inui bir saattir koko'nun gelmesini bekliyordu karanlık koca salonda. kapının açılma sesiyle kendine çektiği dizlerinden başını kaldırmış ve kapıya bakmaya başlamıştı.
ilk salona girecekti. her zamanki yaptığı gibi
koko gevşetmiş olduğu kravatını çekiştirerek salona girmiş ve ışıkları yakmıştı. inui ışıkların açılmasıyla gözlerini kırpıştırdı.
"neden yakmadın ışıkları?" dedi siyah saçlı. inui onun sorusunu önemsemeden konuştu.
"hâlâ evli olduğumuzu unutuyor musun diye sormuştun fakat duyduğuma göre sen evli olduğumuzu unutmuşsun." inui bu sırada oturduğu koltuğa daha da sinmişti.
"ne saçmalıyorsun inui?" dedi koko. bu esnada çıkardığı kravatını yakınında bulunan koltuğa fırlattı.
"bence sen çok iyi biliyorsun ne saçmaladığımı." dedi iğneleyerek sarı saçlı.
"kavga mı istiyorsun, yarına sakla; yorgunum, uyumaya gidiyorum." koko kravatını almadan arkasına döndü ve merdivenlere ilerlemeye başladı.
"yine mi kaçacaksın?" inui de oturduğu yerden kalkmış arkasından ilerlemişti. koko olduğu yerde durdu ve eşine döndü.
"derdin ne?" bir adım inui'ye attığında inui iki adım gerilemişti.
"aldatıyor musun beni, bir... kadınla çok yakınmışsın." dedi sesinin cılız çıkmamasına dikkat ederek.
"çok mu yakınmışım?" koko kahkaha atmıştı. inui onun bu haline anlam veremiyordu.
"bir kez olsun düzgünce soramaz mısın, bu kadar mı güvenmiyordun bana?" saçlarını karıştırmış, inui'nin kolunu tutmuştu.
"yaşlı kadının teki. nereden baksan aramızda 25 yaş vardır. annem yaşında biriyle mi olacağım sandın cidden? tek kıskanç olan ben değilmişim." demiş ve inui'nin sıktığı kolunu bırakmıştı.
"ben..." diyebilmişti inui sadece. yine sorup sorgulamadan bağırıp çağırmıştı. "ben özür dilerim koko, çok özür dilerim." yanağından süzülen bir damla yaşı silmişti hemen fakat sildiği yaşın ardı arkası kesilmiyordu.
aynıyız diye geçirmişti içinden koko. ikisi de aynıydı. birbirlerine zarar verip duruyorlardı.
"hep özür dilersin zaten." diye mırıldanmış odasına gitmişti. inui de gözyaşlarıyla beraber merdivenin başında kalmıştı.