Ertesi gün toparlanıp yola koyulmuştum. Arabayı evin önüne park edip indim. Eşyalarımı da alıp eve yürüdüm. Kapıyı anahtarımla açıp içeri girdim. Direk odama girip duş aldım ve üzerimi giyindim.
alt kata indim. Üvey babam ve sevgili üvey kardeşim ah ne güzel bir manzara. Kendime göz devirip yanlarına yürüdüm. Bakışlar bana dönünce umursamadım bile. Üvey babam nezaketen yoksun bir sesle "hoşgeldin gece" dedi sahte bir tebessümle. Bende soğuk bir sesle "hoşbuldum" dedim ve koltuğa oturdum. Küçüklüğümden beri İzmir'deydim. Seviyordum da burayı. Yani şehiri. "Akşam misafirimiz var. Yani evde olsan iyi olur. Senin için geliyorlar" dedi. Kaşlarım çatıldı "görücü felan mı çağırdınız yoksa" dedim alayla. Aslında ciddi bir sesle sormuştum. Yapabileceğini biliyordum. Üvey kardeşim "aslında güzel fikir evdeki oksijeni azaltıyorsun" dedi alayla sırıtırken. Üvey babam "görücü gelmiyor dayın geliyor" dedi. Ona baktım "dayım mı" dedim sorar gibi. Oysaki kimseyi tanımazdım ben. Kafasını salladı "evet akşam burada olurlar. Bu yüzden evde ol" dedi ve ayağa kalkıp gitti. Biran da neden ortaya çıktı ki şimdi bu dayı muhabbeti. Göz devirip ayağa kalktım. Kahvaltıyı dışarı da yapacaktım. Evden çıkıp arabama atladım. Ehliyetim yoktu ama kullanmayı biliyordum.
Bir süre sonra arabayı cafenin önüne park ettim. Arabadan inip cafeye yürüdüm. Boş bir masaya oturup beklemeye başladım. Bir süre sonra garson gelince istediklerimi söyledim.
Kahvaltı bitince İzmir'de bir kaç tür attım. Akşam olunca eve gittim. Oturma odasında sesler gelirken oraya yürüdüm. İçeride tanımadığım bir genç adam oturuyordu. Yakışıklı ve dik başlı bir adamdı. Galiba dayımdı anneme benziyordu çünkü. İçeri adımlarken bütün gözler bana döndü. Üvey babam ayağa kalkıp yanıma geldi "sevgili kızım gelmiş" dedi yalandan neşeli çıkan sesiyle. Yüzümü buruşturup onun elinden kurtulup ilerledim. Az önce ki adam yerinden kalkıp yanıma geldi "merhaba canım. Ben Aras senin dayınım" dedi içten bir gülümsemeyle elini uzattı. Aras dayım esmer siyah saçlı ve yeşil gözlü biriydi. Üzerindeki siyah takım elbiseyle haliyle çok yakışmıştı. Uzattığı elini sıkıp "gece memnun oldum dayı" dedim hafif tebessümle. "Ablamın kıymetli kızını almaya geldim. Artık bu evde kalmanı gerektirecek bir neden yoktur değil mi" dedi soğuk bir sesle. Aslında haklıydın beni buraya bağlayan hiç kimse yoktu. Annem gitmişti. Bütün anılarımız vardı sadece onları geride bırakmak zor olurdu benim için ama bu evde istemediğimi biliyordum. Kalmamın bir anlamı yoktu. Annemin mezarı buradaydı onu nasıl bırakırdım. Her ayın 20 sinde onu ziyaret ediyordum. Görmediğim her gün canı yanıyor sanıyordum. Onu unuttuğumu sanmasın istiyordum. Ama burada kaldığım her gün beni öldürecekdi. Annemle bu evde pek anım yoktu. Onunla anımızın olduğu başka bir evdi ama o evi üvey babam kullanmıyordu. Onu hatırlatan hiçbir şey kullanmıyordu. Kafamı kabul ediyorum anlamında salladım "kabul ediyorum bu evde beni bağlayacak kimse yok zaten" dedim. Üvey babam "kızım biz senin aileniz istediğin kadar kal sen bana annenden kalan tek yadigarsin" dedi yapmacık bir hüzünle. Dayımda bunu fark etmiş olacak ki "sahteliğe gerek yok Selim. İkimizde çok iyi biliyoruz ki o senin için sıradan bir insan" dedi ve sert bir sesle devam etti "onunla sadece ablam istediği için ilgileniyorsun ve oda bunu biliyor" dedi. Üvey babam şaşkınlığını gizlemedi bile. Dayım bana bakıp gülümsedi "hazırlan da çıkalım" dedi. Bu kadar erken mi. Kafamı sallayıp odama çıktım. Bütün herşeyimi toplayıp alt kata indim. Bir adam bavullarımı alıp götürürken dayım yanıma geldi. Arabaya binince "bir yere uğramam lazım" dedim. Dayım birşey demeden "mezarlığa sür" dedi içimi okuyormuş gibi. Arkama yaslanıp kafamı cama çevirdim. Geçtiğim yaşadığım bütün sokaklara. Çocukluğum geçtiği her bir yere. Sahi ne çok şey yaşamamıştım. Hala kanayan yaram. Unutamadıklarım ve özlediklerim. Canım yanıyordu ruhum çocuk ruhuna bürünmüştü. Sanki hiç mutlu olmamış bir kız çocuğuna. Gözlerim yanından geçtiğimiz eve kaydı. Buraya ne sıklıkla gelirdim oysaki. İçimde kabarma öfkem aşkımı bastırıyordu ve hep kazanan öfkem oluyordu. Ona olan sevgimi öfkem gizliyordu.
Bir süre sonra mezarlığa gelince araba durdu. Direk inip mezarlığa yürüdüm. Titrek adımlarla ilerledim. Annemin mezarına gelince çöktüm. Gözlerimin dolmasına engel olamıyordum. "Annem ben geldim. Özledin beni. Ben çok özledim. Kokunu sıcacık bakışlarını çok özledim. Beni sıkıca sarmanı çocukmuşum gibi ilgilenmeni çok özledim. Sen gittikten sonra dünya aynı hızla dönmüyor sanki. Her gün doğumunda ve batış'ında sana yakın olmak mutlu ediyor beni. Çünkü birgün bende yanına geleceğimi biliyorum. Annem ben gidiyorum ama yine geleceğim seni görmeye sakın seni unuttuğumu yada artık sevmediğimi sanma. Seni çok seviyorum. Anne dayım geldi. Onunla gidiyorum. Orada kalmak istemiyorum artık" dedim göz yaşlarıma mani olamayarak. "Anne o adamı hiç bir zaman sevemedim ben. Senin yanında beni kendi kızından ayırmıyordu ama sen gittikten sonra ayırıyordu" dedim titreyen sesimle. Koluma dokunan kişiye döndüm. Dayımdı. Onunda gözleri dolmuştu. "Biliyormusun dayı. İnsan hep sevdiklerini kaybediyor. Annem öldüğünde yanındaydım gün batımında gözleri kapandı. O anı hiç unutmadım. Annemin saçlarımı son kez okşaması son kez içten sıcacık sarılmasını unutmadım. Tek ailem ve ben babam gibi onuda kaybettim" dedim titreyen sesimle. İlk defa güçsüz hissediyorsun kendimi ilk defa birinin yanında bu kadar ağladım ve o kişi benim dayım. Dayım son söylediğime kaslarını çattı "babanın öldüğünü kim söyledi" dedi emin olmak ister gibi. "Annem" dedim. Kafasını sallayıp kendi kendine birşeyler söylendi. Sonra da bana bakıp "hadi gidelim artık yolumuz çok uzun" dedi. Kafamı sallayıp ayağa kalktım "seni seviyorum anne. Yine geleceğim" diyerek onu orada bıraktım. Arabaya binince yola koyulduk. Kafamı cama yaslayıp yolu izlemeye devam ettim. Bir süre sonra gözlerim yorgunlukla kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE
ChickLitGeçmişi yüzünden soğuk kanlı olan bir genç kadın Gece Korkmaz. Huysuz çete lideri genç bir adam Demir Aras. İkili bir araya gelince neler oluyor bakalım. Gizem dolu bir bir hikaye ve onların hayatı.