Ölmemişsin ya!

5.1K 194 13
                                    

Babamın gelecek olması içimde bir heyecan yaratmıştı.Zor da olsa bunu anneme söylemiştim.Ne kadar karşı çıksada içinde bulunduğum durumu göz önünde bulundurarak ses etmedi pek fazla.Onun canını yakan babamı hala baba yerine koymamdı.. Bu bana da çok mantıklı gelmiyordu,fakat silip atamıyordum onu. Sahi size babamdan bahsediyim..

Kendimi bildim bileli çok iyi bir aile yaşantım olmadı.Küçüklüğümde bile oynadığım oyunlar ve samimi dostlarım dışında çok güldüğümü,güldürüldüğümü hatırlamam. Babam her zaman aile huzurumuzu bozan olmuştur. Evine hiç sahip çıkmadığı gibi,defalarca aldatmıştır annemi. Annem her seferinde yuvam bozulmasın,evladım üzülmesin diyerek affetmiştir.Taki o olaya kadar..
12 yaşındaydım evde tek başıma oturuyordum.Eve tek gelen annem deli gibi ağlayıp bağırıyordu.Nolduğunu sorduğumda ağzından çıkan o cümleyi ömrüm boyunca unutmam. '' Baban yengenle birlikteymiş...'' Yengemi çok severdim,anne yarısıydı benim için. Peki bu da neyin nesiydi? 1 sene boyunca çocuk aklıyla babama inandım bir süre onunla yaşadım. Daha sonra babamın doğum gününde babamın ve eski yengemin ağzından doğruyu öğrendim. BİRLİKTELERDİ. Dayımlar ve annemler boşandı. Ve aylar sonra babam ve eski yengem dost hayatı yaşamaya başladılar. Bu süre içinde eski yengemle ve babamla defalarca kavga ettim. Kendi içimde öldürdüm sandım,ama ben öldürdükçe onlar bir çok kez karşıma geldi. Silip atamadım babamı. Bana yaşattıklarını ölsem unutmam.

Saat akşam 9du. Babamın bu saatlerde gelceğini konuşmuştuk. Tartışma çıkmasın diye hastanedeki akrabalarımı eve gönderdim. Şimdi o dört duvar arasında tek başımaydım.Beklemeye başladım..
10 oldu,11 oldu... Babamdan ses soluk yoktu,en son aramaya karar verdim.
3 kere çaldıktan sonra açtı.
- Efendim kızım
- Baba herkesi gönderdim,saat 11 buçuğa gelmek üzere,gelmiyor musun?
- Kızım ben otobüsten ineli 1 saat oluyor. Çok yorgunum,uykumda var. Hem ölmemişsin ya.. Daha sonra görüşürüz olur mu?
-
Olur..
Telefonu kapattığımda kırılan umudumu anlatamam. Yine aynısını yapmıştı. Yüreğimde ona karşı kalan sevgi kırıntılarını yeniden birleştirmeye çalışırken,tüm kırıntıları silip süpürmüştü o. Deli gibi ağlıyordum.Hıçkıra hıçkıra... Seslerimi duymuş olmalı ki,kumral bir hemşire odaya girdi. Elinde küçük pembe bir hap ve bir bardak su vardı. '' Bunu iç prenses,sakinleşirsin.Hadi bakalım ağlama.'' Hapı ağzıma aldım,sudan bir kaç damla alıp yutuyormuş gibi yaptım. Hemşire odadan çıktıktan sonra ilacı tükürüp fırlattım. İstemiyordum,sakinleşmek istemiyordum. Bu öfkeyi,acıyı sonuna kadar hissetmek istiyordum.Gözyaşlarım yanağımdan süzülüp tenime düştükçe deliriyordum.Her bir damlada,küfrediyordum ona! BABAMA!
Çektiğim acı gene yetmiyordu.. Etrafa göz gezdirmeye başladım. Hiç bir şey bulamamıştım! Delirecektim. Zamanında cüzdanıma sakladığım küçük jilet aklıma geldi. Hemen onu alıp,bir kaç masum çizikle başlamıştım yeniden.Akan kan beni rahatlatıyordu. Eski yaraları bile kanatıyordum,her attığım kesiğe bakıp niye attığımı düşünüp ruhsal acı yönünden de tatmin ediyordum kendimi.

'' Acı hissedilmek ister,ve ben bunu iliklerime kadar hissediyordum.''

İstemsizce avazım çıktığı kadar bağırdım.
Allah belanızı versin! Allah belanızı veersiiiiin!

MAZOŞİSTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin