koko
"hayır hakkai. YEME ONLARI!"
etraf tam bir kaos ortamıydı, inui'nin ısrarlarıyla takehina çiftinin cinsiyet partisine gelmiştik. ilk başta sadece bize biz olurum sanmıştım ama karşımda mikey ve diğerlerini gördüğümde kalakalmıştım.
mikey züppesini beklemiyordum.
"taka-channn, inui beni dövüyor." inui'yi belinden tutup yanıma oturmasını sağladım. şekerleri yiyen hakkai'yi azarlıyor ve kafasına vurup duruyordu. abi gibiydi. saf yüzüne bakıp gülümsedim.
"sus hakkai." mitsuya, elindeki kurabiye tabağını masaya bırakıp yanımıza geldi.
"koko..." bana seslenen eşime döndüm ve hmladım.
"gidelim mi?" diye mırıldandı. başını omzuma yaslamıştı.
"canın mı sıkıldı?" dedim. kafasını salladı ve "ayrıca çok kalabalık, bu salak takemichi herkesi çağırmış." diye de ekledi.
"cinsiyetini öğrenince gideriz."
"şimdi gidelim." diye diretti.
"öldürürüm ben bunu." yanımıza baji ve baji'nin, ensesinden tuttuğu chifuyu geldiğinde inui kafasını kaldırıp ikisine baktı.
"noldu?"
"şurada biri kocama yavşadı ve hâlâ daha yiyecek gibi bakıyor." chifuyu, dişleri arasından konuştu ve gösterdiği yere keskin bakışlar atmaya başladı.
"bak kocam diyorsun, o baksa da ben bakar mıyım ona aşkım?" chifuyu'yu kendine döndürüp yanağına öpücük kondurdu.
"yaaaa baji." chifuyu'da onu öptü. "ben bunlara kanar mıyım lan? bugün bana burada huzur yok. ya gittik ya da ben bunu dövdüm." dedi.
baji'nin gülen yüzü solmuştu.
"evet. gidelim. koko hadi, hadi!" inui de koluma girdi ve beni sarstı.
"pekâlâ." dedim.
"iyi hadi gidelim." demişti baji de.
dördümüz ayağa kalkmış giderken mitsuya bizi durdurmuştu.
"nereye?"
"gidiyoruz."
"ben de geliyorum." koltuktaki kot ceketini eline aldı. "hakkai'ye de haber vereyim." dedi ve onu çağırdı.
"noldu, taka-chan ve pislik inui ile onun üçlüsü." bize iğrenir bakışı atmıştı. buna karşılık güldüm, inui ise göz devirmişti.
"hadi, gidiyoruz." dedi mitsuya.
"tamam, gidelim."
"dünden hazırmışsın sen." diye dalga geçti baji.
"hep taka-chan'ın beni kaçırmasını beklerdim, ondan." chifuyu kahkaha attığında inui de gülmüştü. mitsuya ağzında bir şeyler geveleyip hakkai'yi ensesinden tutup ceketini almaya gittiler. onları beklerken ortama bakıyordum. ciddi anlamda kalabalıktı, takemichi kalabalık seviyorum dediğinde bunu hayal etmemiştim.
chifuyu, inui'ye daha deminki kişiyi gösterip küfürler ediyordu. baji de bıkkınlıkla ağzını kapatıp duruyordu. mitsuya ile hakkai geri geldiğinde tamamdık. biz kapıya ilerlerken hinata arkamızdan bizi yakalamıştı.
"nereye böyle?" dedi. hepimize sorgularcasına bakıyordu.
"kusura bakma ama ben burada bir dakika bile duramam. takemichi insan çağırmış ama düzgün insan çağırmamış." chifuyu gözlerini devirdi. hinata hepimize şöyle bir baktı.