1.8

1.9K 127 160
                                    

geç olsun güç olmasın... anneler günü bölümüne hoş geldiniz! biz karina ile yazarken çok sevdik! yıldıza basmayı ve bolca yorum yapmayı unutmayın lütfen. iyi okumalar perileriiii 🧚‍♀️🧚‍♀️🧚‍♀️

dünya, küçük avuçlarının arasında tuttuğu yumurtayla gülerek oynuyor ve annesinin uyarısını hatırlayarak kırmamaya dikkat ediyordu. tezgahın üstüne oturmuş, neşeyle bacaklarını sallıyordu. ilk uyanan babası olmamıştı ve annesiyle birlikte babasına patatesli yumurta yapmaya karar vermişlerdi.

üstelik bugün anneler günüydü! babasıyla planladıkları ve annesinden gizlice yürüttükleri sürpriz kutlama çalışmalarını gerçekleştireceklerdi. bu nedenle annesinin üzüleceğini düşünse de babasının söylediği gibi unutmuş gibi davranıyordu.

"anne," dedi patateslerin kabuklarına soyan annesini hayranlıkla izlerken. her şeyi çok güzel yapabiliyor olması annesine özenmesine neden oluyordu. babasına aşıktı belki ama ileride en çok annesi gibi olmak istiyordu.

"efendim çiçeğim," dedi aybike, dünya'nın anneler gününü kutlamasını umarak. biliyordu, o daha küçüktü ama insan bekliyordu işte. hele ki söz konusu dünya gibi özel günlere meraklı olan bir çocuksa beklentisi artıyordu.

yüzünü buruşturarak konuştu, dünya. "babam patatesle yumurtayı nasıl böyle birleşmiş şekilde yiyebiliyor?" diye sordu, yumurtayı tezgahın üstüne bırakıp ellerini birbirine geçirirken. "bence patates kızartırken güzel, yumurta da tek başına." 

kıkırdadı ve sesini kısarak konuştu. "ama babama söyleme, o üzülmesin. yanında seviyormuş gibi davranıyorum."

istemsizce gülümsedi, aybike. dünya yemek seçen bir çocuk asla olmamıştı ama yemediği, sevmediği şeyler elbette ki vardı. bunlarıysa babasının yanında yemesi, kendisiyle birlikte yemesinden daha mutlu ediyordu kadını. berk başarmıştı çünkü. sevgisizliğe rağmen eşsiz bir baba olmuştu.

dünya'nın berk için sevmediği şeyi yemesi ve yapmaya çalışması bunu gösteriyordu.

yine de anneler gününün kutlanmamış olması canını biraz sıkmıştı. berk iyi bir babaydı, evet. ama kendisi de iyi bir anne değil miydi?

"söylemem, peri kızım." annesinin peri kızı olmak dünya için çok özeldi. hem annesi söz vermişti, doğum gününde peri kızı gibi giyinecekti. bunu ilk istediğinde zaten bir peri kızı olduğunu söylemişti annesi, yine de sözünü vermişti. 

annesine baktı. üzüldüğünü anlayabiliyordu aslında, ama hiçbir şey söyleyemezdi çünkü babasına söz vermişti. kahvaltıdan sonra çok güzel bir sürpriz yapacaklardı. peki babası neden hâlâ uyanmamıştı?

kollarını birbirine doladı, dünya. bacaklarını sallarken aklına bugün kreş olmadığı geldi, pazar günüydü. 

"biliyor musun anne," dedi dünya gülümseyerek. "ben kreşe gitmeyi çok seviyorum." eğlenircesine gülümsedi, aybike. kızına bakarak imayla konuştu.

"uzay gelmeden önce gitmeyeceğim diye ağlayan dünya nerede peki?" kaşlarını çattı, dünya. ağlıyordu ama artık seviyordu. 

"anne," dedi oflayarak, babasının mutfağa geldiğinden habersizce. "bu aşk ne zor şeymiş... kreşi bile seviyorum!"

berk, kaşlarını çattı ve kızıyla annesinin konuşmasını kenara saklanarak dinlemeye başladı. "olması gereken kreşi sevmen değil mi zaten fındık burunlum?" dünya kıkırdadığında sözlerini devam ettirdi, aybike.

"aşk zor şeydir, annecim. ama en kolay ve masum tarafı da senin şu an, minik kalbinde hissettiğin eğlencen. sürekli gülüyorsun ya, belki ileride ağlayacaksın bu duygu yüzünden ve bu bile seni şu an olduğun gibi çok güçlü bir kız yapacak." 

zor kadın / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin