3. BÖLÜM - YANKI

76 4 7
                                    

Karakterlerimizin haritanın neresinde olduklarını görebilmek için "HARİTA VE İŞARETLER" adlı bölüme bakabilirsiniz.

Eğer hikaye hoşunuza gittiyse arkadaşlarınız ile paylaşmayı unutmayın. Böylece daha fazla kişiye ulaşmış oluruz. Düşünce ve görüşleriniz benim için son derece önemli. Yorumlarınızı bekliyorum.

Keyifli okumalar!

***

Günümüz... 

Ares, bunu sürekli yapıyormuş edasıyla bana bakıp içeri girdi ve ormana göz gezdirmeye başladı. Tahmin ediyorum ki tehlike olup olmadığını kontrol ediyor ya da birisini görmeyi umuyordu. 

Kafamı kaldırıp mağaranın saydamlaşan duvarına tekrar baktım. Dudağımın kenarı yukarı doğru kıvrıldı. Evet, gerçekten duvar yok olmuştu. Bu bir göz yanılması mı yoksa bir büyü mü emin değildim. Büyü... Bu kelimeyi kullanmak çok garipti. Lakin yaşananlara uygun başka bir sözcük bulamıyordum. Büyü denilen şey bu olmalı, diye düşündüm. Ares'in vücudunu değiştirebilmesi, flüt ile saydamlaşan duvar... Böyle şeyler gördüğümü söylesem köyde kimse bana inanmazdı. İnsanlar suratıma garip garip bakar, deli olmadığım halde bana deliymişim gibi davranırlardı. Bu yüzden kimseye Ares'ten bahsetmemiş, bu sırrı kendime saklamıştım. Bugün kararımın istemeden de olsa ne kadar doğru olduğunu anladım. 

Ormanın görüntüsü hiç yabancı değildi. Ağaçların düzeninde tanıdığım bir şeyler vardı. Sanki sürekli avlandığım ormana bakıyordum. Aniden adımı birisinin fısıldadığını duydum. Kafamı sağa sola çevirsem de kimseyi göremedim. Belki de bana öyle geldi. Sanırım doğa, adımı söyleyip beni ormana davet ediyordu. İlk önce tereddüt etsem de içeri girmem uzun sürmedi. 

Yüzüme çarpan havanın yoğunluğunu ciğerlerime dolan oksijen miktarından anlayabiliyordum. Bir an sanki kapalı bir odadaymışım hissine kapıldım. Odanın basıncı sürekli değişiyor, gözlerimin önünden film şeritleri geçiyor ve hatırlamak istemediğim anıları dışarıya çıkarmaya çalışıyordu. Ellerimi dizlerime koydum. Kulaklarım kapandı, nefesim düzensizleşti. İstemsizce hafif hafif öksürmeye başladım.

"Hoşuma gitmedi," dedi Ares ve bana doğru döndü. Ben daha fark etmeden yavaş yavaş miyavlamaya, küçük bedenini büyütmeye başlamıştı. Normalde bu kadar kısa sürede mi bedenini değiştirebiliyordu yoksa o anlar bana mı uzun geliyordu? 

Gerçeklikten kopuyor muydum? 

Kısa öksürüklerimin arasında, "Ne oldu?" diye sormaya çalıştıysam da garip sesler çıkarmaktan başka bir şey yaptığımı sanmıyorum. Suratımdaki ifadeden sorumu tahmin etmiş olacak ki devam etti, "Havanın yoğunluğu hoşuma gitmedi," Burnunu havaya kaldırıp etrafı kokladı, "Hiçbir canlıya rastlamamak şüphelerimi büyütüyor. Bir şeyler olmuş; ama ne olduğunu anlayamıyorum. Hatırladığım kadarıyla yakında bir bekçi kulübesi vardı. En iyisi geceyi orada geçirelim, sabah erkenden Köz köyüne doğru yola çıkarız." 

Ağzımdan biraz olsun nefes almak beni rahatlatmıştı. "Köz köyü mü? Dağın diğer tarafında böyle bir köy olduğunu bilmiyordum." 

Yakındaki bir kayanın üzerine sıçrayarak oturdu ve patisini ileri doğru uzattı. "Burası dağın diğer tarafı değil Egher." 

Kafam karıştı.

Ares, "Burada her kapının yanında bir köy bulunur. Bu köylerin kuruluş amacı kapıyı koruyan kişilerin ailelerine yaşayacağı bir yer, rahat bir yaşam sunmaktır. Kapı bekçiliği, kapılar mühürlenene kadar önemli bir işti." dedi.

Görebilmek için yanına çıktım. Uzaktaki köyün minik ateş böcekleri gibi parlayan lambalarını buradan görebiliyordum. Ardında uzanan ova ise ufka kadar dayanıyor, merakınızı cezbedecek kadar güzel, hafif kızılımsı renk cümbüşüne karışıyordu. Bir an kendimi çok küçük hissettim. Köyün ardındaki boş arazi, içimdeki boşluk ile yarışacak düzeydeydi. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 21, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kanatların İmparatorluğuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin