24.

5.4K 706 160
                                    

"Minho... Minho, uyan. Uyansana."

Minho derin uykusundan güç bela uyanırken, kendisini sarsan elleri ittirdi.

"Chan bi git başımdan bir şeyim yok iyiyim ben, uykum var–"

"Ama ben iyi değilim."

"Ne?"

Bir sessizlik oldu, Minho yatağa geri düşüp esnedi. Chan'ın yatağını paylaşıyordu, perdeler çekili ve kapı sıkıca kapalı olduğu için odanın içi karanlıktı. Titreyen eller kolunun üzerinde bekliyordu, etini sıkıp onu bir kere daha sarstılar.

"Minho, uyan n'olursun."

"...Jisung?"

Minho aniden doğrulduğunda başı dönmüştü, daha ne olduğunu anlayamadan boynuna kollar dolandı.

"Minhooo.... Seni çok özledim..."

Jisung ona sımsıkı sarılıp kucağına yerleşti, bacaklarını da beline doladı. Bütün bedeniyle Minho'yu sararken Minho hiçbir şey hissetmiyordu.

"Bir ay olacak neredeyse benimle konuşmuyorsun, yurda gelmiyorsun, hep meşgulsün ve ben seni çok özledim... aklımı kaçıracağım artık Minho.."

Ağlıyordu. Bunun Minho'yu pek etkileyeceğinden değil, ama kafasının içindeki küçük bir ses gözyaşlarını silip onu öpmesi gerektiğini bağırıp duruyordu. Minho'nun hiç dermanı kalmamıştı, sadece yorgundu, güçsüzdü, bomboş hissediyordu. Jisung için bile.

"Konuş n'olur benimle, n'olur sorun ne söyle artık."

Diye feryat etti Jisung çaresizce, sümüklerini çekti. Minho, oda bu kadar karanlık olmasaydı da Jisung'un yüzünü görebilseydi nasıl hissederdi diye düşündü kendi kendine. Elinde değildi, o kadar derin bir depresyona girmişti ki içinden hiçbir şey yapmak gelmiyordu.

Jisung sesini kesti, ama Minho'ya sarılmayı kesmedi. Saçlarını okşadı, sırtını okşadı, yüzünü boyun girintisine gömdü. Dakikalarca öyle kaldı.

"Seni kim içeri aldı?"

Dedi Minho sonunda. Jisung içini çekti, nefesi Minho'nun tenini okşadı.

"Seungmin aldı. Almayacaktı ama ben çok yalvardım."

Dedi Jisung. Bir kere daha sıktı kollarını, Minho'ya iyice sokuldu. Çok da uzak değildi güne böyle başladıkları günler; sarmaş dolaş, dudaklarında tebessümler, gözleri ışıl ışıl. Ama çok kısa sürmüştü.

"Seni çok özledim."

Diye fısıldadı Jisung. Minho yutkundu, yok olup gitmek istiyordu.

"Uyumak istiyorum."

Dedi sadece, Jisung'u üzerinden itmeye çalıştıysa da pek de gücünü vermemişti, zaten Jisung da onu bırakmıyordu.

"Ben de uyurum o zaman seninle."

Dedi Jisung. Bir sessizlik daha oldu. Minho gözlerini kapattı.

"Jisung, biliyor musun?"

"Neyi?"

"Senden hoşlandığımı."

Dedi Minho. Jisung'un nefesi tekledi.

"Biz birlikte olmaya başladığımızda apaçık fark ettim ben seni sevdiğimi, sürekli seni düşünüp hep seninle olmak istediğimi."

Jisung ona bir cevap vermedi, ama dinliyordu, bedenini Minho'nunkine öyle sarmalamıştı ki hızlanan kalp atışları Minho'nun göğsüne vuruyordu.

"Eğer hala yanımda kalacaksan, bunu bilerek kal. Kabullenemeyeceksen de git. Ben bundan sonra hiçbir şey hissetmemişim, hiçbir şey yaşamamışız gibi davranamam çünkü."

Acımasız konuşuyordu monoton sesiyle, ama bunları Jisung'un bilmesi gerekiyordu. O kadar basit değildi bu saatten sonra kaldıkları yerden devam etmek, işi buraya süren Minho'ydu en başından mesafe koyarak, ama şimdi burdalardı işte. İpler artık Jisung'un elindeydi.

Jisung kıpırdamadı, bir şey de söylemedi. Sadece Minho'ya koala gibi sarılmış, bacaklarının arasındaki boşlukta oturuyordu. Minho bunca zamandır ona dokunmamıştı, ama Jisung'un nefesleri normal hızdaydı kalp atışları daha hızlı olsa da. Herhangi bir atak geçirecek gibi durmuyordu, aksine rahatlamış gibiydi.

Çok daha uzun bir süre öyle sessiz sessiz kaldılar. Minho, Jisung'un bedeninin ağırlığının, onu sarışının, nefeslerinin, kalp atışlarının kendisini yerin dibinden yavaşça çıkarmasına izin verdi. Her şey bir anda düzelmeyecekti ama Jisung onunla olmak istiyordu ve bu şimdilik Minho için yeterliydi.

Çekinerek bir elini kaldırdı, Jisung'un sırtına dokundu. Jisung'un yeniden nefesi teklemişti. Minho elini onun sırtından yukarı kaydırdı yavaşça, öbür elini de beline koydu.

"Minho..."

Diye sızlandı Jisung, rahatlayarak bir nefes verip ona daha sıkı sarıldığında Minho da kendini Jisung'a sarılırken bulmuştu, öyle sımsıkı değildi ama oradaydı.

"Seni çok özledim, çok özledim seni Minho.."

Diye fısıldadı. Minho onun yanağına küçük bir öpücük kondurdu.

"Ben de seni."

Dedi sonra da. Jisung yüzünü onun yanağına sürttü, içinde haftalardır hissettiği düğümler birer birer çözülmüştü, derin bir nefes aldı, Minho'yu içine çekti.

✔️ minsung • love and other drugs (texting)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin