"Geldin." Dedi Taehyung usul sesiyle.
"Geldim." Dedi Jungkook, bakışlarını ruh eşinin morarmış gözlerinde, rengi solmuş dudaklarında ve hafiften kilo veren bedeninde gezdirirken.
Taehyung'u yeterince üzdüğünün farkındaydı çünkü bunu yeterince hak etmişti. Fakat üzerinde böylesine büyük bir etki bırakacağını bilmiyordu.
Tek amacı Taehyung'un bir daha böyle bir hata yapmayacağını kesinleştirmekti. Bunu da ruh eşini kendisinden bir süre uzak tutarak başarmıştı zaten.
Fakat yolunda olmayan şeyler vardı. Tıpkı Taehyung'un kansızlıktan bitik düşmesi gibi.
Jungkook ise her ne kadar aralarındaki sorun tam olarak çözülmemiş olsa bile ruh eşi olmaları hatrına buraya gelmeden önce şifahaneye giderek bir tüp kan aldırmadan duramamıştı. Tabi, aldırdığı bir tüp kan Taehyung'u ne kadar süre idare edebilirdi bunun hakkında da hiçbir fikri yoktu.
Sadece ruh eşi oldukları için Taehyung'un bu kadar bitik düşmesine dayanamamıştı. Kendisinin kalbi bile o kadar çok ağrımıştı ki, Taehyung'u 1 hafta boyunca o şekilde hayal edemiyordu.
Ruh eşi bağları ne olursa olsun ruh eşleri olan kişilere aynı derecede acı vermezdi. Çünkü o bağlar o kadar hassastı ki, kimin haklı kimin haksız, kimin daha üzgün, kimin daha suçu olduğunu rahatlıkla anlardı.
Ve burda en suçlu olan kişi ise Taehyung'tu.
Bu yüzden bu bağlar daha çok Taehyung'un canını yakmıştı. Jungkook ise şu an bu bağların, Taehyung'un üzerindeki etkisini daha iyi anlıyordu.
"İçeri geçer misin? Lütfen."
Taehyung'un ağlamaya açık olan kırık sesi Jungkook'u kendine getirirken, bu cümlenin bir soru cümlesinden çok ihtiyacı dile getiren bir rica cümlesi olduğunu gayet iyi anlamıştı.
Taehyung Jungkook'u özlediğini çok fazla belli ederken Jungkook hafifçe başını sallamıştı. Önündeki beden usulca geri çekilirken, Jungkook açılan boşlukla evin salonuna doğru ilerlemişti. Ardından duyduğu kapı sesiyle, Taehyung'un arkasından geldiğini anlamıştı.
"İçecek bir şeyler ister misin? Hazırlarım hemen."
Taehyung'un söylediği cümleyle başını sağa sola sallamıştı Jungkook. Yorgun olan eşini daha fazla yormak istemiyordu.
"Kendim içmek için gelmedim, içmen için geldim."
Jungkook söylediği cümlenin ardından Taehyung'un gözlerinin hafifçe irileştiğine şahit olurken onun aklından neler geçtiğini az çok anlayabiliyordu.
Muhtemelen kendisini ısırabileceğine izin verdiğini düşünüyordu, bu yüzdendi ya bu masum bakışlarınım birden irileşmesi.
"Seni ısırmama izin mi vereceks-"
"Hayır, belki daha sonra."
Jungkook anlamıştı. Eşinin özel güçlerini kullanamamasının tek bir açıklaması vardı aslında,
Kansızlık.
Çünkü güçlerini kullanabiliyor olabilseydi eğer şu an Jungkook'un neden burda olduğnu ve çantasında bir tüp kan olduğunu gayet bilebilirdi.
Fakat bunu bile yapabilecek kadar güçsüz düşmüştü.
Gerçeklerle yüzleşen Jungkook istemsiz bir şekilde üzülürken, Taehyung'un dudaklarının büküldüğünü gördü.
Masum diye geçirdi içinden.
Sonrasında bez çantasına eğilerek, oradaki kan dolu tüpü usulca Taehyung'un ellerine bırakmıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kite ↣ Taekook
FanfictionOmega Jeongguk'un uçurtması, Vampir Kim Taehyung'un balkonuna düşer. Slow uptade!