2

7K 589 290
                                    


Satır arası yorum gelmezse üzüleceğim.

İyi okumalar!!

Belindeki eller iyice sıkılaşırken aklından geçen tek şey bu vampirin onu nasıl bulduğuydu.

Kendisinin kurdu içerisinde, kurduğu yakınlıktan ötürü kıpır kıpır olurken acaba Vampir nasıl hissediyor diye düşünmeden edemedi.

Sonra boynundaki nefes alışverişler aniden kesilmiş, Vampir kafasını geri çekerek kıpkırmızı irislerini minik ruh eşinin turkuaz rengi gözlerine çevirmişti.

"Kokun, çok güzel."

"N-ne?"

Vampir olan kolları arasındaki minik bedenin şaşkınlığından yararlanıp dudaklarını, ruh eşinin dudağının hemen altındaki bene kondurmuştu. Ardından geri çekilerek. "Gitmem gerek." Diyerekten ellerini incecik belden geri çekmişti.

Omegası tarafından bedeni ele geçirilen Jeongguk ise belindeki ellerin yokluğu ile boşluğa düşmüş, hissettiği soğulukla elleri titremişti. Ve hemen anlına konulan öpücüğün ardından, bilinci kapanmadan önce duyduğu son cümle bunlar olmuştu

"Özür dilerim minik. Yarın görüşeceğiz."

-

Gözlerini sabah vakti, kuşların pencereden duyulan kuş cıvıltılarıyla açan Jeongguk, dün gece tek hatırladığı yol kenarında Jimin hyung'uyla vedalaşması olurken, sadece eve nasıl geldiğini düşünüyordu.

Büyük ihtimal dalgınlıktan dolayı olsa gerek o zaman dilimini hatırlayamıyordu. Bu yüzden bunu önemsemek yerine az sonra gideceği buluşma yerine hazırlanmak üzere çift kişilikli yatağından kalkmıştı. Kahverengi ahşap dolabının aynasının karşısına geçerek üzerindeki beyaz geceliğini çıkararak, dolaptan aldığı uzun kolları tülden oluşmuş, dizlerine kadar uzanan bembeyaz elbiseyi üzerine geçirmişti.

Hemen ardından yatağının yanındaki masanın çekmecesinden aldığı kolye ve küpesiyle süslenmişti. İçindeki kurdu ise üst bacağına takması için yalvardığı halhalı, kendini durduramayarak alıp takmıştı. Elbette elbisesinin altından halhal gözükmüyordu fakat kurdunun dediği olsundu işte.

Saçlarını bir güzel şekil vermenin ardından hoplaya zıplaya ilk kata gelmiş, kendisine güzel bir kahvaltı hazırlayarak sofraya yerleşmişti. Eline aldığı bezi üzerine bir güzel sererken aklından geçen tek şey bembeyaz elbisesinin kirlenmemesiydi.

Ettiği kahvaltının ardından evden çıkmış, sokak hayvanlarına bakıp ve kimi zaman okşayarak yoluna devam etmişti. Şimdi ulaşması gereken yer çiçek bahçesiydi.

-

Türlü türlü çiçeklerin yer edindiği çimenler ve koyu yeşil sarmaşıklarla sarılmış duvarlar etrafa çok güzel bir görüntü seriyordu. Jeongguk ise günün çoğunluğunu bu bahçede geçiriyor, kimi zaman yanında getirdiği su sişesiyle etraftaki rengarenk çiçekleri suluyordu.

Buradaki halk, bu kasabanın merkezi olan çiçek bahçesiyle tek başlarına ilgilenirdi. Yani bu çiçek bahçesi bir bahçıvan tarafindan bakılmazdı. Halk kendi boş zamanlarında gelir ve etrafın çöplerini toplar, kimi zaman çiçeklerin uzayan kısımlarını budar, kimi zaman ise severek sularlardı. Bunun sebebi ise bir şans meselesiydi.

Bu bahçeye kim olurda bi katkıda bulunursa o kişinin o gün içerisinde çok şanslı olduğu söylenirdi. Bu yüzden halk tek başına o bahçeyle ilgilenirken hiç zorluk çekmiyordu. Çünkü tamamen kendi istekleriyle burada bulunuyorlardı.

Bu yüzden Jeongguk, şu an elindeki su şişesi eşliğinde, kahverengi banklardan birine oturarak etrafı seyretmeye başlamıştı. Muhtemelen yarım saat kadar sonra zarfın ulaştığı kişi burada olurdu.

Kite ↣ TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin