6.BÖLÜM
🎶Yirmi7-Ay DüşmüşElektrik Tellerine🎶
Eve gidip valizimi hazırladım. Şanlıurfa da en az İstanbul kadar sıcak olduğu için ince kıyafetlerimi koydum yanıma. Şuan saat 21.04 uçağımız ise sabah 06.40 da. Onur ise beni saat 06.00 da almaya geleceğini söyledi. Ben ise yatağıma yatmış bir sağıma dönüyorum kuzuları sayıyorum bir soluma dönüyorum keçileri sayıyorum düz yatıyorum inekleri sayıyorum ama gözüme uyku girmiyor. En sonunda dönmekten yoruldum ve gece lambamı açıp, komodinimin üstündeki telefonumu aldım ve yapmamam gerek bir şeyi yapıp İnstagram sayfama girdim ve o ikinci adımı atıp arama butonuma bastım ve onun adını girdim. O çukura ben de düştüm. Onur Bilgin'i stalklamak çukuruna.
Takipçi sayısı yazar kategorisine göre gayet yüksek bir sayı. İki yüz bin. Fotoğraflarının çoğu imza gününde olan fotoğraflar. Biraz daha aşağıya indim ve yazar olmadan önceki fotoğraflarına baktım. En sona indiğimde bir ergenle karşılaştım. İnce uzun, kassız, sakalları daha yeni çıkmaya başlamış, kafasını hafif havaya kaldırmış kameraya öyle poz vermiş. Komik ve tatlı duruyor. O fotoğraf 2015 yılına aitmiş. Fotoğrafın altında 29 Ağustos 2015 yazıyordu. Şuan kaç yaşında olduğunu bilmiyorum ama muhtemelen bu fotoğrafta 17,18 yaşındaydı. Eğer benimle aynı yaştaysa bu fotoğrafta 18 yaşında oluyordu. Postlarına baktıktan sonra öne çıkarılan hikayelerine bakmaya başladım. Bir hikaye klasörünü Beşiktaş ile doldurmuş. Diğerinde ise küçük bir kız çocuğu var, sonuncusunda ise kendisi vardı. Stalkım bittiğine göre sıra istek atmaya geliyordu. Ama ben o kadar ketumum ki istek atıp atmamamı bile düşünüyorum. Atmasam aklıma takılacak, atsam da takılacak ama acaba olarak takılmayacak en azından dedim ve o takip isteğini attım. En sonunda telefonumu geri komodinimin üstüne koydum, yatağıma geri yattım derken telefonumun bildirim sesi geldi.
leyla_akın :_onur.blgn takip isteğini kabul etti. Ben şok olmuş bir şekilde telefonumun ekranına bakarken bir bildirim daha düştü ekranıma.
_onur.blgn: Uyu artık. Nee! Hem o da uymuyordu ne hakla bana emir veriyordu hem?
leyla_akın: Dinime söven Müslüman olsa bari. Hah.
_onur.blgn: Ben çok fazla uyumam.
leyla_akın: Ben sana uyku düzenini mi sordum?
_onur.blgn: Sabah tam 06.00 da kapının önüne inmezsen, uyku düzenimi sorup sormadığımı anlatırım ben sana.
leyla_akın: Bey efendiye bak kendisi uymuyor bize emir veriyor üstüne sormadığımız uyku düzenini anlatıyor o da yetmezmiş gibi tehdit ediyor. Sen asıl uyu. Gün boyu imza yapacak olan ben değilim sensin. Zaten anlamıyorum, neden bir çevirmeni yanında istersin ki? Zorun ne benimle, aman kalsın şimdi uzun uzun açıklamaya kalkarsın falan hiç çekmem zaten elimde olan üç saatlik uyku onu da senin edebiyatınla geçiremem. İyi geceler.
_onur.blgn: Dinime söven Müslüman olsa bari. Leyla Akın ile divan edebiyatı. İyi geceler.
Bazen bu çocuğa haksızlık ettiğimi düşünüyorum. Sürekli bir cevabım var ama onun da var bana biraz cevap vermese ben susarım zaten. Ama o da hiç susmuyor. Yangın bensem o da körük. Ama kendime söz yarın yangın olmayacağım, bu kadar çok üstüne gitmemin bir anlamı yok zamanla onu tanırım ve ona göre davranırım ama şimdi sürekli terslemem doğru değil hem de çocuk beni işe aldırmışken. Düşünceler beynimi terk ederken yavaş yavaş uykunun kollarına kendimi bıraktım.
Sabah saat 05.30 da alarmım çalarken gözlerimi açtım. Yatağımdan her ne kadar kalkmak istemesem de kalkmak zorunda olduğumu bildiğim için mecbur kalktım yatağımı topladım. Yüzümü yıkadım, dişlerimi fırçaladım sabah saatleri soğuk olduğu için altıma kot pantolon üstüme ise siyah beyaz çizgili bir tişört giydim üstüme de kot ceket giydim. Yüzüme hiçbir şey sürmek istemedim malum kargalar bile daha kahvaltısını yapmadı bu saatte ben mi makyaj yapacağım? Hayatta yapmam. Altıma da beyaz spor ayakkabılarımı giydim çantamı ve küçük bavulumu alıp aşağıya indim zaten saat de tam 06.00. Merdivenlerden inip kapıdan çıktığım da Onur beni gördü ve arabasından inip yanıma geldi küçük bavulumu alıp bagaja koydu. Ben de bu sefer arabanın kapısını açmasını beklemeden kendim açıp bindim. Emniyet kemerini takıp kafamı koltuğa yasladığım gibi gözlerimi kapattım. Ta ki Onur kapıyı kafama geçirmek ister gibi çarpasıya kadar. Ben şimdi nasıl sözümde durayım?
''Anladık araban var ve kapısını kafama geçirmek istiyorsun ama bak daha sabahın bilmem kaçı ve benim uykum var. Lütfen Onur benim sabrımı sınama.'' Dedim ve gözlerimi tekrar kapatıp arkama tekrar yaslandım.
''Özür dilerim bilerek yapmadım.'' Dedi ve arabanın motorunu çalıştırıp yola koyuldu. Tamamdır, ikimiz de uyanmamışız anlaşılan.
''Leyla, Leyla.... Leyla.'' Onur yüzüme hafif eğilmiş beni uyandırmaya çalışıyordu galiba hafif gözlerimi açınca geri çekildi. ''Geldik.'' Dedi.
''Ta- tamam'' dedim kekeleyerek. Benim gerçekten çok uykum var.
''Hadi sen in ben de bavullarımızı alıp geliyorum.'' Dedi. Galiba parfümünü sıkacak. Bu çocuk da bir değişik. Onu dinleyip arabadan indim, üstümü başımı düzeltip onu bekledim. Güneş yavaş yavaş doğmaya başlamıştı. Manzara fotoğrafları çekmeye bayıldığım için hemen telefonumu çıkarıp fotoğrafını çekecektim ki tam o sırada Onur da arabandan iniyordu ve fotoğrafta o da çıktı. Güzel de çıktı. Gerçi çocuk manken gibi, uzun boylu kumral, ela gözlü galiba tam gözlerine bakamdım. Çocuğa çemkirmekle meşgul olduğun içindir dedi iç sesim ama ben onu tınlamamdım. Onur bavulları bagajdan çıkarıp yanıma doğru yürürken arabanın anahtarına bastı ve arabayı da kilitlemiş oldu. Aklıma bir şey geldi ve olduğum yerde kaldım. Onur bunu fark edince o da bana döndü.
''Ne oldu, neden bekliyorsun öyle?'' diye sordu.
''Benim biletim yok!'' dedim
''İmza günlerinde biletlerimizi yayınevi alıyor. Bilgilerin zaten ellerinde olduğu için onlar aldı biletini merak etme ben de senin biletin. Dün sen gidince unuttuğunu fark ettik Mehmet Bey de benim arkadaşımsın diye bana verdi.'' Dedi ve tekrar yoluna devam etti ben de arkasından yürüdüm.
Uçuşumuza son beş dakika kalmıştı ben ve Onur ve tanımadığım birkaç kişi daha koltuklarımıza geçmiş imza için uçuşun gerçekleşmesini bekliyorduk. En sonunda uyarılar yapılmaya başladı ve uçuşumuz gerçekleşti. Uçağa ilk defa binmiyordum ama bu ilk yükselmeye başladığı zamanki heyecanım ilk binişimdeki heyecanımla aynıydı.
Ne kadar süredir göklerde süzüldüğümüzü bilmiyordum ama birden omzuma bir ağırlık çökünce camdan gözlerimi aldım ve omzuma baktım Onur'un kafası omzuma düşmüştü. Gece uyuyamadığını tahmin ettiğim için ayrıca beni de sabah sabah taksiyle uğraştırmadığı için seslenmedim. Yüzünü göremiyordum ama dağınık kumral saçlarını görüyordum ve ellerimi saçlarına değdirme isteği oluştu birden içimde. Merak etmeyim ellerimi saçlarına daldırmadan cama geri döndüm.
Saate baktığımda saat 07.40 olmuştu. Yani uçağa bineli tam bir saat olmuştu. Canım sıkıldığı için telefonumu aldım ve o içinden çıkılmaz temizliğe başladım. Galerimi temizlemek evimi temizlemekten daha zordu. En azından evimde toz olan yeri acaba tozunu alsam mı almasam mı diye düşünmüyorum direkt alıyorum ama fotoğraflarımı silerken acaba onu silsem mi silmesem mi diye düşünüyorum. Ah bi de sildikten sonra geri yüklemem yok mu, of kafamı kıracağım. Galerimi temizledikten sonra saatte baktım ve saat 08.05 olmuştu. Yuh yirmi beş dakika ben sadece fotoğraf mı silmiştim? Onur yanımda kıpırdanmaya başlayınca kafamı o tarafa çevirdim, gözlerini ovuşturuyordu.
''Ben uymuşum.'' Dedi uyumaktan çatallaşmış sesiyle.
''Evet,günaydın'' dedim
''Günaydın.'' Dedi sonra omzuma baktı ''Ben senin omzunda mı uyudum?'' diye sordu.
''Evet kafan omzuma düştü ben de seslenmedim malum gün boyu kitap imzalayacak olan sensin''dedim.
''Rahatsızlık verdiysem kusura bakma. Ayrıca teşekkür ederim.'' Dedi. Ben de bir şey demedim sadece kafamı salladım. Sonrasında ikimiz de konuşmadık ve uçağımızın inişe geçmesini bekledik. Yaklaşık on beş dakika sonra uçağımız inişe geçtiğinde ve tamamen indiğinde eşyalarımız ile yine havaalanındaydık.
Hoş bulduk Şanlıurfa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOZLU SAYFALAR
Teen FictionKorkuları olan bir genç kız ve korkularını unutmayı seçmiş bir erkeğin hikayelerini okumaya hazır mısınız?