Hainlere İhanet

49 7 2
                                    

Mühür Koruyucuları İmparator'un Pritra Kalesi'nden ayrılmasından hemen sonra, Lord Ergus Traptor köydeki tüm İmparatorluk Danışmanlarını lord salonuna çağırmıştı.

"Beyler, öncelikle sizden beni bilgilendirmenizi istiyorum. Babamın anlattığına göre sizlere Protectorlar deniyormuş."

"Evet efendim." Dedi biri.

"Size sormam gereken birkaç şey var. Öncelikle kalenin içerisine su ile çizdiğiniz çemberler de neydi?"

"Efendim, iblisler ateşten yaratılmıştır. Su büyülerine karşı zayıflardır. Bir vefk ile hazırlanan bir büyü. Biz su çemberi diyoruz. Eğer bir iblis içine girerse çıkamaz." Dedi aynı Protector.

"Ama babamın ayağını kestiği iblis çıktı, öyle değil mi?"

"Birisi çemberi kazıyarak bozmuş olmalı."

"Bu bilgileri sizden başkası bilmediğine göre, aranızda bir hain var."

"Eğer bir iblis su çemberine yakalandıysa, çemberi çizen kişi onu geri çağırabilir. Çağırıp sorgulayabiliriz."

"Hatırladığım kadarıyla zindanda öldürülen üstadınız, o kısımdaki çemberle ilgilenmişti." Dedi Lord Ergus.

"Evet, efendim."

"Bu da çemberi kazıyan kişinin, yakalanmamak için üstadı öldürdüğü anlamına gelir."

Protectorlar şaşkınlıkla birbirlerine baktılar. İtham edildikleri şeyin gerçek olma şüphesi bile onları derdinden yaralamıştı.

"Köyümüzde Obelisk varken artık buraya cadı ve iblisler giremez değil mi?" Diye sordu Ergus.

"Tam olarak öyle değil efendim. Girerler ama zayıflarlar."

"Çok güçlü olanları girse?"

"Normal güçteki bir iblis veya cadı gibi olur."

"Yani köyümde, iblislere tapan birileri varsa veyahut cadılar, kendilerini gizlerler öyle mi?"

"Pek sayılmaz lordum." Dedi aynı Protector. Cebinden bir taş çıkardı ve Ergus'a gösterdi.

"Bu taş bir iblise yaklaşınca kırmızı bir şekilde parlar. Bir cadıya yaklaşınca da yeşil." Dedi. Ve taş yeşil bir şekilde parlamaya başladı. Protectorlar bir kez daha şaşırmıştı. Çünkü kendilerini ihanetle itham eden lord, taşa göre bir cadıydı. İblisi serbest bırakıp, üstadlarını öldüren bu kişi gözlerini kısmış onlara bakıyordu. Hemen kılıçlarına davrandılar. Lord Ergus onlara doğru elini kaldırdı.

"Syfrdanu a Anghofio popeth!"

Tüm protectorlar önce sersemlediler ve sonra hafızaları silindi.

"Ailadrodd fi!" Dedi, sonra dışarı "Nöbetçiler!" Diye bağırdı. İçeri bir düzine asker girdi.

"Alın bu hainleri götürün, suçlarını itiraf ettiler. Halkımın önünde de itiraf etsinler! Sonra kellelerini bana getirin." Dedi.

"Emredersiniz!"

Askerler protectorların kollarına girdiler. Hiçbiri konuşmuyordu, donuk bir şekilde etraflarına bakıyorlardı.

"Üstlerinde ne varsa toplayın bana getirin!" Dedi Ergus.

Askerler önce protectorların eşyalarını toplayıp bez bir çuvala koydular. Sonra protectorları emredildiği üzere meydana götürmek için gittiler. Ergus çuvalı aldı ve babasının koltuğuna oturdu. Eşyaları kurcalarken sanki bir şey arıyor gibiydi.

KIYAMETİN ÇOCUKLARI Alogran GizemiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin