🌟oy sınırı 210🌟
-✨-
teoman - sevdim seni bir kere
(medyaya koydum)taehyung, barın arka tarafına doğru yürürken
aklında binbir türlü düşünce kol geziyordu.sigara molası vermek üzere dışarı çıktı. soğuğun tenini öpmesiyle hafifçe titredi ve deri ceketine daha çok sarındı. o sırada ise yan taraftan kendisine seslenilmişti. kim olduğunu görmek üzere başını sağ yöne çevirdi.
"taehyung! yanımıza gelsene." dedi minnie sigarasının külünü atarken.
burası çalışanların sigara molası vermek için çıktığı bir yer olduğundan onları gördüğüne şaşırmamıştı taehyung. ama yine de kalbi deli gibi çarpıyordu, çünkü jeongguk oradaydı. ayakta dikilen minnie'nin hemen yanında, kaldırımda, oturuyordu.
son mesajlaşmalarından beri hiç konuşmamışlardı. zaten jeongguk'un onu pek görmek istediğini de sanmıyordu taehyung, çünkü jeongguk kafasını çevirip ona bakma zahmetini bile göstermemişti.
"niye öyle dikiliyorsun? gelsene ya." dedi minnie ikinci kez.
bunun üzerine taehyung, yavaş ama gergin adımlarla onlara doğru ilerlemiş, sigara paketinden bir dal çıkararak dudaklarına götürmüştü. tam sigarasını yakacağı sırada ise olduğu yerde kalakaldı. gözleri, sigarasından bir duman çeken jeongguk'un üzerinde dolaşırken hâlâ şoktan çıkamamıştı taehyung.
jeongguk ise asla ona bakmıyor, oturduğu kaldırımdan karşı sokağı izlemeye devam ediyordu.
"nasıl gidiyor? yoruldun mu çok?" dedi minnie taehyung'a dönerken.
taehyung, kendine gelmek için hafifçe boğazını temizledi. "iyiyim, alışıyorum."
"güzel güzel, zaten sıcak bir ortam var, sıkıntılı bir yer değildir bizim orası, anlamışsındır zaten. alışırsın yakında."
"çok da alışmayı düşünmüyorum açıkçası," dedi taehyung. "başka bir iş bakacağım."
bu cümlesinin ardından jeongguk'un bakışlarını bir saniyeliğine kendisine çevirdiğini fark etmişti.
"yaa.. neden ki? memnun değil misin?"
"özel sebepler." diye yanıt verdi taehyung bu kez çakmağı ateşleyip sigarasını yakarken.
"senin için en iyisi neyse o olsun," dedi minnie son bir nefes çekip sigarasını söndürürken. "hadi içeri geçelim gguk, üşüdüm biraz."
jeongguk ise o sırada minnie'nin ne dediğini duymuyor, başını eğmiş, elinde sigarasıyla asfalt yolu izleyerek az önce duyduklarını sindirmeye çalışıyordu.
hafifçe yaşaran gözlerini birkaç kez kırpıştırıp sakin kalmaya çalıştı, ama nefes almak bile zor gelmişti o an jeongguk'a.
bir kez daha geride bırakılan olmayı kaldırabileceğini sanmıyordu, böyle düşündükçe ise kendine kızıyordu. çünkü taehyung onu terk ederken öyle basit bir şeymiş gibi yapmıştı ki bunu, taehyung tarafından hiç sevilmemiş gibi hissetmişti jeongguk.
gitmek onun için böylesine basitken ben neden ondan gidemiyorum ki, diye düşündü bir süre.zihninde beliren cevaplar ise hoşuna gitmemişti. onu atlatamamış olmayı, ismini duyduğunda bile hâlâ ilk günkü kadar heyecanlanıyor olmayı kabullenmek istemiyordu.
"jeongguk, sana diyorum ya! hadisene." diye seslendi minnie sabırsızca.
jeongguk, minnie'nin söylenmeleri üzerine oturduğu yerden kalkıp sigarasını söndürdü ve titreyen ellerini ceplerine saklayıp taehyung'a bakmamaya çalışarak içeriye geçti. serbest bıraktığı kapının sesi taehyung'un kulaklarına dolarken orada öylece arkasından bakakaldı taehyung. ardından da tüm kırgınlığını alacakmışçasına bir nefes çekti sigarasından.