Ahmet Kaya'nın da dediği gibi "İçimde ölen biri var"
Sıkılan bir gençti.O her zaman sıkılırdı.Eğlendiği bir otamda bile sıkıldığını hissederdi.
Sanki dünya onun için yaşanılması zor bir yer olmuştu.
Bazen dayanamadığını hisseder,hiçbir yere sığamazdı.
Oksijen insanın nefes alması için olan önemli bir gaz ya hani bu kişi sanki boğuluyordu,yetersiz geliyordu.Kafası o kadar çok düşünüyordu ki sanki baltayı vursa içinden tonlarca düşünce,kelime,cümle etrafa saçılacaktı.
Bazen yürürken o kadar çok düşünüyordu ki başı dönüp dengesi şaşıyordu. Rüyaların da bile gerçekliği görüyordu. Her şey bir kere daha yüzüne vuruluyordu.
Bir insan uykusunda bile düşündüğünü hissedermiydi. Hissediyordu işte sürekli düşünüyordu,sürekli..
Ne düşündüğünü hatırlamazdı.Çok unutkan olmuştu. Kelimeleri söyleyemiyordu,düzgün cümle kuramıyordu bazen.
Vucüdu hep yorgun,halsiz..
Başında hep gezen bir ağrı vardı, gitmiyordu.
Bazen uyuyunca o ağrıyı unuturdu ama uyuyamadığı için unutamıyordu ve bu onu delirtiyordu.
Bu kişi mutlu olurdu tabi hep mutsuz gezecek değil ya
Bebekler onun motivasyon kaynağıydı. Bebek görünce sanki herşeyi unutuyordu. Kucağında bebek var ise gülücükler saçıyordu etrafa. Aklına arada geliyordu,düşünceler hep vardı.
Arada uğruyordu ama bebekle oynayınca unutuyordu ve gidiyordu. Bazen unutamıyordu ve kendi kendine konuşuyordu, düşüncelerine"biraz bekle rahatlayayım zaten her türlü benimlesin"der,gönderirdi.Bazen giderlerdi ama bazen ise 2-3 kere tekrarlar öyle gönderirdi.
Bebekler onu yargılamazdı, onun ile dalga geçmezdi. Bebekler kötü düşünmezdi. Masumdu bebekler..🕳️
Ruhu olduğu yeri terk edip boşlukta savruluyor,dalıp gidiyordu...
Savrulup nereye düştüğünü bilmeyen, kaybolan bir yaprak gibiydi. Rüzgar onu evinden,dalından koparmış,kaybetmişti.
İnsanlar evini kaybetmiş yaprağa basıp geçiyorlardı. Yaprak ise parçalara ayrılıyor ama yinede olduğu yerde bekleyip, her şeyin değişeceğini umut ediyordu.Yazık o yaprağa orda yok olup gidicekti. Yerine yeni yapraklar gelicekti.
Zaman dedi, zamanla çok şey değişir diye düşündü.
DEĞİŞİRMİYDİ?Gerçekten zamanla değişirmiydi?
Bunu düşünürken bile umut etti ve kendine acıdı.🕳️
Boşluk.Her şey koca bir boşluktan ibaretti. Hiç birşey, hiç kimse o boşluğu dolduramıyordu.
Düşünmek;hep düşünmek, her yerde düşünmek bitmiyordu, yoruyordu..Ruhu çok yorulduğunda soyutlanıyordu dünyadan. Kimse onu görmüyordu sadece çıkar uğruna konuşmak için nereye daldın böyle derlerdi.
Zaman herşeyin ilacıdır derler zaman bizi hasta ettikten sonra ilaç olsa ne yazar.
Hani sonbahar biter hava cıvıl cıvıl olur ya çiçekler açar,ağaçlar yeşilin en güzel tonunda olur. Çiçekler ve yapraklar o kadar mutlu gözükür ki ama biz onları anlayamayız. Çünkü sonbahar gelince kuruyup,renksiz oluyorlar.Bazıları kuruyup,bazıları evinden koparılıp kaybolduğu yerde yok oluyor. Sonbahar bitince onları mutluymuş gibi görürüz. Çiçekler açar,ağaçların rengi güzelleşir. Ama sonbahar yine gelecektir ve bilirler ki her sonbahar bir gün başlar ve bir gün biter.
Herzaman bizi yıkma derecesine getirecek olaylar olucak. Gözyaşlarımız ağlamaktan kuruyacak,rengimiz solucak,ruhumuz kaybolup nerede savrulduğunu bilmeyecek ama bizi yine biz kurtaracağız. Ruhumuz ölecek biz yeniden doğacağız.Biz herzaman yanlızız.Seni senden başka tanıyan olmaz.Ne kadar kalabalık görünsede etraf, aslında biz hep yanlızız.
Yanlız kalacaksın kardeş,yapayanlız!
Boğuluyor,nefesi kesiliyor,kesiyorlar.
Sıkıldığını söylemişti değil mi? Olsun bir daha söylesin.
ÇOK SIKILDI...Herzaman aynı şeylerin olmasından çok sıkıldı.
Bir balığa yem atınca aç karnını doyurma umuduyla hemen o oltaya atılır ve o balığın sonu...
Sonunu hepimiz biliyoruz değil mi? Kendini o balık gibi hissediyordu bazen.Mesele sevmekte değil,asıl mesele sevebilmekte, sevilebilmekte...
Sevilmek, gerçekten sevildik mi biz? Bilmiyoruz. Çünkü insanlar o kadar çok bencil olmuş ki bizi gerçekten sevdiklerini hiç bir zaman anlayamıyacağız.
05/11/2023
Saat=01.50
Pazar
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kendi İçinde Çırpınanlar
AléatoireRuhu olduğu yeri terk edip boşlukta savruluyor,dalıp gidiyordu.. Savrulup nereye düştüğünü bilmeyen, kaybolan bir yaprak gibiydi. Rüzgar onu evinden, dalından koparmış, kaybetmişti. İnsanlar evini kaybetmiş yaprağa basıp geçiyorlardı. Yaprak ise old...