Yirmi Sekiz ▪ Çocuk Üşürse

245 26 12
                                    

Medya:

Farid Farjad - Soltane Ghalbha (E M E L - Holm, A Dream)

İyi okumalar 🌼

***

Lavabodan çıkıp ellerimi gri kumaş pantolonuma sürterek sınıf kapısına geldiğimde, duyduğum yüksek sesle irkilerek birkaç saniye beklemiştim:

"Kendisi yok ama çantası burada, hocam!"

Ses Hyunjin'e aitti. Sınıf yoklaması alınıyordu anlaşılan. Benden bahsettiğini anladım. Telefonumu cebimden çıkararak son bir kez daha suratıma baktım. Hafif şekilde yüzüm şişmiş görünüyordu fakat dikkatli bakılmadığı müddetçe problem yoktu zannediyorum. Derin bir nefes alarak tıklatıp araladığım kapı ardından, geç kaldığım için özür dileyerek içeriye adımladım.

Birkaç cümle kurdum; daha evvel zihnimde tekrarladığım senaryoyu oynuyordum.

Gözlerim Jimin'deydi. İçeriye giriyorken kısacık bir an için bana bakmış ve daha sonra edebiyat öğretmenine dönerek, uzun bir süre gözünü dahi kırpmamıştı. En ön sırada oturuyordu. Bense onun arkasında, Hyunjin ile birlikte oturuyordum. Birkaç saniye sonra gözlerimi ondan aldım ve sırama yönlendirdim. Hareket etmemiştim henüz.

En arka sırada oturmakta olan Hoseok'un pencereyi açmak için ayaklanmasıyla bu kez gözlerim birden bire ona kaydı. Yanı boştu. Yoongi'nin neden gelmediğini merak ettiğimden, sırama doğru yürüyüp çantamı kucakladım ve Hoseok'un yanına gelişigüzel oturdum. Kaşlarım aniden çatıldı; bunda, gözlerime vuran gün ışıklarının da payı büyüktü:

"Yoongi nerede?" diye sorduğumda, "Sana da günaydın Taehyung. Asıl sen nerelerdesin, ha?" diyerek yanıma usulca oturdu. "Beni boş ver, hasta falan mı yoksa?"

Kısa kesip söylemesini istediğimi belli etmiştim. Ya da belli ettiğimi düşünmüştüm.

Gözlerini kaçırarak önüne döndü. "Turun son günlerinde garip davranıyordu zaten, ben de pek detaylı öğrenemedim; gelmeyeceğini söyleyince sordum hâliyle sebebini ama pek havasında değildi sanırım, birkaç şey söyleyip geçiştirdi, merakta bıraktı beni de." diye konuştu. Gerçek anlamda bir şeyleri uzatmaktan hoşlanıyordu. ''Sonuç olarak...'' diye sadede gelmesi gerektiğini ima ettiğimde, bana dönerek, dikkatle gözlerime baktı: "Annesi babasına boşanma davası açacağından bahsetmiş senin gittiğin gün. Şimdi de oldukça kararlıymış galiba. Bugün birlikte avukata gideceklerini söyledi. Ne olduğunu bilmiyorum fakat Yoongi epey sinirli. Sanırım Bay Min bir boklar yemiş, Taehyung. O da yok bugün okulda.'' dedi. Suratım şaşkınlığın esiri olmuştu. Hiç duymayı tahmin edeceğim sözcükler değildi işittiklerim.

''Bugün dersi yok zaten.'' diye söylendim ama sonradan dank etti aklıma bir şeyler. "Bir saniye...'' diyerek önüme döndüm. Sıramda öylece duran ellerime bakarak, ''Araları iyiydi, çok şaşırdım. Hem Bay Min'i tanıdığımı düşünüyordum. İyi bir imaj çizmişti benim için. Ne olmuş olabilir ki?" diye mırıldandım. Kendi kendime konuşuyor gibiydim. Hoseok bilmem dercesine omzunu silktiğinde şaşkınlığım henüz geçmiş değildi. Ailesi ile arasının ne kadar iyi olduğundan bahseden Yoongi gözlerimin önünden silinmiyordu. Bize özel hayatından pek bahsetmez, derdi varsa da pek dışarı yansıtmazdı. Belki de olmasını istediği şeyleri dillendiriyordu, diye geçirdim içimden. Okul çıkışı mutlaka yanına uğrayacaktım.

Bitter Lives ⇝ taekook ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin