Yıllar geçmişti.
Dile kolay, tam yirmi beş yıl. Taehyung'un beni bırakışından, gerçekten öldüğüm gün üzerinden yirmi beş yıl geçmişti.
"Janos, gel."
Freya yatakta son nefesini vermek üzereyken uzattığı elini tuttum ve yanına oturdum, hüzünle bakıyordum en değerli arkadaşıma.
"Freya, yorma kendini meleğim."
"Bu illet beni bırakmayacak Janos. Bırak, bırak da konuşayım, dökeyim içimi."
Kafamı hafifçe sallayıp tuttuğum elini yanağıma yasladım.
"Bana tarifi imkansız bir yirmi beş yıl verdin. Hiçbir günüm hüzünlü geçmedi, hiç mutlu edemedim seni ama yemin ederim sen beni çok mutlı ettin."
"Freya, deme öyle. Deme, yakma beni. Dertten, üzüntüden düştün bu hallere, deme beni mutsuz etmedin diye. Öldürüyorum seni, ellerimle olmasa da sözlerimle, gözlerimle öldürüyorum."
Yanağımdaki elini hafifçe oynatıp tenimi okşadığında gözlerim titreşerek kapandı, onu kaybetmek istemiyordum.
"Beni sevmeyeceğini, bana Tobias'a baktığın gibi bakmayacağını zaten biliyordum ki ben. Evlenmeden önce de dedim sana, ben ikimizin yerine de sevdim seni. Çok sevdim. Bir evlat veremedim sana, bunun utancını hâlâ taşırım, affet beni. Janos, mutlu ol. Ona dön, benim veremediğim mutluluğu versin sana. "
" Freya, seni seviyorum. Yemin ederim seni seviyorum. Hangi insan kabul ederdi başka birine aşık bir meczupla evlenmeyi? Sen muntazam bir kadınsın. Sen iyi ki girdin hayatıma, keşke farklı şekilde girseydin de kederden öldürmeseydim seni. "
Gözlerinden akan yaşı hemen silip elinden öptüm. Çok genç, çok güzeldi.
Ölüm ona yakışmamıştı.
"Annen. Janos anneni affetme."
Dilinden acıyla dökülen kelimelerle bakışlarım tekrar onu buldu, hıçkıra hıçkıra ağlarken sımsıkı tutundu elime.
"Ne?"
"Yemin ederim bilmiyordum. Sana olan sevgim üzerine yeminler olsun ki bilmiyordum. Yeni öğrendim, öğrendiğim gibi de yataklara düştüm. Benden bilirsin, nefret edersin diye uykularım kaçtı, hastalık yakamı bırakmadı."
"Neyden bahsediyorsun sen Freya? Açık ol, yalvarırım. Annem ne yaptı?"
Nefesi kesikleşmeye başladığında anladım zamanının geldiğini, acıyla inleyip daha sesli ağlamaya başladı.
"Ben bilmiyordum, bilmiyordum. Bu acı küllerimi savuracak, ben bir şey yapmadım."
"Freya, Freya, meleğim hadi, anlat bana. Sen bir şey yapmadın, biliyorum, en az benim kadar masumsun. Aklından, kalbinden geçenleri biliyorum ben senin."
"To-Tobias, masum."
Dilinden sadece bunlar dökülmüştü. Yerinde kıvranıp son nefesini almış, ardından gözlerimin içine bakarak vermişti.
Freya vicdan azabından ölmüştü.
Bir şey öğrenmiş, öğrendiği şey onu mahvetmişti.
Büzülen dudaklarımı ellerine bastırdım sayısız kez, yirmi beş yılım yatakta cansız uzanıyordu şimdi. Açık gözlerini örtüp alnından ve saçlarından öptüm. Son kez gösterdim sevgimi ona.
Ayağa kalkıp kapıyı açtığımda Hector ve diğer hizmetliler bana baktı.
"Kontes Jeon, vefat etti. Ailesine bildirilsin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Castle×Taekook ✓
Fanfic"Yüzüm güçlü -çok güçlü- kartal gibiydi, ince burnumda yüksek bir kemer, tuhaf bir şekilde kemerli burun deliklerim vardı, alnım azametle kubbeleniyordu ve şakaklarımdaki saçlar seyrekti ama başka yerlerde boldu. Kaşlarım gürdü, burnumun üzerinde ne...