İ S V İ Ç R E.
1 9 8 3Çimlerin üzerinde yatan Dante'yi gören her kadın, dönüp bir daha bakıyordu.
Yaz mevsiminden dolayı İsviçre'nin masallardan fırlamış doğası uyanıktı. Yemyeşil çimler, üzerinde koşup yuvarlanma isteği yaratıyordu. Tepenin aşağısında bulunan göl, piknik yapan ve hayallere dalan insanları etrafına toplamıştı. Butik otellerde hiç boş oda yoktu. İki saatte bir geçen trenden her seferinde yeni turistler iniyor, şehir hayatının gürültüsünden uzakta oldukları için yüzleri gülüyordu. İsviçre, her zaman olduğu gibi insanları mest ediyordu. Fakat Dante'nin de o çimlerde sırtüstü uzanıyor olması, hayranlık uyandıran manzarayı biraz gölgeliyordu. Ellerinde bavulları ile ilerleyen kadınların hiçbiri, gözlerini o yabancı adamdan alamıyordu.
Ellerini başının altında birleştirmiş olan Dante, taze çimlerin üzerinde yatıyordu. Gözleri kapalıydı. Üzerine düşen güneş ışığı ile bir altın gibi parlıyordu. Sanki çimlerin arasına düşmüş bir mücevherdi ve şanslı olan kadın onu bulacaktı. Yüzünden silinmeyen çapkın gülüşü, o an bile dudağının kenarında duruyordu. Krem rengi şortunun üzerine beyaz bir tişört giyinmişti ve parayla elde edilemeyecek bir zenginliğe sahip gibi duruyordu. Sadece şanslı olanların sahip olabileceği bir görüntüsü vardı.
En azından onu izlerken terlemeye başlayan kadınlar böyle düşünüyordu. Bakmıyor olsa bile kendisini izleyen gözleri şeytanının haber vermesiyle fark eden Dante, ilgisini çekebilecek bir kadına denk gelmeyi umuyordu. Şimdiye kadar istediği kadını etrafta görememişti.
Yanına doğru yaklaşan beyaz bir kuzu ile oynamak için ellerinden birini başının altından çıkardı. Bu yaptığı, piknik örtüsünün üzerinde oturan elbiseli kadının ve aslında diğer tüm meraklı gözlerin ilgisinin artmasına sebep olmuştu. Kuzunun beyaz ve yumuşak tüylerini okşarken, uzandığı tepenin aşağısındaki yolda ilerleyen bir grup turist dikkatini çekti.
Burnu kiraz kokusu alıyordu.
Harekete geçmesi gerektiğini bilerek yerinde doğruldu ve kuzuyu kucağına alarak sevmeye devam etti. Elleri yavru hayvanın tatlı bir uykuya dalmasını sağlarken, bakışları beş kişilik grubun arasındaki kızıl saçlı kadını bulmuştu. Omuzlarının üzerinde olan saçları rüzgarda uçuşan turist kadın, saç tutamlarını düzeltmeye çaba harcamıyordu. Dalgalı saçları yerini buluyordu zaten. Dante onu dikkatle izliyordu. Mavi gözleri karardı ve yüzündeki gülümseme en belirgin halini aldı.
Onu bulmuştu.
Hanna, ismi buydu.
Fakat asıl kızıl kadının, Dante'yi bulduğunu sanması gerekiyordu. Bu sebeple Dante yerinde oturmaya ve istekli bakışlar arasında kuzuyu sevmeye devam etti. Çünkü Hanna onu mutlaka görecek ve hayran kalacaktı. Her zaman böyle olurdu. Bu artık bir doğa kanununa dönüşmüştü. Nitekim, Hanna çimlerde oturan adamı gördü. Adımları yavaşladı ve gözlerini ondan alamadı. Stresli ruh halinin birden geçtiğini, kaslarının gevşediğini hissetti. Ve o kıpırtı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dante, lilith'i arıyor
Short StoryDante gerçek bir çapkın, uslanmaz bir şeytan ve kızıl saçlı kadınlara bayılıyor. 27042022