Durdurmak

72 4 1
                                    

Kapı ağzına kadar açılmış, kapının önündeki meraklı göz bize bakıyordu. Furkan;

-Anne şu kapıyı biraz yavaş açabilirmisin!

-Şey pardon oğlum ama geldiğimi fark edin istedim. Hani belki gizlice birşeyler izliyorsunuzdur falan diye.

-Gizlice ne izleyebiliriz?

-Neyse ne size yiyecek içecek birşeyler getirdim.

Elindeki tepsiyi yeni fark etmiştim. Yanımıza gelip tepsideki kek dolu tabağı ve meyve sularını masaya bıraktı. Önümüzde duran açık laptopu gözünün ucuyla inceledi.

-Afiyet olsun.

Diyip odadan çıktı. Furkan arkasından gidip kapıyı kapadı.

-Furkan galiba annen porno izliyoruz sandı.

Biraz birbirimize saf saf baktıktan sonra korkumuzuda daha yeni atlatmış olmayla birlikte hıçkıra hıçkıra gülmeye başladık.

Furkanla akşama kadar benimle aynı anda yıldırım çarpan kız hakkında araştırma yaptık.

Kız hakkında pek bilgi bulamadık. Sadece adının Aslı olduğunu ve 16 yaşında olduğunu öğrendik.

Eve gittim. Kedime mamasını verdim. Saat 11.30 civarıydı. Düşünmeye başladım.

Olağandışı bir şekilde bana yıldırım çarpıyor, olağandışı bir şekilde kurtuluyorum, olağandışı bir şekilde başkabirine daha aynı şeyler oluyor ve en olağandışı olanı ise ikimize çarpan yıldırım aynı anda çarpıyor.

Bilgisayar başına geçip yıldırım çarpmasıyla ilgili araştırmalar yaptım ama benim başıma gelenle benzer hiçbirşey yoktu.

Saat 01.00 civarıydı. Uyumaya karar vermiştim ki telefonum çaldı. Arayan Furkandı.

- Efendim.

- Uyandırdım mı?

-Hayır uyumamıştım. Ne oldu?

- Bi camdan aşağıya bakarmısın?

Yatağımdan kalkıp pencerenin yanına yürüdüm. Perdeyi kaldırıp aşağıya baktım.

- Evet bakıyorum ne oldu?

- Kaldırımda ki adamı görüyormusun?

-Karşıda ki kaldırım mı bizim tarafımızda ki mi?

-Bizim tarafımızda ki kaldırım.

Pencerenin alt tarafı yüzünden bize yakın olan kaldırımı göremiyordum. Pencereyi açıp kafamı dışarı çıkardım. Zaten duyulan araba sesleri iyice içeri doldu. Elektrik direğinin ışığı yüzüne vurduğu için adam direkt görülüyordu.

Ama bir terslik vardı. Adam hareket etmiyordu, yüzünde hiç bir duygu yoktu. Son derece ciddiydi ve direkt olarak bana bakıyordu.

-Bu adamda kim?

-Bende bilmiyorum ki. Saat 12.00 civarında bu adamı orda yukarı bakarken görmüştüm. Korkup içeri girdim. Daha demin birdaha baktım ve gene oradaydı. 1 saat boyunca hiç kımıldamamış olmalı.

-Neden bana bakıyor peki?

-Bilmiyorum ama bende olduğu gibi seninde bir fikrin vardır heralde.

- Evet kesinlikle yıldırımla alakalı bişeyler var.

-Yoksa bu adam uzaylı falan olabilirmi?!

Dedi bağırarak.

- Hayır tabikide. Bağırma ilk önce sakin ol ve şu bilimkurgu filmlerini bi kafandan at.

- Ama aklıma başka hiçbirşey gelmiyor ki.

Biraz sessizce düşündüm. Adamdan tırsmaya başladığım için yolun karşısına doğru bakıyordum.

- Belkide delinin tekidir.

- Umarım öyledir Umut.

-Neyse ben kapatıyorum. Uyuyalım. Yarında ilk iş şu kızı bi bulalım. Belkide sorularımızın cevapları ondadır.

- Peki bu adam ne olacak?

-Orada durduğu sürece bir sıkıntı yok. Altıncı kata taş bile atabileceğini zannetmiyorum. Sabah olduğunda hala ordaysa o zaman birşeyler düşünürüz.

- Tamam yarın ben uyanmadan dışarı çıkma sakın. Bu adam hala orda olursa tehlikeli olabilir.

-Tamam yarın sensiz pek birşey yapacağımı zannetmiyorum zaten.

- İyi akşamlar o zaman.

- Sanada.

Dedim ve kapattım. Telefonu kapar kapamaz dahada çok korumuş gibi hissettim kendimi sanki.

Adama son bir kere baktıktan sonra iyice uykumun geldiğini fark ettim ve içimden "bunları yarın düşünürüm" dedim.

Kafamı içeri soktum. Pencereyi kapadım. Araba sesleri azaldı. Perdeyide hiçbir delik kalmayacak şekilde özenle örttüm.

Arkamı döndüm ve o adam karşımda duruyordu.

Aramızda yaklaşık 3 metre vardı. Aynı yüz ifadesiyle bana bakıyordu.

Kedim tüyleri kabarmış bir şekilde adama doğru bakıp garip sesler çıkarıyordu.

Ya adamın benim üstümde bir etkisi olduğundan yada çok korktuğum için hareket edemiyordum.

Yavaş adımlarla bana doğru yaklaştı. Her attığı minik adımda sağ elininin avucu benim alınıma bakacak şekilde biraz biraz kaldırıyordu.

Artık eliyle alnımın arasında yaklaşık 30 santim kalmıştı. Bomboş elinde bir şekil belirmeye başlamıştı.

Kırmızı renkte bir göze benziyordu. Son bir adımla elini alınıma dayadı.

Hayatımda hiç hissetmediğim bir acı hissetmeye başladım. Sanki içim dışıma çıkacakmış gibi hissediyordum.

İçimdeki birşeyler dışarı çıkmak için bedenimi yırtıp açacakmış gibiydi.

Bu kadar yoğun bir acıya rağmen bu acı durmak bilmiyordu. Adamın eli artık ışık saçıyor gibi aydınlanıyordu. Bu ışık çoğaldı, çoğaldı ve artık odayı aydınlatmaya başladı.

Durmuyordu. Durmuyordu! Artık dursun istiyordum. Bu acı dursun! Dursun! Dayanamıyordum!

Dur! Dur! Dur!

Durdu. Acı durmuştu. Adamın elindeki ışıkta söndü. Benimse kendime gelmem birkaç dakikamı aldı.

Garip olansa dışarıdan artık araba sesleri gelmiyordu. Kedimse aynı şekilde tüyleri kabarmış bi şekilde olduğu yerde duruyordu.

Adamsa artık yoktu.

Kedim hareket etmiyordu. Daha önce odam hiç bukadar sessiz olmamıştı.

Kedimin yanına gittim biraz bekledim ama hala hareket etmiyordu.

Gerçekten korkuya kapılmıştım. Pencerenin yanına koştum ve dışarı baktım. Arabaların hepsi durmuştu.

Adam orada da değildi. Yolda sadece bir insan vardı ki oda tek ayak üstünde sanki adam bir yolda yürürken fotoğrafını çekmişler gibi duruyordu.

Kapıya koştum. Açtım ve kapatmadan son hızla merdivenlerden aşağıya koştum. Caddeye indim arabalar hala orda duruyordu.

En yakın arabanın yanına gittim. İçine baktım. İçeride bir kadın yola bakıyordu ama başka hiçbir hareket yoktu.

Arabanın kapısını açtım. Kadından hiçbir tepki yoktu. Kapıyı kapadım ve geri çekildim. Artık emindim.

Zaman durmuştu!

Zamanı DurdurmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin