~2~

219 25 5
                                    

Jeongin eve geldiğinde üzerine daha kalın bir şeyler giydi ve şömineyi yaktı. Elindeki kahvesiyle şömine karşısındaki koltukta sakince oturduğu sırada evin içinden gelen miyavlama sesiyle bakışlarını mutfak kapısına çevirdi. Ona doğru gelmekte olan sarı ve beyaz renklerindeki kediyi eğilip kucağına aldı.

"Sen nasıl geldin buraya miniğim?"

Kedi mırıltılar çıkarıp kafasını Jeongin'in göğsüne sürttü. Genç adam kucağındaki kediyi de battaniyeye sardığında başını okşadı. Ancak beklenmedik bir anda kedi bir insan bedenini aldı. Jeongin olduğu yerde korkuyla sıçradığında kucağında oturan beden güzelce gülümsedi.

"Merhaba~"

Jeongin onu kucağından itmeye çalışırken diğer genç ise bileklerinden tutup onu durdurmaya çalışıyordu. Jeongin'in gücü, karşısındaki bedene karşı az gelince çırpınmayı bıraktı ve korku dolu gözleriyle bakmayı sürdürdü.

"B-burada neler oluyor?! Perisinden kedi çocuğa kadar her şey var, rüyada falan mıyım yoksa bir masalın içerisinde mi asla çözemiyorum!"

"Oh, kafan oldukça karışmış sanırım. Sana anlatacağım, öncelikle ben Minho."

Minho az da olsa sakinleştirebildiği genci korkutmadan gülümsedi ve elini uzattı. Jeongin elini yavaşça kavradığında o da kendini kısaca tanıttı.

"Jeongin."

"Merhaba Jeongin, bizi gören diğer insanlara karşı birazcık da olsa sakin görünüyorsun. Buraya kimse gelmez çünkü bizden aşırı korkuyorlar ama kimseye bir şey yaptığımız yok. Bizden korkmanı istemiyorum bu yüzden merak ettiğin şeyleri anlatabilirim."

"Beklemediğim bir şekilde ortaya çıktın, bu yüzden aşırı tepki verdim sanırım. Henüz sizden korkmamı gerektirecek bir şey yapmadınız. Sizin yaşam alanınıza zarar verme gibi bir niyetim fakat bu kulübeyi yaptırdığım için biraz üzgünüm."

"Ah sorun yok, sonuçta bizim gibi sen de burada kalıyorsun. Bizden korkmadığın için sevindim, şimdi gitmem gerekiyor. Tekrar ziyaretine gelirim!"

Minho söylediklerinin ardından Jeongin'e konuşma fırsatı vermeden tekrardan eski haline bürünüp ortadan kayboldu.

"Çok garip..."

~~~

Jeongin odaya giren gün ışığıyla gözlerini araladı, olduğu yerde yavaşça gerindi. Bir süre yatakta oyalandıktan sonra kalkıp günlük işlerini halletti. Mutfağa girip kendine bir şeyler hazırladı, bardağına içecek koyarken pencerenin önündeki kediyi fark etti. Pencereyi açıp kediyi kucağına aldığında insan bedenine girdi. Jeongin onu yere indirdiğinde masaya oturmasını söyledi. Minho Jeongin'in karşısına oturdu ve yemeğine başlayan genci izledi.

"Yesene sen de neyi bekliyorsun?"

"Biz yemek yemiyoruz Jeong."

"Nasıl yani?"

"Daha doğrusu yiyoruz ama insan bedenindeyken değil."

"Anladım..."

Jeongin sessizce yemeğini yemeye devam ederken aklına gelen şeyi sorup sormamak arasında kalmıştı. Elindeki çubukları bırakıp boğazını temizlediğinde Minho'nun dikkatini üzerine çekmeyi başarmıştı.

"Dün buraya ilk geldiğimde gezmek için soldaki patikadan gittim. Hiç tahmin etmediğim bir göle denk geldim ve-"

"Ve Hyunjin ile karşılaştın."

"Ha? Hyunjin kim?"

"Su perisi, gölde yaşıyor ve büyük ihtimalle gördüğün kişi oydu."

"Sanırım o olabilir."

Minho yerinde kıpırdanırken kıkırdadığında Jeongin son lokmasını da ağzına attı.

"Onu görmeye gitmek istiyorum ama sanırım onu korkuttum ve benden kaçıyor."

"İnsanlara pek fazla güvenmiyoruz, o yüzden sana alışmasına izin ver. Onu sıklıkla ziyarete git. Sen onu göremesen de o seni suyun altından izliyor olacaktır."

"İnsanlara güvenmediğinizi söyledin fakat bana neden güvendin?"

"Sadece heyecan aramıştım."

Jeongin anladığını belirtircesine başını salladı.

"Dün ona bir not yazdım ve nilüfer yaprağının üzerine bıraktım. Sence cevap vermiş midir?"

"Bilmem, gidip bakmaya ne dersin?"

"Olur, benimle gelmek ister misin?"

"Hadi gidelim, ama önce erkek arkadaşıma haber vereyim."

"Erkek arkadaşın mı?"

~~~

-momo

four-leaf clover - Hyunin✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin