bu şekilde yaklaşmamıştı. Böyle düşündüğünü bilmiyor, onu da babamlar gibi zannediyordum. Nihayet konuşmaya başladım: "A-anne sen, beni çok şaşırttın. Hiç belli etmemiştin bugüne kadar. Yani ne bileyim... Bilmiyorum işte şaşırdım yani." İki kelimeyi bir araya getiremeyen hâlime annem gülümseyerek cevap verdi: "Evet çünkü seni sürekli bu şekilde ümitlendirip babanlara karşı soğuk hissettirmek istemedim. Ben sana düşündüğüm gibi yaklaştığımda ister istemez onlara daha çok dolacaktın. Saklamayı tercih ettim. Bilmiyorum kızım ben cahilim, elimden bu kadar geliyor. Beni her şey için affet olur mu? Annen çok belli edemese de seni gerçekten çok seviyor." Anneme sımsıkı sarıldım ve hıçkıra hıçkıra ağladım. Hayatımda hiç bu kadar güçlü ve aynı zamanda güçsüz hissetmemiştim. Annem gittikten sonra paraları güvenli bir yere koyup Çiçek'e mesaj attım.

Z: Kızımmm! Duyduklarım doğru mu!! Aynı ev diyorlar bir şeyler diyorlar Çiçek! Öleceğim şimdi heyecandan!

Ç: EVET EVET EVETTT!! Aliye Teyze eli öpülesi kadınmış cidden. Hiç beklemiyordum ama bizimkilerle konuşmuş. Bizimkiler zaten tamamdı ama sen olmadığın için mecburen yurda kalmıştım. Ama şu annnn her şey mükemmel!

Z: Annem dedi ki yarın Çiçek'le alışverişe gidersiniz.

Ç:Ayyy evettt. Çok heyecanlıyım kızıııımmm. Sabah 8.30da kalkıyorsun ve bize kahvaltıya geliyorsun haberin olsun! Bizden geçeriz alışverişe.

Z: Olur olurr. O zaman iyi geceler böceğim.

Ç: İyi geceler prensesim. <3
.
.
.
  Sabah 7de uyandım. Duş alıp hazırlandım. Yanıma biraz para aldım. Annemle vedalaşıp evden çıktım. Çiçeklere geldiğimde beni her zamanki pozitif haliyle karşıladı. Sarıldı ve içeri aldı. Annesine selam verdikten sonra mutfağa geçtik Çiçek'le. Neler yapacağımızın hayalini kurarken kahvaltıyı hazırladık. Annesine de bir kahvaltı tabağı hazırlayıp çayla beraber ikram ettikten sonra oturup karnımızı doyurduk. Ben mutfağı toplarken Çiçek de hazırlandı ve evden çıktık.
   Saatlerce dolaşıp gezdikten sonra artık bitkin düşmüştük. Yemek yemeye karar verdik ve bir kafeye girdik. Siparişlerimizi verdikten sonra sohbete dalmışken yanımdaki sandalye çekildi ve biri oturdu. İrkilip çekildim. Sağıma döndüğümde Halil'in geldiğini gördüm. Çiçek bana fırsat bırakmadan lafa girdi: "Senin ne işin var burada?! Ne hakla bizim masamıza izinsiz oturabilirsin?! Hemen kalkmazsan polis çağıracağım." Halil sırıtarak cevap verdi: "Sakin ol ısırgan otu. Fazla kalmayacağım. Size veda etmeye geldim. Duyduğuma göre İstanbul'a gidiyormuşsunuz." Konuşması bittiğinde yanağımdan bir makas aldı ve donup kaldım. Çiçek anında sandalyesinden kalkıp Halil'e bağırmaya başladı. Kafe çalışanları geldiğinde bizi rahatsız ettiğini söyleyip Halil'i attırdı. Sonra yanıma oturdu ve bana sarılıp beni sakinleştirdi. Kendime geldim ve hiçbir şey olmamış gibi gülümseyip modumu yükselttim. Çünkü Halil bile tadımı kaçıramazdı bugün. Çiçek'le yemeklerimizi yiyip eve dönerken annem arayıp Çiçeklere gitmemi ve bu gece orada kalmamı söyledi. Anlam veremedim ama kabul ettim. Benim de canıma minnetti zaten. Çiçek'e haberi verdiğimde mutluluktan uçacaktı. İlk gördüğümüz markete girip abur cubur depoladık ve eve gittik. Çiçek'in odasına geçip üzerimizi değiştirdik. Noodle hazırlayıp bir film izledik. Film bittiğinde maske yapmaya karar verip ayaklandık. Maskelerimizi yaptık ve beklerken cips kola eşliğinde sohbete daldık. O gece çok güzel geçti. Sabaha karşı uyuduk.
   Kahvaltıdan sonra eve döndüm. İçeri girdiğimde selam verdim ama cevap alamadım. Salona girdiğimde annem, babam ve abim sessizce oturuyorlardı. Babam sertçe oturmamı söyledi. Ben de denileni yaptım. Ne olduğunu anlayamamıştım. Babam Çiçeklere gitmeme veya orada kalmama bir şey demezdi. Gözü kapalı güvendiği tek aileydi Çiçekler. Alışverişten de haberi olmazdı. O zaman sorun neydi? Abim lafa girdi: "Zeynep dün orada burada gezmişsiniz Çiçek'le. Biz seni evde otur diye gönderdik sen bize yalan söyleyip dışarı çıkmışsın. Üstüne bize uygun olmayan şeyler almışsın kendine. Poşetsiz geldin ne yaptın anlamayalım diye Çiçek'te mi bıraktın her şeyi? Sen her zaman böyle salaktın zaten. Sonunu düşünmeden hareket ederdin. Halil takip etmiş sizi. Fotoğraflarınızı çekmiş. O kumaş parçalarını denemen bile hataydı. Halil görüp çekebildiyse kimler kimler görmüştür. Üniversite kazanır kazanmaz kendini açacağını bilseydik o sınava sokmazdık seni." Şok içinde dinledim. Gözlerim dolu dolu olmuştu. Sonunu merak ediyordum. Babam sözü devraldı: "İki ay önce seni isteyen bir aile vardı. Kızım okuyacak diyip reddetmiştim. Ama sen bizim başımızı öne eğdin. Oralara gidersen iyiden iyiye bozulursun. Bunu göze alamam. O aileye haber verdim. İki gün sonra istemeye gelecekler. Oğulları asker. İşini gücünü almış edepli biri. Pişman olmazsın. Çiçek'le de vedalaşırsın artık. Evlendiğinde Ağrı'da yaşayacaksın kocanın yanında." Kan beynime sıçramıştı. Ne diyordu bunlar? Gözlerimden yaşlar hızlı hızlı akarken hiçbir şey söyleyemedim. Ayağa kalktım. Başım dönmeye başladı ve annemin çığlığı eşliğinde yere yığıldım.

Notanın TiradıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin