Diğer mahkumların homurtuları ve çığlıkları kulaklarımda yankılanırken suratımı astım. Cehennemde olmayı istiyordum ama isteme sebebim gerçek adaleti sağlamaktı, burada oturup durmak değil!
Sıkıntıyla uyumak için gözlerimi kapattığımda kapımın demirlerine vurulmasıyla ayağa kalktım. Karşımda Britanya vardı. Tüm kendini beğenmişliği ile küçümser bir ifadeyle beni süzüyordu. Görkemli kanatları alev alev yanıyordu. O bir Anka kuşuydu, cehenneme girmek onun için diğerlerine göre daha kolaydı.
"Yani kraliçemin ölümüne sebep olan kişi sensin öyle mi?" dedi ve samimiyetten uzak bir kahkaha attı. "Basit bir melek."
"Düzeltme, yarı melek ukala." dedim sırtımı ve kafamı dikleştirerek. "Yoksa cehennemden bir parça alamazdım."
"Bir şey fark etmez, sen en zayıf olansın ve senin yüzünden büyük bir kargaşa çıktı!" dedi Britanya öfkeyle parmaklıklara vurarak.
"Dinle, onu öldürmek istememiştim tamam mı? Sadece hatalarının sonucunu göstererek onu iyi olmaya teşvik edecektim ama kendisi dinozorları görmüş bir yürüyen fosil olduğundan kalp krizi geçirdi." dedim asık yüzüme neşe ekleyerek. "O kadının müzede olması gerek, yürüyen tarihi eser resmen! Bir yere seyahat edeceği zaman tarihi eser kaçakçılığı olmuyor mu?"
"Kendini komik mi sanıyorsun Melek?" dedi Britanya alaylı bir gülüşle.
"Aslında komiğim." dedim bende alayla gülerek. "Her yaptığım şeyde mükemmel olmak gibi bir huyum var tatlım, ne yaparsın işte genetik meselesi."
"Öyle mi?" dedi Britanya parmaklıklara yaklaşarak. "Çünkü ben gülmüyorum."
"Gülmek için zeka gerek, olmadığından anlayamazsın." dedim keyifle.
"Benimle böyle konuşamazsın!" dedi Britanya ve öfkeyle çıkardığı pençeleriyle demiri kesti. Ne yaptığını fark ederek kendini frenlediğinde yakasını düzeltti. "Meleklerin beni ikna etmek istediğini sanıyordum, bu tavırlar sana zarar vermez mi?"
"İstediğin kadar boynuzlarını ve kuyruğunu halen ile kanatlarının arkasına sakla, ben onları görüyorum seni *r*spu çocuğu!" dedim demirlere tutunarak.
"Saygısız." dedi Britanya yüzünü buruşturarak.
"Bu deli bana saygısız diyor, delireceğim valla delireceğim!" dedim hücreme dönerek nefes alarak. Gerçi buranın havası da küllüydü.
Britanya "Benim hakkımda 'bu' diyemezsin zayıf yaratık!" dedi, saklamaya çalıştığı öfkesi ortaya çıkmak için direniyordu.
"Tek vasfı deli olmak olan bir 'bu'sun sadece!" dedim inadına üstüne giderek.
Britanya "Ben bir "bu" dan çok daha fazlasıyım seni aptal melek!" dedi yumruklarını sıkarak.
"Ben neden o fazlalığı göremiyorum?" dedim alayla ve geri çekilip kollarımı bağladım. "Benim için 'bu'sun."
"Zayıf bir meleğin dar görüşü. Ne desem boş!" dedi astığı suratıyla.
Resmen canlı bir şaka olmalıydı, bu basit numaralara kanacağımı düşünüyorsa bu iş çok sıkıcı olacaktı.
"Kendini haklı göstermek için argümana cevap vermeyip karşıdaki kişiyi hor görmek... Güzel manipülasyon ama bende işe yaramaz." dedim dudağımın bir kenarı kıvrılarak.
"Seni kandıracak manipülasyonu da bulacağım Melekcik." dedi elini içeri uzatarak.
Homurdanarak eline vurdum. "İncir ağaçları çiçek açtığında bulursun ancak!"
"Bu eğlenceli bir oyun için teklif mi Melek?" dedi Britanya elini geri çekerken, bunu sorun etmemiş hatta hoşuna gitmiş gibi bir hali vardı.
"Oynamaya cesaretin varsa." dedim bende ona ayak uydurarak.
"O halde kartlarını iyi seç, ben her şeyi bilirim." dedi Britanya tüm egosuyla göz kırparak.
"Bu sadece oyunu daha eğlenceli kılıyor." dedim keyifle ve bende göz kırptım.
Eh, benimde ondan aşağı kalır hiçbir yanım yok, hatta fazlam vardır!
"Yanlış kişiyle dans ediyorsun, sana son bir pes etme şansı sunuyorum. Kabul et gitsin." dedi sahte centilmenliği ile.
Yapmacık oluşunu saklamıyordu bile, küçümsediğini en açık şekilde belli ediyordu ama her zaman bunu öretecek bir pelerini vardı.
"Bilmiyorsun herhalde, ben görüp görebileceğin en kötü Meleğim, kurnazlık benim kanımda varken sence dans teklifini reddetmek gibi bir kabalık yapar mıyım?" dedim sahte bir kibarlık takınarak.
Sahte nezaketlere çok alışmıştım, taklit etmek çok kolaydı. Meleklerin pek çoğu sahte davranırdı ve onlarla büyüdüğümden çok şey öğrenmiştim.
"Bunu duymak çok güzel Melek!" dedi kibar gülümsemesini takındıktan sonra uzanıp kibarca elimi öptü.
Ona vurmak aklımdan geçse de kapımı açtığından sesimi çıkarmadım. Piegon' un yaptığı incir ağacından yol önümüzde duruyordu. Britanya girmem için kolunu uzattığında lafı uzatmadan koluna girdim. Cehennem hiç bu kadar sıkıcı gelmemişti ve sadece gitmek istiyordum. Ayrıca şimdi gerçekten kibar gibiydi, onu ne kadar çok tanırsam oyunu o kazanma şansım artardı. Ben asla kaybetmemiştim ve asla da kaybetmeyecektim.
---
Bölüm Sonu
Oy ve yorumlarınızı unutmayın!
![](https://img.wattpad.com/cover/309591901-288-k183366.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Siyah Kanatlı Melek -Bitti-
Fantasia-Bitti- Britanya x Reader (Fantastik) Bu kitap diyaloglarının oluşmasında bana yardım eden Yılancık @birslytheriniste nin sayesinde vardır. Teşekkürler Yılancık! Canımı yakıyorsun ve bunun için üzgün değilsin. Bu bana iyi geliyor, nasıl çığlık attığ...