1.Bölüm

32 4 1
                                    

1,5 ay sonra

Tepsideki tabakları masaya dizme işini bitirip tekrar mutfağa döndüm.
Mutfaktan içeri girerken gülsüm hanım ve kızı Esma oturmuş evin çalışanlarına emirler yağdırıyordu. Gözlerimi devirip ekmekleri masaya çıkarmak için aldım tam mutfaktan çıkacaktın ki gülsüm hanımın adımı söylemesiyle ona döndüm.

"Kız melek, biliyon mu canım bir anda karabuğdaylı krep çekti. Sana zahmet bi yapıver."

Yalan. Karabuğdaylı krebi sevmezdi. Sırf gıcıklık olsun diye yaptırıyordu. Ben tam cevap verecektim ki Ayşe teyzenin konuşmasıyla dilimin ucuna gelen kelimeleri yuttum.

"Hanımım ben hemencecik yaparım. "

"Ben senin yapmanı isteseydim, sana söylerdim değil mi Ayşe? Kızımın elinden yemek isterim. "

Ayşe teyze tam birşey diyecekti ki, buna fırsat vermeyip konuştum;

"Ayşe teyze sorun değil, ben  hallederim"

Tatsızlık çıkmasını istemediğim için, ekmekleri yanıma gelen çalışana verip kollarımı sıvadım.
Dolaptan gerekli malzemeleri bulup tezgaha dizdim ve krebi yapmaya başladım. Yarım saatin sonunda krebi masaya taşıma işi tek kaldı.
Mutfaktan çıkıp merdivenleri arşınladım. Masaya doğru ilerlerken tanımadığım simalar gözüme çarptı.
Misafirimiz olduğunu bilmiyordum.

Tabakları masaya bırakıp yerime geçtim. Göz ucuyla gelenlere baktım.
Altmışların sonunda bir adam, onun yaşına pekte uzak olmayan bir kadın.
Kızları olduğunu düşündüğüm bir kız ve iki orta yaşlarda adam.
Ben kim olduklarını düşünürken, gözün bir çift kara harelere takıldı.

Karşımdaki sandalyede oturan kişi şüpheli bakışları ile beni izliyordu.
Onları bu kadar incelememden rahatsız olduğunu düşünüp utançla kafamı edim ve yemeğimle ilgilendim.

Bir süre sonra masadan yükselen sesle başımı kaldırdım ve yine aynı kara harelerle karşılaştım.
Bu adam sabahtan beri benimi izliyordu ?

Başımı çevirip onunla göz teması kurmamaya çalıştım.

"Hanım kızımız kim kadir ağam? "

Anneleri olduğunu düşündüğüm kadının sorduğu soru ile gözlerim onu buldu.

"Benim ilk hanımdan "

Kızım demeye dili varmıyorsa demek, geçiştirir gibi cevaplamıştı kadını.

"Yaa, öylemi. Nasılsın kızım?"

"İyim efendim, siz nasılsınız?"dedim yüzüme yalancı bir tebessüm koyup.

"İyim bende. Adın? " dedi sorar gibi.

"Melek" dedim sadece.

"Memnun oldum melekcim. Bende Hümaşa Baykal." eşini ve çocuklarını gösterip "Kocam Doğan Baykal. Kızım Zeynep, oğullarım Hüseyin ve cihan. "

Çocuklarını sanki küçük çocuklar gibi tanıştırmasına gülmemek için yanaklarımın içini ısırırken, karşımda oturan adam bu durumu anlamış gibi ağzının içinde homurdandı.

İsmini az önce öğrendiğim kız "anne biz kendimiz de tanışabiliriz"dedi ama sesinde ki sitemi anlamak hiç zor değildi.

Babam sanki bu durumdan hoşnut değilmiş gibi başka bir konu açmıştı.
Herkez kendi arasında konuşurken benim gözüm yaptığım kreplere çarptı. Gülsüm hanımın önüne ayrıca bir tabak koyamama rağmen elini sürmemişti. Yemeyeceğini biliyordum da benimki de bir umut.

Çatalımı uzatıp tabaktan krep alacaktım ki, tabağın önümden çekilmesiyle kaşlarımı çattım. Krep tabağını önümden çeken adam sanki herşey normalmiş gibi krepleri hunharca yiyordu.
Ben ona havalanan kaşlarımla bakarken Zeynep'in kulağıma fısıldamasıyla kendime geldim.

"Abim karabuğdaylı krebi çok sever. Ondan bu dağ ayısı gibi yemeleri."

Zeynep'in yaptığı benzetme beni güldürürken, karşımda oturan cihan ağanın gözlerinin bize dönmesine sebep oldu.
Zeynep ona hala gülerken ben gözlerimi kaçırdım.

"Bu krepler çok güzel. Kim yaptıysa ellerine sağlık. "

Cihan ağanın konuşmasıyla başını kaldırıp ona baktım. Oda sanki benden cevap bekliyormuş gibi gözlerini yüzümde dolaştırdı. Ama cevabın başka yerden gelmesiyle ikimizinde bakışları o tarafa döndü.

"Ben yaptım cihan ağam. Afiyet olsun"

Esmanın dediği şeyle kaşlarım inanmazca havaya kalktı. Resmen adama çilve yaparcasına konuşmuştu.
Başımı olumsuzca iki yana sallayıp kahvaltıma devam ettim.

Bol sohbetli geçen kahvaltının sonunda kızlara yardım edip kahvaltı masasını toplamaya başladık.
Toplama işi bitince, mutfakta Ayşe teyzenin kızı hacer ile bulaşıkları makineye dizmeye başladık.

Esmanın mutfağa gelmesiyle bende son tabağı sudan geçirip makinenin içine attım. Kapağını kapatıp makineyi çalıştırdım.

"Çok yakışıklı yaa. " Esmanın pencereden bir yere bakıp iç çekerek konuşmasıyla ona döndüm. Neye baktığını merak edip bende onun baktığı yere bakınca, terasta kahvesini yudumlayan bir adet cihan ağa gördüm.

"Annesi kız bakıyormuş." birden bana dönüp" müjde kardeşin evleniyor "demesiyle gözlerim fal taşı gibi açıldı.

" Kız ne diyon! Saçmalama! Yaşın kaç senin! Ne evlenmesi! " can havliyle dediklerimle beline çimdik atmayı da ihmal etmedim.

"Ayy! Abla acıttın ya" hem bana söylenip hem de çimdik attığım yeri ovuşturdu.

"Az bile yaptım. Hem sen onun kaç yaşında olduğunu biliyon mu? "

"Aman abla yaa. Büyük olsa ne olur, sonuç olarak onda da var. "

Ben onda ne olduğunu düşünürken, birden aklıma şimşek gibi çakan cevapla gözlerim fal taşı gibi açıldı.

"Kız seni gebertirim. Nasıl konuşuyorsun sen. Kimden öğreniyorsun böyle şeyleri " elime aldığım terlik ile onu kovalamayı düşünürken mutfaktan çıktığı gibi kaybolmasıyla bu eylemimi gerçekleştiremedim.

Ben sağda solda onu ararken, misafirlerimizin kalktığını fark ettim. Terasta onları izlerken, esmanın da yanlarına gittiğini gördüm. Başını kaldırıp bana şirin şirin sırıtırken ona senle sonra hesaplacacaz temalı bakışlarımdan attım.

Bakışlarımı ondan çekmemle pür dikkat bana bakan bir çift kara göz ile çakıştım. Bana neden öyle baktığını bilmiyorum ama bu durumdan artık rahatsız olmaya başladım. Hafif başını eğip bana selam vermesiyle gözlerimi ondan kaçırıp, içeri girdim.

Eğer düşündüğüm şeyse bu asla olmayacak.

Masum KelebekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin