Merhaba arkadaşlar. Böyle bir hikaye vardı aslında. Ama bu hikayeyi artık o hesabımı kullanmadığım için yeni hesap açtım. Hikayede düzenlediğim kısımlar eklemeler oldu. Bir başka hikaye ile bağlantılı ama yeni okuyanlar biraz hikayenin orta yerinden paylaşmış olacağım ama asıl olan berdelin nasıl ortaya çıktığını öğrenmeniz.
*************************
Mardin de Yıllar önce yaşanan acı bir aşk hikayesinin kahramanlarıydı Hazar ve Azad. Hazar Bir ağa oğluna aşık olmuştu,.En yakın arkadaşı Sultan'ın ihanetine uğramıştı. Sultan hem kendi adını hemde Hazar'ın adını çıkararak kaderini yazmıştı. Hazar ona takıntılı derece de sevdalı olan Mustafa ile evlenip ondan üç Çocuk sahibi olmuştu.Gençliği Mustafa'nın paranoyaları ile psikolojik sıkıntıları ile geçmişti. Tabi bundan çocukları da etkileniyordu. Her Allah'ın günü. İşte Dilan Annesinin ilk göz yaşında yemin etmişti intikam alacağına. Almaya çalışmıştı da. Aral Sıraç şahoğlu, yani Sultan ve Azad Şahoğlu'nun Oğlu ile nişanlanmak üzereydi. İntikamı o konağa hanım ağa olmaktı. Tıpkı zamanında Sultan hanımın olduğu gibi... İşte her şey öyle başladı.
~Her şeyin Başlangıcı~Dilan'dan
Sabah olduğunda Horozun rahatsız edici sesi kulağımı çınlatırken yerimden homurdanarak kalktım. Aksiydim bugün. Aral ağadan ses soluk çıkmıyordu. Kim bilir ne yapıyordu. mutlu muydu bensiz?
Kafamı sağa sola sallayıp üzerimi değiştirdiğimde yengem kahvaltıyı hazırlamaya başlamıştı. Bende yemleri çıkarıp tavuklara verdiğimde sofrayı kurmaya başladım. Zelal'i aramak istiyordum ama aramayacaktım. Ondan tek bir haber dahi öğrenmek istemiyordum. Madem Aral ağa beni merak etmiyor. Bende onu merak etmeyecektim.
"Yenge yumurtalar eksik."diye bağırdığımda avlunun büyük kapısı çaldı. Yavaş adımlarla kapıyı açtığımda Simsiyah takım elbiselerini giyen adamlar ile Kirmanşah ağabeyi görmeyi planlamıyordum. Kirpiklerimi kırpıştırdım. "Kirmanşah ağabey?"dediğimde şaşkınca suratını izliyordum. Gözlerimi kırpıştırdıktan sonra kendime gelmeye çalışıyordum ama bu çok kolay olmuyordu. Neden gelmişti? neden buradaydı diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyordum.
İçimin daralmasını umursamamaya çalışarak kapıdan çekildiğimde gülümsemeye çalıştım. "Buyur Ağabey, gel içeri."dediğimde içeri adım attı. Sarsılmaz suratı öyle sert bakıyordu ki olduğum yere çivilemişti. Peşin sıra İri yarı adamlarda girdiğinde annem ve yengem avluya çıkmıştı. Annem şaşkınca koşarak Kirmanşah ağabeyin üzerine atladı. "Oğlum, hoşgeldin. "dedi ve yüzündeki gülümsemeyi saklayamadı. "Hangi rüzgar attı seni buraya?"diyerek gülmeye devam ettiğinde birden telaş yaparak kaşlarını çattı. "Ablama mı bir şey oldu yoksa?"dediğinde Kirmanşah ağabey annemin elini öpüp başına koydu. "Yok teyzem, annem iyi şükür. Ama Berat."dediğinde kalbim korkuyla kasıldı. Berat benim yaşımda olan erkek kuzenimdi. Onu çok seviyordum. Tıpkı erkek kardeşim gibiydi.
"Ne olmuş Berat'a?"dedik aynı anda. Gözlerim Kirmanşah ağabeyin kan oturmuş gözlerinde dolandı. Tıpkı Aral ağa gibi çok fazla sakalı vardı. Parmaklarını sakallarının arasında gezdirip sıkıntıyla soluklandı. "Aral Sıraç şahoğlu, O şerefsizin anasının topraklarıyla bizim üzüm bağının sınırı çok yakın. Bilirsiniz aramızda bunun yüzünden husumet vardı."dediğinde kalbim gümbür gümbür atıyordu. Çenesini sıkmaktan geriliyordu.
"Çatışma çıktı Berat'ı vurdular."dediğinde annem bayılacaktı. Son anda tuttuğumuzda annemi sedire indirdik. "Teyze şuan iyi. Evdei korkma. Ona bir şey olsaydı Mardin Aral ağanın mezarı olurdu."dediğinde dişlerimi sıktım. Aral bunu nasıl yapardı? Berat'ı vurmuştu hemde o iğrenç annesinin toprakları yüzünden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
nim.
RomanceBerdel ve tozlu geçmişin yaraları... Kader yarım kalanı tamamlamak için ağlarını örmüştü. Yarımdan tama bir aşk hikayesi... Uyarı: Hikaye yetişin içeriktir Tek bölümlüktür.