13

10 2 0
                                    

(Yorobuuun! Hayırlı bayramlaaar! Dün kendime bayram tatili verdim. Ehuuuyy!🤍)

Onun talimatıyla yataktan kalktım ve saçlarımı savurup bağlamak için ellerimi geriye attım. Ellerimi indirdi.

-Açık kalsın. Dedi. Dün akşam da onun açtığı belliydi.

-Açık daha mı güzel? Dediğimde kaşlarını kaldırıp başını salladı. Sonra banyoya gittik. İkimiz de elimizi yüzümüzü yıkadık. Havlu ile yüzümü o kurutmaya çalışmıştı. Elini çektim ve gülerek havluyu elinden alıp yüzümü kuruttum. Birlikte aşağıa inice kahvaltıyı da birlikte hazırlamıştık. Masaya oturduk ve yemek yemeye başladık. Bugün uykumu çok iyi aldığımı hissetmiştim. Ama bunu ona söylersem anlayacaktı. O yüzden kendi kafamda bunu düşünüp mutlu olmak daha iyiydi.

-Dün çok iyi uyumuşum. Dedi benim yerime. Aklımı okumuş gibiydi. Gülerek yutkundum.

-Öyle mi?

-Evet. Annem gibiydin.

-Ne? Nasıl?

-Tüm gece saçlarımı okşadın.

-Ne yaptım?

-Woobin'i sayıklayıp saçlarımı okşadın. Sanırım beni kardeşin sanıyordun. Özlemiş olmalısın.

-Evet. Aslında çokça özledim.

-Tahmin etmiştim. Az kaldı. 2 gün sonra gideriz.

-Gerçekten mi? Çabuk bitti.

-Gitmek istemiyor musun?

-Hayır. Sorun değil gidebiliriz.

-Aferin akıllı kız. İşimiz bittiyse hemen gidelim.

-Gidelim. Dediğimde gülmüştü. Yemeği toparladıktan sonra ben yine inzivaya çekildim. Akşama doğru yine oradan çıktım. Cevabını bulamayacağım soruları ona sormaya gittim. Her zamanki gibi çalışma odasındaydı.

-Hwiyeon. Bunlar ne? Ne yapıyorsun?

-Uçak.

-Ne?

-Küçük nir süs eşyası. Kauçuk yaprakları ile pervane yapacağım. Bak.

-Aah. Anladım. Ama şimdi onlara değil bana bak!

-Bir dakika. Dediği zaman dayanamayıp sandalyesini kendime çevirdim. Şaşkınlıkla bana baktı.

-Eğer dünyanın bir sonu varsa sonrasında bu kadar eşya nereye gidecek?

-Belki parçalanıp toz olacak belki birden yok olacak. Dedi. Bir kolunu sandalyenin yanına yaslayıp çenesiyle oynarken diğer eliyle de sandalyenin diğer kolunu tutmuştu.

-Peki parçalanıp toz olursa o kadar fazla toz nereye gidecek?

-Havaya karışıp yok olacak.

-Hava kaybolmayacak mı?

-O zaman uzaya gider.

-Haaa!...mantıklı. Peki peki şey! Eğer her şey tanrının elindeyse ve bizim günah işlememizi istemiyorsa neden günah işlediğimizde bizi durdurmuyor.

-Tanrı kullarını dener.

-Neden bu kadar uğraşıyor ki hepimizi cennete alsın ve bitsin.

-Sen ve sınıftaki başka bir arkadaşın ödev yaptınız diyelim. Sen çok uğraştın ama o baştan salma yaptı. İkinize de A+ verirsem bu adil olur mu?

-Şey...o da doğru. Tamam hadi dön işine. Dedim ve sandalyesini geri çevirdim. Sonra koşarak odadan ayrılırken onun arkamdan bağırdığını duydum.

PHILISOPHYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin