-18-

261 23 12
                                    

Bağırışlarım soğuk depoda yankılandı.

"BamBam!"

Arkadan bir çift kol bana sarıldı.

"Kardeşim!"

Ağlayışlarım, yakarışlarım, gözyaşlarım birbirine karıştı.

"Gitme, lütfen..."

Dizlerimin üstüne çökmüş haldeydim. Ellerimi ölü bedene doğru uzatıp onu götürmelerine engel olmaya çalıştım. Siyah giyinmiş adamlar Bambam'i götürüyorlardı. Namjoon'un adamlardan birine sıkıca tembihlediğini işittim. "Sadece yakınların olduğu bir cenaze yapılsın, her şey eksiksiz olsun."

Çocukluğum gözlerimin önünden gidiyordu.

Hayatımız film şeridi gibi gözümün önünden geçti.

Sinirle arkamdaki Jungkook'u geriye ittim ve ona dönüp işaret parmağımı tehditkar bir şekilde salladım. "Senden tek bir şey istedim Jeon Jungkook. Senden yalnızca tek bir şey istedim."

Hiçbir mimiğini oynatmadan beni izledi.

Ağlayarak yumruğumu göğsüne geçirdim. "BamBam'i korumanı..." Bir kere daha vurdum. "İstedim."

Sanki bu patlama anımı bekliyormuş gibi sıkıca bana sarıldı ve beni kucağında minicik hissettirdi.

Hıçkırıklarımın arasından "Kook!" diye yakarırken fısıltıyla "Özür dilerim." dedi.

××××

BamBam gideli birkaç gün geçmişti. Jeon Jungkook, o gün beni Jennie'ye bıraktı. Ve bir daha görüşmedik.

Bekledim.

Bana mesaj atmasını, beni aramasını, yanıma gelmesini bekledim.

Sanki BamBam ile birlikte o da gitmişti. Birkaç gündür ölü gibiydim. Jisoo unnienin verdiği ilaçlar olmasa ayakta durabileceğimi sanmıyordum. Sadece ağlıyordum. Tek yapabildiğim şey buydu.

Hayatım boyunca bu kadar ağladığımı hatırlamıyorum. Tüm gözyaşlarım bu günü bekliyormuş sanki.

Rosé omzumu sıvazladı birkaç gündür yaptığı gibi ve sustu. İkimiz de sessiz tiplerdik. Sessizliğimizle birbirimize çok şey anlatıyor gibiydik.

Acım hâlâ fazlasıyla tazeydi. Kalbim gerçek anlamda ağrıyordu.

"Bebişim, sana bir sürprizim var. Görmek ister misin?" Jennie'nin sorduğu soruya yavaşça başımı aşağı yukarı salladım. Beni kolumdan tutarak dış kapıya sürükledi. Ne sürprizi olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Kapıyı açtığında Jungkook'u gördüm.

Fısıltılı bir şekilde "Kookie." deyip boynuna atladım. Güçlü kollarıyla beni sarmalarken günlerdir tek ihtiyacım buymuş gibi hissettim. İnce parmaklarımı kaslı sırtında gezdirdim. "Eve gidelim mi sevgilim?"

××××

Arabada çok bir şey konuşmamıştık. Eve geldiğimde ise kısa bir duşun almıştım. Ardından ise Jungkook ile koltukta boş boş oturmaya başlamıştık. Merak ettiğim çok şey vardı. BamBam ile ilgili...

Ama duymak için hazır mıydım bilmiyorum.

Yanımdaki kaslı bedene sıkıca sarıldığımda o da bana karşılık verdi. 

Konuşmadan acılarımızı paylaşabiliyorduk. Kookie'm sayesinde çok değişmiştim. Onu tanımadan önce duygusuzun tekiydim. Biriyle asla sevgimi paylaşmazdım BamBam hariç. 

Jeon Jungkook gelip kalbime minik bir dokunuş yapmıştı. 

Minik dokunuş minik bir kıvılcıma, kıvılcım da büyük bir ateşe dönüşmüştü. 

Yavaşça uzanarak dudaklarına ulaştım. Minik öpücüklerime karşılık verirken gözlerini kapattı. Öpücüklerimiz derinleşti. Nefes nefese geri ayrıldım.

Çok özlemiştim nefesini, tenini, kokusunu...

Büyük bir şehvetle tekrardan dudağına yapıştım. İşin içine dillerimiz girdiğinde arada piercinginin soğuk metalini hissediyordum.

"Jungkook, bu gece sev beni."

Fısıldadım. "Sana ihtiyacım var. Sevgine ihtiyacım var."

××××

Biraz kısa bir bölüm oldu eheheh geçiş bölümü çünküü

20. Bölüm final olacak 🥲

Sonraki bölümde görüşmek üzereee!

House of Cards • LiskookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin