~5~

173 26 11
                                    

Jeongin şu an Hyunjin'in bir elinden tutmuş, diğer eliyle de belinden kavramış bir şekilde ona dengede durmasında yardımcı oluyordu.  Hyunjin sıkı sıkı tuttuğu eli acıtmak istemediğinden gevşetmek istese de Jeongin sürekli sorun olmadığını söylüyordu.

"Çok korkuyorum düşerim diye."

"Korkma, düşmene izin vermeyeceğim. Birazcık daha çalışalım sonra seninle kek yeriz."

"Oh, kabul!"

Jeongin kıkırdadıktan sonra işi bir seviye ileri taşımış; Hyunjin'in belindeki elini çekip diğer elini tutmuştu. Hyunjin sakin olmaya çalışarak dengesini sağlamayı başardığından heyecanla Jeongin'e çevirdi bakışlarını.

"Başardım!"

"Evet başardın Jinnie, yapabileceğini biliyordum. Bugünlük bu kadarı yeter çok yorulmanı istemiyorum."

Jeongin genç periyi kucağına alıp iskelenin ucuna oturmasını sağladı ve kendisi de yanına kuruldu. Yanında getirdiği kek kalıbını açarak bir tanesini ona uzattı. Hyunjin teşekkür ederek kabul etti ve önce kekin üzerindeki çileği ağzına attı, oturduğu yerde dans etmeye başladığında Jeongin çileği ne kadar sevdiğini anlamıştı. Kendi kekinin üzerindeki çileği de uzattığında Hyunjin duraksadı.

"Yemeyecek misin?"

"Hayır, senin yemeni istiyorum."

Hyunjin omuz silkip ağzını araladığında Jeongin çileği içeri bırakmıştı. Kendi kekinden ısırık aldığında ağzının etrafı krema olmuştu. Jeongin kıkırdayarak cebinden peçete çıkardı ve dudaklarını silmek için uzandı fakat Hyunjin aniden geri çekildi.

"O uzattığın şey ne?"

"Bu peçete, ağzına bulaşan kremayı sileceğim merak etme canını yakmayacağım."

Hyunjin kafasını sallayıp kafasını uzattığında Jeongin nazikçe temizledi dolgun dudakların üzerini. Hyunjin büyük bir dikkatle dudaklarını silmekte olan gencin gamzelerini fark ettiğinde işaret parmağını üzerine bastırdı.

"Çok güzel!"

"Ne? Gamzelerim mi?"

"Adı her neyse, keşke benim de olsa..."

Jeongin işaret parmağını Hyunjin'in yanağına bastırdı.

"Artık senin de var."

Hyunjin buna kıkırdayıp elini gencin yanağından çekti ve önünde birleştirdi. Parmaklarındaki yüzüklerle oynamaya başladığında Jeongin merak ettiği soruyu sordu.

"Dört yapraklı yoncayı neden bu kadar çok seviyorsun Jinnie?"

"Şans... Sadece beklediğim şansımı bulmak istiyorum. Bundan ayrı olarak da çok zarif ve ben yeşil rengini çok severim."

Hyunjin ayaklarını suda sallandırmaya devam ederken Jeongin'e döndü.

"Peki sen? Sen hangi çiçekten ya da bitkiden hoşlanırsın?"

"Lavanta."

"Oh, bayılırım. Zevklerimiz benziyor sanırım ne dersin?"

"Kendini seviyor musun?"

"Bu nerden çıktı şimdi? Pek sayılmaz, sevilecek bir tarafım olduğunu düşünmüyorum."

"O zaman zevklerimiz uyuşmuyor Hwang. Ben seni severim, eğer kendini seversen."

"Ben kendimi sevmeden sadece sen sevsen olmaz mı?"

"Olmaz."

Hyunjin yanaklarını şişirip başını eğdiğinde Jeongin yanaklarını kavrayıp göz göze gelmelerini sağladı.
Hyunjin ona masumca bakarken gözünün altındaki bene ilk öpücüğünü kondurmuştu. Hyunjin hissettiği yumuşaklıkla titreyen gözlerini kapattı ve bekledi.

Jeongin dudaklarını soğuk tenden çekti ve bu kez burnunun ucuna bastırdı dudaklarını. Hyunjin yüzünü yalayan sıcak nefese karşılık dudaklarını birbirine bastırdı. Bu kadar ilgiyi hiçbir zaman görmemişti ve bu onu derinden etkiliyordu. Gözünden akan bir damla yaş yanağından boynuna doğru bir yol çizdiğinde Jeongin geri çekildi.

Bu kez dudaklarını Hyunjin'in boynundaki gözyaşına bastırdı. O yolu takip ederek yanağına kadar öpücüklerini sıraladı. Hyunjin daha fazla dayanamadığını hissettiğinde kollarını Jeongin'in boynuna sardı. Jeongin üstünün ıslanmasını umursamadan beline doladı kollarını ve iyice kendine çekti güzel periyi.

"Ağlama bebeğim, eğer ağlamazsan yarın yine yanına geleceğim ve yanımda bir sürü çilek getireceğim. Anlaştık mı?"

"Söz ver, geleceksin."

"Söz veriyorum."

Hyunjin kafasını Jeongin'in boynuna gömdü ve derin bir nefes aldı.

"Jeongin, sen benim ilk arkadaşımsın.
Kendi ailem bile benden nefret ederken senden ilgi görmek çok garip ama güzel hissettirdi. Teşekkür ederim her şey için."

"Jinnie, bebeğim... Kim ne derse desin asla kendinden nefret etme tamam mı? Sen çok özelsin ve hep öyle olacaksın."

Jeongin yavaşça geri çekildiğinde ayağa kalktı. Hyunjin gözyaşlarını silerken kırgınlıkla sordu.

"Gidiyor musun?"

"Yarın geri geleceğim, söz verdim."

"Söz verdin..."

Jeongin eğilip son kez Hyunjin'in yanağına öpücükler sıraladı ve kollarının altından tutup kaldırarak yavaşça suya bıraktı. Bu kez Hyunjin uzanıp Jeongin'in gamzesinin üzerine dudaklarını bastırdığında geri geri yüzmeye başladı.

"İyi uykular Yang, ateş böceklerim sana yardım edecek."

"Güzel geceler Hwang, rüyalarımda görüşmek üzere."

~~~

-momo

four-leaf clover - Hyunin✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin