İ T A L Y A.
1 9 8 3Dişleriyle ısırdığı kiraz sapını, dilini kullanarak dudakları arasında döndürdü.
Güneş gözlüğünü burnunun ucuna kadar indiren Dante, uzandığı şezlong ve kendisine gölge yapan şemsiyenin altında çok lezzetli görünüyordu. En azından üç sıra yanda güneşlenen kızıl saçlı kız onu gördüğünde böyle düşünmüştü.
Dante, elindeki kitabında ilgisini çeken bir satırı daha dikkatli okumak için gözlüğünü çıkartmıştı. Aşktan bahsediyordu yazar. Bedenlere hapsolmuş bir aşktan ve onun çaresiz bahtsızlığından. Dante satırı okurken yüzünde belirgin bir alaya alma ifadesi belirdi. Şu Rusların depresif aşk satırlarını okumak onu gerçekten bıktırıyordu ama yine de bu sonsuz bağımlılıktan kurtulamıyordu.
Ona göre aşkın en güzel hali, bedensel olandı. Çünkü herkes bir ruha sahip olamazdı, olmak zorunda da değildi.
Uzun parmakları yavaş bir hamleyle dudaklarına doğru gitti. Dilini işaret parmağının ucuna hafifçe değdirdi ve kitabın sayfasını değiştirerek seks yapmadan birine aşık olmayı anlatan mazoşist karakterini okumaya devam etti.
Onu izleyen kızıl saçlı kız ise acımasız bir işkence çekiyor gibi hissediyordu. Elindeki moda dergisini bir yelpaze niyetine kullanarak kendisi için az da olsa rüzgar yaratmaya çalışıyordu. Çünkü izlediği Dante'nin her detayı kusursuz işlenmişti. Genç kız susuz kalmış gibi hissediyordu. Gökyüzünde parlayan güneş bile Dante'nin varlığı kadar yakmıyor, içtiği soğuk kokteyl onu serinletmiyordu. Terlemesinin sebebi havadaki yoğun nem değildi.
Dante'nin şezlong üzerindeki duruşu bile bir kadını baştan çıkartmak için yeterliydi. Tıpkı bir heykele benziyordu. Yoksa bir çeşit tanrı mıydı? Eğer öyleyse, Olimpos'un kapıları artık insanlara açılmış olmalıydı.
Genç kız onu akşam yemeğine davet etmek için kafasının içindeki şeytanlar ile plan kurarken, Dante okuduğu kitaba ara vermişti. Ellerini başının arkasında birleştirerek şezlonga iyice yerleşti, ağzındaki kiraz sapını döndürmeye devam etti ve tekrardan gözlerinin önüne çektiği gözlüğünün ardından etrafı izlemeye başladı.
Boşa gürültü yaparak etrafta koşturan, plastik oyuncakları ile birbirlerine vuran, kumdan kale yapan veya annelerine bağıran çocukları görmezlikten geldi.
Çocuklardan nefret ederdi.
Gövde gösterisi yapan diğer erkeklerin arasında altın çocuk gibi parladığı için keyfine diyecek yoktu. Yaşları kaç olursa olsun, her bir köşeden kendisini izleyen kadınları hissedebiliyor ve bazılarını doğruca görebiliyordu. Onlardan birine gülümsedi. Genç kız da gözlüğünü saçlarına doğru kaldırarak Dante'ye göz kırpmıştı.
Chiara, ismi buydu.
Tam Dante'nin ağzına layık bir kızıldı.
Dante, ağzındaki kiraz sapını çıkartarak kitabının üzerine bıraktı. Uzandığı yerde doğrulması bile başka meraklı gözleri üzerine çekiyordu. Ayağa kalktı ve kısa deniz şortunun belindeki lastiği düzeltti. Bronz teninde beyaz şortu çok dikkat çekiyordu. İri bir bedeni yoktu. Nazik, hatta bazılarına göre feminendi. Fakat biçimli vücudu, haylaz gözleri ve o gülüşü... Ölü bir çiçeğe bile hayat verebilecek o gülüşü. Sanki Tanrı diğer tüm insanları sadece yaratmış, Dante için ayrı bir özen göstermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dante, lilith'i arıyor
Historia CortaDante gerçek bir çapkın, uslanmaz bir şeytan ve kızıl saçlı kadınlara bayılıyor. 27042022