1.7

1.8K 127 210
                                    

selamlar! yıldıza basmayı ve bol bol yorum yapmayı lütfen unutmayın. iyi okumalar perileri hepinizeee 🧚‍♀️🧚‍♀️🧚‍♀️

bu bölüm karina ile benden, zezeamaolu için!

aybike ile berk, dünya'yı süsenlerin yanından aldıktan sonra eve gelmişlerdi. berk bir türlü aybike'nin yüzüne bakamıyor, kadından sürekli kaçıyordu. restoranda yaşadıklarını hâlâ idrak edebilmiş değildi. 

kadını uzun süre sonra ilk defa kendisine karşı bu kadar açık sözlü gördüğü için şaşırmıştı. öte yandan resmen ön sevişme yaşamışlardı! bundan tabii ki şikayetçi değildi, eğer açık alanda olmasalardı ilerisine gitmek için elinden gelen her şeyi yapabilirdi.

ama bir sorun vardı, henüz barışmamışlardı ve kadının yüzüne nasıl bakacağını bilmiyor, davranışlarını kestiremiyordu.

düşüncelerini kısa süreliğine de olsa uzaklaştırarak duştan çıktı. seri hareketlerle üstünü giyindi. saçını kuruladığı havluyu bir köşeye rastgele bıraktığında kendisini rahatlamış hissediyordu. gri eşofmanının belini düzelterek odasından çıktı.

kızını koridorda esnerken gördüğünde gülümsedi. uykusu gelmiş olmalıydı. yanına ilerledi, kucağına aldı ve yanağına küçük bir öpücük kondurdu. "güzel bebeğimin uykusu mu gelmiş?" dünya, babasının saçlarından yayılan şampuan kokusuyla mayıştığını hissetse de uyumak istemiyordu. 

"hayır," dedi mızmızlanarak. "ama bana masal okursan gelebilir."

berk, kızının isteğine karşı gülmeden edemedi. dünya'ya masal okumayı, bir şeyler anlatmayı, sohbet etmeyi seviyordu. kızının tatlı düşünceleri, gülümsemesi, annesine benzeyen aksi konuşmaları ve iğneleyici üslubu içini ısıtıyordu. 

saçlarını öptü. "olur, bebeğim. gel odana gidelim." berk, kızının odasına girdi. dünya'yı yatağına yatırıp üstünü güzelce örttükten sonra odasına göz gezdirdi. masal kitabı burada değildi. kaşlarını çatarak sordu. 

"kitabın nerede kızım?" dünya cevap verdi. 

"annemin odasında. bana masal okuması için götürmüştüm." kızına baktı. masal kitabını gidip aybike'nin odasından alabileceğini düşünmüyordu. zaten o andan beri köşe bucak kaçıyordu kadının yanından, kendi ayaklarıyla odasına mı gidecekti?

kızını üzme ihtimalinden çekinse de başka bir öneri sundu ortaya. "sana kendi masalımı anlatmamı ister misin?" başını olumsuz anlamda salladı, dünya. 

"ben kitabımın içindeki resimlere bakarken senin okumanı istiyorum ama..." berk, çaresiz gözlerle kızına baktığında birazcık duygu sömürüsünden bir şey olmayacağını düşündü, dünya.

sahte bir üzüntüyle dudağını büzdü. "baba, sen beni sevmiyor musun?" şaşkınlıkla kızına baktı. yatağın ucuna oturdu, kızının ellerini tuttu ve avuç içlerinden nazikçe öptü. 

"olur mu öyle şey, güzel bebeğim benim... çok seviyorum seni. üç bin kez." kıkırdamak istese de bunu bastırdı, dünya. babasının sevgisini söyleme şekli çok komik gelmişti. ama bunu belli etmesinin başka yolları da vardı, odaya gidip kitabı almak gibi. 

"beni seviyorsan neden kitabı annemin odasından almıyorsun?" kızına dayanamayacağını biliyordu. kendisine benzettiği özelliklerse tam olarak bunlardı işte. zaaflarla oynamak... berk'in iki zaafı vardı, aybike ile dünya. 

kıvırcık saçları okşadı. "sen kazandın dünya hanım," dedi yataktan kalkarken. "ama bir dahaki sefere bu kadar kolay yenilmem, bilmiş ol." dünya, babasına gülerek dil çıkardığında berk kıkırdamış ve kızının odasından çıkarak aybike'nin odasına yönelmişti.

zor kadın / ayberHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin