Bölüm şarkısı: Bu son olsun- Cem karaca
Beğenmeyi, yorum yapmayı ve destek olmayı unutmayın...İyi okumalar!!!
🥀
*12 yıl öncesi, kız kardeşlerin ilk buluşması*
Güneşin sıcak ışıklarının yüzümün her detayını ezberlemek istermişcesine vurmasına gülümsedim. Minik elimi yüzüme sper ederken yan salıncakta sallanan Esir'in homurdanmaları kulağıma çarpıyordu. Güneş ışığından ve sıcağından nefret ediyordu, bunu dile hiç getirmedi ama ben anlıyordum bir şekilde. Benim zorumla dışarı çıkmıştık, salıncakta sallanıyorduk. Saatlerdir bahçenin arkasındaydık, benimle hiç konuşmuyordu. Onu tanıyalı iki-üç hafta olmuştu. Üvey babam bana yeni bir kardeş getireceğini söylediğinde çok sevinmiştim çünkü bu kocaman evde yalnız olmak hiç eğlenceli değildi. Ona ne kadar çok heycanlı olduğumu söylemiştim, bana gülümsemişti. Bu konuşmamızın üzerinden çok geçmemişti, ertesi gün hiç tanımadığım sessiz ama bakışları öfke kusan bir kızla kapıdan içeri girdiğinde heycandan ne yapacağımı bilememiştim. Ben heyecandan öylece yerimde kımıldayamadan kaldığım için üvey babam bizi tanıştırmak için ilk adımı atmıştı. Kız benimle konuşmuyordu, yüzüme bile bakmıyordu. Babam onun adının Esir olduğunu söylemişti, söylediğine göre benden üç yaş büyükmüş. Tanışmak için çok hevesliydim ama duygularımı belli etmekte yeterince iyi olduğum söylenemezdi. O günün devamında ve diğer günlerde benimle hiç konuşmadı, ileşitim kurmadı. Beni sevmediğini düşünmüştüm, hâlâ da düşünüyorum. İkimizde ileştim kurmak için bir hamlede bulunmadık, aynı evde iki yabancıydık. Onun ne hissettiğini, ne düşündüğünü bilmiyordum ama içten içe onu üzen bir şeyler olduğunu hissetmiştim. Uyurken onu izlemiştim, kabuslar görüyordu. Yemek yerken izlemiştim, tabağındaki yemeklerle oynuyor yemiyordu. Bir keresinde önüne mantı konulmuştu, onu ne delirtti bilmiyorum ama o gün sinir kirizi geçirip bütün masayı dağıttı. Sanırım mantıdan hoşlanmıyordu, onu anlıyordum bende pek sevmezdim ama babam o gün ona ilk defa kızmıştı. Korktuğum için sesimi çıkarmadım, ona çok üzülmüştüm oysa.
Bir hafta böyle geçerken en sonunda onunla iletişime geçmek için ilk hamleyi ben atmıştım. İlk defa bir arkadaşım olmuştu, beni sevmesede ilk kez kendimi yalnız hissetmemiştim. Ona dondurma uzatmıştım, çilekli dondurmayı çok severdim. Onunda seveceğini düşünerek onunla paylaşmak istedim, bana bakmadı. Görmek bile istemedi, yanımdan geçip gitti. O gün üzülmüştüm, kimse beni istemiyordu onun istememesini de anlayabilirdim.
Diğer bir haftada da soğuklukları ve mesafeleride devam etti. Taa ki geçen gün babamın istemediği bir şeyi yaptığımda ve babamın öğrenmesiyle bana kızmasına kadar. Beni salonun ortasında azarlarken korkudan gözlerimin dolduğunu ve ağladımı hatırlıyordum. Hiç kimse bu küçük çocuğa üzülmezken, sessiz kalırken biri beni şaşırtarak babamın karşısına geçmiş ve beni korumaya çalışmıştı. Esir, benim için duvarlarını yıkmıştı o gün. Hayatım boyunca yediğim onca azara ve dayağa karşı biri ilk kez beni korumuştu. Bunu hiç beklemiyordum, beni sevmediğini sanıyordum. Oysa, o benim yerime dayak yemişti. Ben yine korkmuştum, onu koruyamamıştım.
Üvey babam onu orada bırakıp gittiğinde umrunda bile değildi. Esir, güçlü tuttuğu omuzlarını onun gitmesi ile düşürmüş, tuttuğu göz yaşlarıyla yere çöküp ellerini dizlerine yaslamıştı. Kendimi çok suçlu hissetmiştim, yanına giderken bir peçete parçası alıp kanayan dudağına tutmuştum. Bir şeyler söylemek istemiştim ama ne denirdi ki? Daha önce kimse beni düşünmemişti, kendini benim için öne atmamıştı. İlk defa o an benimle konuşmuştu."Ondan korkma, kimseye boyun eğme. Kendini savun, güçlü durmayı bil. Kimseye kendini ezdirme küçük." Dedi bana. Şaşırmıştım, sessiz kalarak onunla birlikte saatlerce orada ağlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAVİNİA
Novela Juvenil"Sana bir ölüm çiçeğinin ismini verdim, Ölüm çiçeğini sevdim ama o çiçek benim ölümüm olmasın Gece Arsal." Fısıltılı ve kırgın sesi yüzüme yumuşak dokunuşlarla çarptı, aynı fikirde olmayan bakışlarım altında ise yok oldu. Ölümüne sebep olacak o azr...