3 ay sonra
Yanımda huzurla uyuyan adamın saçlarını okşadım. Derin nefes alış verişi kulağıma ulaştıkça içimi bir mutluluk kaplıyordu. O silahlı saldırının ardından tamı tamına 3 ay geçmişti. Benim ölümle savaşmamın üstünden tam 3 ay geçmişti.
Bir an gerçekten öldüğümü sanmıştım. Günlerce yoğun bakımda kalmıştım. Herkes beni beklemişti. Evet, bu duruma ben de şaşırsam da Taehyung bile benim için endişelenmişti.
Jungkook'un saçlarını parmak uçlarımla dağıttım. Namjoon oppa ailesinin daha güvende olması için taşınmıştı ve yeni evini kimse bilmiyordu. En iyisi buydu. Çünkü en son onlara gittiğimde minik çocuk silahlı saldırıya uğramıştı.
Bu saldırıda tek yara alan bendim. Amaçlarının sadece ben olduğum çok belliydi. Ama saldırıyı kimin yaptığını Jin oppa ne kadar arasa da bulamadı. Adamın her yere eli yetişiyordu, ama bu bilgiye ulaşamamıştı.
Eunwoo değildi. Tehdidimden sonra onu bir daha ortalarda görmemiştim ve araştırmalarımız onun olmadığını kanıtlar nitelikteydi.
Sinirli nefesimi Jungkook'a doğru üfledim. Uykulu sesiyle kıkırdarken "Yine neye sinirlendi benim Lilly'im?" diye sordu. "Hiç, sadece düşünüyordum."
Bu üç ay içinde Jeon Jungkook'un yanına taşınmıştım. Bazen tatlı, bazen vahşi, bazen de kavgalı bir ilişkimiz oluyordu. Dün ise vahşi bir ilişki içindeydik.
Dudağımı ısırarak üstümdeki bedeni süzerken "Nişana gitmesek de tüm gün yatakta mı kalsak?" diye sordum. Jungkook'un yeni aklına gelmiş olacak ki acelece kalkıp saate baktı.
"Siktir! Lalisa geç kalıyoruz, Yoongi hyung beni gebertecek."
Bugün güzeller güzeli Jisoo unnie ve huysuz sevgilisi Yoongi'nin nişanı vardı. Gözlerimi devirdim. Tanrım... Jisoo unnie için mutluydum ama ölene kadar bu adamla olması... Neyse, Yoongi oppa hakkında daha fazla konuşmayacağım çünkü sonunda ters düşüp birbirimizi yiyoruz.
Ah, unutuyordum! Rosé ve Jimin ani bir ilişkiye başlamıştı. Hepimiz daha Rosé'nin şokunu üstümüzden atamıyorduk. Tamam, Namjoon'un kardeşi çıktı. Bunda bir sorun yok, ama o günkü silahlı baskında aniden silah kullanınca çok garibime gitmişti.
Saf, masum ve minik Chaeyoung bir yemek akşamında aniden güçlü, yenilemez Rosé olmuştu.
Jimin ve Rosé aralarında olan yıldırım aşkını, yıldırım sevgililiğiyle kutsadı. Çok hızlılar... Hatta o kadar hızlılar ki Jisoo ve Yoongi'yi geçebileceklerini düşünüyorum.
Taehyung ve Jennie onların aksine aşırı yavaşlardı. Aralarındaki bağı görmezden geliyorlardı. Çok da umrumda değillerdi, koca koca insanlardı sonuçta.
Hızlı hızlı hazırlanan Jungkook'un aksine yavaş yavaş elbisemi giyip makyaj yaptım. Buna rağmen ondan hızlı hazırlanmıştım.
Ayna karşısında kendine kravat seçmeye çalışan Kookie'nin arkasına geçtim ve beline sıkıca sarıldım.
"Siyah olanı takmalısın bebeğim."
O beni dinleyip siyah kravatı takarken arkadan kulağına fısıldadım. "Gece benim bileklerimde daha güzel durur." Sıcak nefesim ürpermesine neden olurken boğuk bir şekilde mırıldandı.
"Lalisa, sabrımı sınamanın vakti değil."
Ona kıkırdarken çalan kapı tüm dikkatimizi oraya çekmişti. Kollarımı belinden çekerken "Ben bakarım." dedim ve kapıya gittim.
Kapıyı açtığımda hiç kimseyi göremedim. Tek şey hariç... Bir zarf, üstünde adım yazıyordu. Merakla kenarından yırttım ve içinde duran şeyleri çektim.
Birkaç fotoğraf karesi vardı, o fotoğraflarda ise kanlar içinde yatan ölü bir beden vardı.
BamBam.
××××
Selammm! Ben geldimm, sonunda...
Birkaç ay sonrası ile geri döndüm çünkü önceki bölümü nereden devam ettireceğimi bilemedim lshxodjxlxjsAma aksiyon kaldığı yerden devam ediyooor!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
House of Cards • Liskook
Фанфик"Dur, Lalisa Manoban! Benim mekanımda elini kolunu sallayarak adam öldüremezsin. Buna bir son ver artık, pis işlerini git başka bir yerde hallet." "Durdursana o zaman."