Yunan mitolojisi- Afrodit

101 6 1
                                    

               Merhabalarr🔮

   Hafta sonunuz güzel geçsin efenim🦭
................................................................

Afrodit-Aşk ve Güzellik Tanrıçası

Yunan mitolojisinde Afrodit, güzellik tanrıçası olarak bilinmektedir

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yunan mitolojisinde Afrodit, güzellik tanrıçası olarak bilinmektedir. Roma mitolojisine Venus olarak geçen Afrodit'i, Homeros ve pek çok şair altın, cilveli, gönül alıcı gibi sıfatlarla nitelemişlerdir. Bu güzelliği ve sevgiyi simgeleyen tanrıçanın nasıl doğduğuyla ilgili iki farklı temel kaynak vardır.

Afrodit'in Doğumu:

Hesiodos'un Tanrı ve Titanların doğuşunu anlattığı kitabında, Gaia ile Uranos'un birleşmesinden sonraki süreçte Uranos hem iğrendiği hem de iktidarını elinden almalarından korktuğu Kyklopları ve Hekatonkheirleri tek tek Tartarosa hapseder. Bunun üzerine Gaia Titanları babaları olan Uranos'u cezalandırmaları için kışkırtır ve çelikten bir tırpan yapar. Babasını cezalandırmayı kabul eden Kronos, babası yattığı sırada saklandığı yerden çıkarak elindeki tırpanı Uranos'a doğru sallar ve babasının hayalarını keserek fırlatır. Kanayan organın denizdeki köpüklerle buluşmasından güzellik tanrıçası Afrodit(Venus) doğar.

Homeros'un altın Afrodit(Venus) olarak nitelendirdiği tanrıçayı diğer şairler işveli, cilveli, gönül alıcı gibi sıfatlarla nitelendirmişlerdir. Ayrıca Kıbrıslı Tanrıça ve Güzel Çelenkli Kythera'lı olarak da bilinir. Afrodit, Hesiodos'a göre doğduktan sonra ilk olarak Kythera'a adasına uğrar ve oradan Kıbrıs'a gider.
Afrodit'in doğuşunu Hesiodos "Thegonia" (Tanrıların Doğuşu) adlı eserinde şu şekilde anlatmıştır:

Dalgalı denize atar atmaz onları.

Gittiler engine doğru uzun zaman,

Ak köpükler çıkıyordu tanrısal uzuvdan.

Bir kız türeyiverdi, bu ak köpükten,

Önce kutsal Kythera'ya uğradı bu kız.

Oradan da denizle çevrili Kıbrıs'a gitti,

Orada karaya çıktı güzeller güzeli tanrıça,

Yürüdükçe yeşil çimenler fışkırıyordu

Narin ayaklarının bastığı yerden.

Aphrodite dediler ona tanrılar ve İnsanlar,

Bir köpükten doğmuş olduğu için.

Afrodit ve Ares Efsanesi

Afrodit ve Ares efsanesi Yunan mitolojisinde en ilginç olanlardan biridir. Afrodit'in güzelliğin ve cinsel sevginin tanrıçası olduğunu söyleyerek başlayalım. Denizden çıkmıştır ve diğer tüm canlılardan daha güzeldi. Tanrılar, ölümlüler ya da onu gören herkes onun güzelliği ile büyülendi ve o da bunu biliyordu. Aslında, bu kadar kibirli olmasının nedeni de kısmen budur.

Hephaistos ateş, taş ocağı, demirci ve zanaatkârların tanrısıydı ve gizlice Afrodite aşıktı. Hephaistos, Hera'nın ve tanrıların tanrısı Zeus'un oğluydu. Ayrıca Afrodit'in tam zıttı olan nankör bir yaratıktı. Aslında, Afrodit ve Ares efsanesine göre, Hephaistos doğduğunda, kendi annesi çirkin bakışlarından rahatsız oldu ve onu Olimpos'tan kovdu.

Hephaistos topal ve kamburdu. Hoş olmayan bir görünüme sahipti. Kendi annesinden gelen bu aşağılayıcı rededilme nedeniyle intikam almaya karar verdi. Atölyesinde büyülü bir taht inşa etmeye karar verdi ve Hera'nın içine oturmasını sağladı. Farkında olmadan sıkıştı ve hareket edemez hale geldi.

Hera, onu kurtarması için Hephaistos'a yalvarmaya başladı. Hephaistos bunun için sadece bir şart koydu: tanrılar ona Afrodit'i eş olarak verecekti. Sonuç olarak Zeus dileğini yerine getirdi. Afrodit ve Ares efsanesi, güzellik tanrıçasının bu durumdan memnun olmadığını söyler. Hephaistos'tan nefret ediyordu çünkü onun gibi güzel değildi.

Hephaistos yorulmadan Afrodit'in sevgisini kazanmaya çalışıyordu. Atölyesinde onun için güzel takılar tasarladı. Ancak Afrodit'in ateş tanrısı ile hiçbir ilgisi yoktu. Aksine, imkan bulduğu her an, diğer tanrılarla ve hatta ölümlülerle birlikte olarak ona sadakatsizlik etti.

Öte yandan, savaş, şiddet, erkeklik tanrısı ve güçsüzlerin savunucusu olan Ares vardı. Ayrıca Hera ve Zeus'un oğluydu. Hephaistos'un aksine, çok iyi görünüyordu. Ayrıca tanrıçalar ve kadınlara karşı da bir zayıflığı vardı. Onları fethetmek için hiç uğraşmadı, sadece onları kendine aldı.

Afrodit ve Ares efsanesine göre, savaş tanrısı güzellik tanrıçası ile tanıştığında ona delicesine aşık oldu. Diğer sevgilileriyle yaptıklarından farklı olarak, onu kazanmaya karar verdi. Ona hediyeler aldı ve sevgisini kazanmak için ona sürekli iltifat etti. İkisi Afrodit tamamen karşılık verene kadar birlikte çok zaman geçirdiler.

Kocası Hephaistos her geceyi atölyesinde geçirdi. İki sevgili şafak vaktine kadar birbirlerini sevmek için bu durumdan yararlandı. Ares'e her zaman görevi kapıyı izlemek olan Alectryon adında genç bir adam eşlik ediyordu. Güneş'in yani Helios'un ufukta göründüğünü bildirmek için ona yardımcı oluyordu. Helios her şeyi gördü. Romantik maceralarını gizli tutmak zorundaydılar, bu yüzden bu gerçekten gerekliydi.

Yunanlılar için, herhangi bir tanrı veya tanrıçanın istediği herhangi biriyle dilediği türden aşk ilişkisi yaşayabilir. İzin verilmeyen sadece tek bir sevgiliye sahip olmak ve onu korumaktı. Başka bir deyişle, resmi sadakatsizlik. Afrodit ve Ares arasındaki ilişki tam da buydu.

Ceza

Her şey yolunda gidiyordu. Bununla birlikte, bir gün, böylesine yorucu bir günlük rutinden bıkan Alectryon, gözcülük yaparken uykuya daldı. Tabii ki Afrodit ve Ares'e Helios'un ortaya çıktığını söyleyemedi. Helios, Afrodit'in Hephaistos ile yattığı aynı çarşaflarda iki sevgiliyi gördü. Öfke dolu bir şekilde, ateş tanrısını aradı ve ona her şeyi anlattı.

Afrodit ve Ares efsanesi Hephaistos'un daha önce hiç olmadığı kadar acı hissettiğini söyler. Her zamanki gibi sadece intikamı düşündü. Bunu yapmak için, altın ipliklerden yapılmış muhteşem bir ağ tasarladı. O kadar inceydi ki gözle görülemiyordu, ama aynı zamanda son derece dirençliydi. Altın iplik ağını yatağa yerleştirdi. Sonra Afrodit'e bir seyahate çıktığını söyledi.

Hephaistos'un planlarını her zaman bilen Ares bu fırsatı kaçırmadı ve hemen Afrodit'i görmeye gitti. Yakınlaştıkları esnada altın iplik ağı üstlerine düştü ve onları yakaladı. Hephaistos hemen geldi ve tüm tanrıları çağırdı. Duruma o kadar çok güldüler ki gülüşlerinin sonu olmayacak gibiydi.

Bu gerçekleştikten sonra aşıklar serbest bırakıldı ve her biri ayrı yollarına gitmek zorunda kaldı. Ares, Alectryon'u onu bir horoza dönüştürerek ve Güneş her göründüğünde şarkı söyleterek cezalandırdı. Romantik aşk tanrısı Eros, bu ikisinin sevgisinden doğdu. Yedi çocukları daha oldu.Ares ve Afrodit birbirini bir daha göremeyecek olsalar da, kuralı çiğnediler.
.................................................................

Sanırım en uzun bölüm buydu.🙃
Umarım okurken keyif almışsınızdır.🌸
Yorumlarda belirtmeyi unutmayın.🌸

☆Tanrıçalar☆Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin