1.5

1.7K 128 123
                                    

selamlar! yıldıza basmayı ve bol bol yorum yapmayı lütfen unutmayın. iyi okumalar perileri hepinizeee 🧚‍♀️🧚‍♀️🧚‍♀️

berk, arabadan indikten sonra kendisine gülümseyerek bakan kızına yaklaştı. eğilip kucağına gelmesini sağlarken kıvırcık saçlarına uzun bir öpücük bıraktı. özlüyordu. dünyasından ayrı kaldığı her an özlüyordu kızını. öylesine güzel öğretmişti ki baba olmayı... tüm korkularını dünya sayesinde aşmış ve mükemmel bir baba olmuştu.

"heyecanlı mı benim prensesim?" başını olumsuz anlamda salladı dünya. heyecanlıydı ama çok fazla değildi. zaten şarkısını tek başına söylemeyecekti. babası tiyatro provasındayken annesine anlatmıştı. 

annesine baktı ve gülümsemesine karşı kıkırdadı. berk'in gözleri, kızıyla sevdiği kadının arasında merakla mekik dokuduğunda kendisinden bir şey sakladıklarını anlamıştı. kaşlarını çattı. "iki çiçek ne saklıyorsunuz benden?"

aybike'nin gözleri berk'e kaydı. yüzündeki gülümseme ve aldığı iltifat, kendi yüzündeki gülümsemeyi genişletti. mutluydu. ne olursa olsun berk'in küçük bir iltifatından, gülümsemesinden, mutlu oluşundan mutluydu ve bu değişmiyordu. değişmeyen tek şey buydu. 

acısı da mutluluğu da berk'in ellerinin arasındaydı.

"uzay ile birlikte söyleyeceğiz baba, heyecanlı değilim." berk, dünya'nın yüzünü avuçlarının arasına saklayışını gördü. oflayarak aybike'ye baktığında kadının uyarıcı bakışlarıyla karşılaştı. ne yani, üzülemeyecek miydi?

sevdiği kadının uyarıcı bakışlarını umursamadan dünya'nın ellerini öptü. kızı, bu hareket karşısında gülümseyerek ellerini indirdiğinde berk ikna edici ses tonuyla konuşmaya başladı. "senin başka bir arkadaşın yok mu bebeğim? sosyalleşemezsin yoksa..."

dünya kaşlarını çattı. "uzay arkadaşım işte!" berk alttan alarak gülümsedi. 

"tabii ki arkadaşın kızım, arkadaşın o senin. ama başka arkadaşlarla da şarkı söylemek istemez misin? böyle arkadaş arkadaş, kardeş kardeş şarkı söylersiniz."

aklına gelen fikirle kıkırdadı dünya. 

"eğer bir kardeşim olsaydı uzay ile değil, kardeşimle şarkı söylerdim." aybike, dünya'nın kardeş isteme bahanelerine alıştığı için pek bir tepki vermemişti. ama berk, her durumu fırsata çevirmeyi kendisine farz edindiğinden bilmişçe gülümsemişti. 

"ben söylüyorum sana, bebeğim... anneni ikna edersen sürekli şarkı söyleyebileceğin bir kardeşin olur."

aybike gözlerini devirdi. dünya'nın istekle kendisine dönmesiyle, "babanla da söyleyebilirsin annecim," dedi. "senden daha küçük olduğuna eminim."

dünya annesinin cevaplarıyla kaşlarını çattığında berk üzüntüyle aybike'ye baktı. "aşk olsun, aybike!"aybike, berk'e bakarak dudağını büzdüğünde berk sırıtmadan edemedi. arabayı kilitledi, hemen sonra anahtarı cebine sıkıştırdı. 

kreşin bahçeye giriş kapısına ilerlediklerinde usulca aybike'ye yanaştı ve elini tuttu. kucağında kızları dünya, yanında da elini tuttuğu sevdiği kadınla yeniden doğmuş ve eski günlere gitmiş gibi hissetmişti. 

mağrur bakışlarla kadına döndü. "dünya için." aybike sessiz kaldı. cevabını, berk'in elinin üstünü belli belirsiz okşayışıyla verdi. dünya için diye düşünüp kendi haline güldü. kesinlikle dünya için.

kreşin giriş kapısından içeri girdiklerinde, yeşilliklerin arasına konulmuş küçük bir kürsü gördüler. dünya hevesle gülümseyip babasına işaret ettiğinde berk gülümsedi, kızının yanağına minik bir öpücük kondurdu. 

"orada şarkı söyleyeceğim!" aybike'ye bakarak gülümsedi, berk. 

"evet, miniğim. annenle dinleyeceğiz seni." dünya, babasının omzuna çenesini yasladı. o sırada süsen'in kucağında yanlarına gelen uzay'ı gördüğünde gülümsedi. "uzay!" diye seslendi. 

ömer, dünya'nın seslenişiyle saçını düzelten oğluna sırıtarak baktı. herkesin çocukluk aşkı elbette olmuştu. ama kırk yıl düşünse, liseden tanıştığı ve sonlara doğru samimi olduğu berk'in kızıyla kendi oğlunun çocukluk aşkı olabileceği aklının ucundan dahi geçmezdi.

"dünya!" uzay, annesinin kucağından indiğinde dünya da babasının kucağından indi. birbirlerine sarıldıktan sonra konuşmaya başladılar. berk, kızının hareketlerini izlerken aybike ile süsen farklı bir konuya çoktan dalmışlardı. ömer'in ise berk'i rahat bırakmaya pek niyeti yoktu.

usulca omzunu dürttü. "ne güzel anlaşıyorlar ya baksana," dedi ve eklemeden edemedi. "aybike ve sen çocuklukta tanışsaydınız uzay ile dünya gibi olurdunuz." berk, ömer'in sözlerine karşı gözlerini devirmeden edemedi. 

kendisini sinir etmek için söylediğini tabii ki biliyordu ama kolay görmüyordu. kız çocuklarının ilk aşkı babası olurdu, berk bu duyguyu seviyordu. kendi babasından göremediği sevgiyi misliyle hissettirmeye çalışıyordu kızına. üstüne titriyor, koruyor, kolluyor ve en önemlisi seviyordu. 

neticede dünyayı sevgisiz büyümüş insanların savaşı bitiriyordu. berk, kızının sevgisiz kalmasını istemiyordu. 

aybike'nin, "dünya hep babasıyla," demesiyle berk gülümsedi ve sevdiği kadına döndü. "tam bir babacı." ömer hızla araya girdi. 

"kız çocukları babaya, oğlan çocukları da anneye düşkün olurmuş aybike. süsen'e bu yüzden diyorum ki kız çocuğumuz olana kadar deneyelim." aybike ve süsen kıkırdadığında göz kırparak berk'e döndü, ömer. 

"siz de oğlan olana kadar denersiniz artık." 

aybike, ömer'in imasına karşı gözlerini devirdi. "ömer, bilmem farkında mısın ama ben bekarım. kiminle çocuk yapmamı bekliyorsun?" 

berk, aybike'ye dikkatle baktı. boşandıkları gerçeği yeniden yüzüne vurulduğunda keyfinin kaçtığını hissetti. ortamı sessizlik kapladığında dünya ile uzay öğretmenlerinin çağırmasıyla yanına gitmişlerdi.

bu sırada, aybike'nin yanına ilerledi berk. kızlarının kürsüye çıkacağı sırada gülümseyerek elini tuttu. karşı çıkmadı, aybike. kızları için bir araya gelmişlerdi sonuçta, öyle değil mi?

her ne kadar kendisine itiraf edemese de berk'in elini tutmayı çok özlemişti. eskiden onun elini tuttuğunda, insanlara karşı güçlü ve korumada hissederdi kendisini. 

kimse olmazdı. özgüvenini zedeleyen, görünümünden nefret etmesine sebep olan ya da duygularını saklamasına neden olan hiç kimseyi hatırlamazdı.

berk'in ellerini tutmak, insanlara karşı edindiği en güzel savunmasıydı.

berk, hissettiği rahatsızlıkla etrafına bakındı. çaprazlarında dünya'nın kavga ettiği çocuğun babasını kendilerine bakarken gördüğünde kaşlarını çattı. kızının şarkı söyleyeceği gün olay çıkaramazdı elbet. 

sert ve ciddi bakışlarına karşın aybike'nin elinin üstünü naifçe, güven vermek istermişçesine okşadı. bu okşayış, kadının içini titretti. 

dünya ve uzay'ın isminin anons edilmesiyle ellerini birbirlerinden istemeyerek olsa da ayırdılar. gülerek kızlarını alkışlamaya başladıklarında, "bebeğim benim!" diye seslendi, berk. dünya kocaman gülümsedi ve babasına bir öpücük yolladı.

uzay ile birlikte şarkıyı söylemeye başladıklarında berk istemsizce gülümsedi. güzel anlaşıyorlardı. aklına, dünya'nın kardeş isteği ve tiyatroculuk oynarken atlas'ın konusunun açıldığı geldi. göz ucuyla gülümseyen kadına baktı.

annesine aşık bir oğlan çocuklarının olmasını isterdi.

"baksana," dedi aybike neşeyle. "çok tatlılar, berk!" bir yandan da videolarını çekmeye başlamıştı. berk gülümsedi. o anın getirdiği büyüyle gerçek düşüncelerini saklayamadı. 

"evet, çok tatlılar," dedi ve aybike'yi şaşırtacak ciddiyette ekledi. "atlas'ımız olsa, o da en az dünya kadar tatlı olurdu."

zor kadın / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin