~6~

171 21 26
                                    

"Geldin!"

"Merhaba bebeğim!"

Hyunjin sevinçle ellerini çırparken Jeongin iskeleye oturdu ve onu da oturtmasını isteyen perinin kollarının altından tutup kaldırarak yavaşça yanına oturttu. Tıpkı dün gece yaptığının tam tersi gibi. Hyunjin kocaman gülümsemeye devam ederken Jeongin kucağındaki iki kutudan içerisinde çilek olanı ona uzattı. Hyunjin dudaklarını yalayıp elindeki paketi aldı ve içindeki çilekleri hayranlıkla incelemeye başladı.

Jeongin bu kez elindeki diğer kutuyu açıp aralarındaki boşluğa yerleştirdi. Hyunjin de çilek paketini yanına yerleştirdiğinde merakla diğer kutuya baktı.

"Oh, bu ne peki?"

"Bu çikolata bebeğim, çileği istersen çikolataya batırıp istersen de sade yiyebilirsin."

Jeongin kutudan bir çilek alıp erimiş çikolataya daldırdı ve genç perinin dudaklarına uzattı. Hyunjin kabul ettiği çileği çiğnerken gözleri kocaman olmuştu.

"Beğendin mi?"

"Sanırım ömrümün geri kalanında bununla besleneceğim!"

"O kadar mı beğendin?"

"Evet ama seni yemek daha cazip geliyor Yang~"

"Çok tatlısın Hwang~ Ben de seni yemek istiyorum."

Hyunjin birden kahkaha atmaya başladığında Jeongin garip bir şekilde gülümsemiş ve üstünde çok durmadan o da çilekten yemeye başlamıştı.

"Ne kadar kalacaksın burda?"

"İki hafta kalacağım, sonrasında zaten işimin başına dönmem gerekiyor."

"Oh anladım, seni zorluyor mu?"

"Gün boyu ayakta oradan oraya koşturuyorum, oturacak fırsat bulunca da dosyalarla ilgileniyorum. Ne kadar yorucu olduğunu sen tahmin et."

"Kulağa gerçekten yorucu geliyor. Bu arada kaç yaşındasın? Sana nasıl hitap etmem gerektiğinden emin değilim."

"Bu yıl ortasında yirmi üç olacağım, peki sen?"

"İki yüz."

"Ne?"

"Ben bir periyim Jeongin, yani yaş sistemim insanlarınkinden farklı işliyor. Siz bir yılda bir yaş alırken ben on yaş alıyorum. İnsanların sistemine göre yirmi yaşında oluyorum."

"Bu çok ilginç... Sonuç olarak ben seni yirmi kabul edebilirim değil mi?"

"Evet, istediğin gibi kabullenebilirsin."

Hyunjin ağzına bir çilek daha attı ve yarım ağız sırıttı. Jeongin onun bu hallerini biraz garipsese de çok üzerinde durmuyordu.

"Jeongin."

"Hm?"

"Gideceğin güne kadar her gece yanıma gelir misin?"

"Fırsat buldukça gelirim ama zaten bir işim olmadığına göre geleceğim kesin."

"Açıkçası sana bir sürpriz hazırladım."

"Sürpriz mi? Ne tür bir sürprizmiş bakalım bu?"

"Hemen vermeyeceğim tabii ki! Sen şehre dönmeden bir gece öncesinde sana hediye etmek istiyorum ki beni unutma."

"Seni unutabileceğimi sanmıyorum güzelim."

Hyunjin kızaran yanaklarını saklamaya çalışırken Jeongin kıkırdadı.

"Güzelim... Ben güzel miyim?"

"Evet bebeğim çok güzelsin. Özellikle bir şeyler yerken seni izlemeyi çok seviyorum."

"Bakalım seni yerken de beni izleyebilecek misin?"

Hyunjin bunları dedikten hemen sonra Jeongin'in kucağına atlamış ve yanaklarını öpmeye başlamıştı. Jeongin kahkahalarla kucağındaki bedeni belinden kavrayıp düşmemesini sağladı. O da öpücüklerini boynuna sıraladığında Hyunjin biraz daha sakinleşti ve oturduğu yapılı bedene sırtını yasladı.

Jeongin bu kez omzunu öptüğünde Hyunjin parmaklarını onun parmaklarına sarmıştı.

"Jeongin."

"Efendim güzelim?"

"Seni seviyorum."

"Ben d-"

"Ama arkadaş olarak değil, biliyorum daha erken olduğunu düşünüyorsundur ama ben seni çok bekledim. Benim arkadaşım, ailem oldun ama ben seni bu kalıplara sığdırmak istemiyorum. Belki de daha önceden bu kadar çok ilgi görmediğim içindir bilemiyorum."

Hyunjin derin bir iç çektiği zaman bu kez Jeongin konuşmaya girdi.

"Dört yapraklı yonca'm olur musunuz güzel peri?"

Hyunjin dolu gözleriyle ona döndüğünde Jeongin kalbinin ısındığını hissetti. Hyunjin sorusuna karşılık dudaklarını birleştirdiğinde Jeongin sorusunun cevabını almıştı.

Hwang Hyunjin yıllardır beklediği şansını sonunda bulmuştu.

~~~

-momo

four-leaf clover - Hyunin✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin