6.Bölüm

2 0 0
                                    

Günlerdir dayımın sözleri aklımdan çıkmamıştı. Şifreli konuşması kafamı daha da karıştırmışdı. Bugün de okulda ilk günümdü. Üzerimdeki okul kıyafetine baktım. Siyah pileli etek beyaz gömlek siyah çorap siyah hırkası ceketi ve arması vardı. Güzel bir tasarımdı. Saçlarıma masa yapıp parfüm sıktım. Ayaklarıma beyaz spor ayakkabılarımı giyip çantamı alarak çıktım. Alt kata inip kahvaltı masasına oturup herkese günaydın dedim. Ayaz henüz gelmemişti. Dayım "heyecanlımısın" diye sorunca ona baktım "okul sonuçta neden heyecanlanayım ki" dedim umursamazca. Dayım bu dediğime tebessüm etmekle yetindi. Yengem de dayıma katılınca Ayaz da sonunda gelmişti. "Günaydın canlarım" diyerek masaya oturdu. Bu çocuk hep mi böyle enerjik. "Günaydın" dedim sadece. Bana göz kırpıp "yeni okul için heyecanlısındır umarım" dedi gülümseyerek. Omuz silkip "umrumda değil okul okuldur sonuçta. Aynı kurallar aynı disiplin. Tek fark farklı şehirde olması" dedim aynı umursamazlıkla. Ayaz da kafasını sağa sola sallayıp "okuduğun her okuldan farklı bir okul zamanla anlarsın" dedi ve kahvaltıya başladı. Bunlar baba oğul neden sürekli şifreli konuşur ki. Ayaz'ın okul kıyafetleri de siyah kumaş pantolon beyaz gömlek siyah hırkası ceketi ve arması vardı.

Kahvaltı bittikten sonra arabayla okula geldik. Okul beş katlı ve büyük bir bahçesi olan bir okuldu. Okulda herşey vardı. Müdürün odasına girip sınıfımı öğrendim. Ayaz'la aynı sınıftaydık. Sınıfa girince Ayaz beni çekiştirmeye başladı. Boş bir sıraya oturup beni de yanına çekti. Bir çok göz bize dönmüştü ki bu normeldi. Sınıfa biz gezdirince bir kaç kişi gözüme tanıdık geldi. Bir buçuk ay önce ormanda kaybolan kızlar. Gözlerimiz çakma prensesle çakışınca şaşkınca bana baktı. Ona göz devirip önüme döndüm. Bir kaç saniye sonra yanımda bittiler. "Seni daha önce görmüştüm" dedi düşünür gibi. Kafamı kaldırıp yüzüne baktım kız "ah hatırladım İzmir de ormanda kaybolduğumuz zaman bize yardım etmiştin" dedi. "Tebrik ederim büyük bir başarı" dedim alayla. Kız "daha önce bu okulda görmedim seni" dedi. "Daha önce burada olmadığım için olabilirmi" dedim umursamazca. Kız "ah her neyse görüşürüz canım" dedi ve arkasını dönüp gidecekken durup bana baktı "adım gül bunlarda arkadaşlarım naz ve ışıl" dedi. Omuz silkmekle yetindim sadece. Egolu insanları sevmezdim zaten. Onlarda uzatmadan yanımdan ayrıldılar. Ayaz "onları daha önce gördün mü yani. Keşke bıraksaydın da tamamen kaybolsalardı" dedi tiksinir gibi. Ona baktım "neden böyle dedin şimdi" diye sordum. Omuz silkip "bu okulda bir çok kız böyle. Ama bunlar başka türlü. Parayla herşeyi yapacaklarına inanıyorlar. Bu yüzden de insanları tehdit edip kendi işlerini yaptırıyorlar. Okulda neredeyse herkes onlardan korkar" dedi. Yüzümü buruşturup "galiba günah işledim" dedim. Ayaz gülmeye başlayınca bende güldüm. Arada bir böyle güldüğüm oluyordu. Ayaz şaşkınca "gülmeyi biliyormuşsun" dedi alayla. Göz devirip önüme döndüm "gülmeyi biliyorum ama arada bir" dedim tekrar sessize bürünürken. Kapı kırılacak gibi açılınca oraya baktım. Sanki dingonum ahırına giriyorlar. İçeri giren kişileri görünce onları da tanıdım. Şu kız çetesiyle takılan tipler. Hepsi sınıfa girip havalı bir şekilde sıralarına ilerlerken biriyle gözlerimiz çalıştı. Şaşkınca arkadaşlarına beni gösterdi. Hepsi bana dönerken göz devirdim. Onlar sıralarına geçerken önüme döndüm. Ayaz "onları tanıyormusun seni tanıdıkları ortada" diye sordu. "Kızların yanında onlarda vardı. Tanımaları normal" dedim. Kafasını sallayıp önüne döndü.
Bir süre sonra ders başladı. Hocayı dinleyip not aldım. Ders zili çalınca herkes dışarı çıkarken Ayaz "bizimkilerde bu okulda. Onların yanına" demesine kalmadan kapıdan Melis ve Ada girdi. İkisi yanıma gelip yanağımdan öptü "selam seni kaçırmaya geldik" dedi Melis. Omuz silkip "siz kaçın" dedim isteksizce. Melis "olmaz öyle şey böyle tek başına" dedi beni çekiştirirken. Ayaz da gitmişti zaten. Arka masadan "kız gelmek istemiyor neden zorluyorsun" diye seslendi. Üçümüz de oraya baktık. Hepsi bize bakıyordu. Melis "sana soran olmadı Oğuz" dedi sistemle. Gerçekten de sinirliydi. Oğuz "bize karşı gelmeye ne zmn son vereceksin" dedi tehditkar bir sesle. Melis yanımda kasılırken Ada "her neyse biz gidelim Melis. Gece geliyormusun" diye sordu bana bakıp. Ona bakıp kafamı sallayıp "geliyorum" dedim. Ada Melisi zorla sınıftan çıkartırken onları takip ettim. Dışarı çıkınca Melis "nefret ediyorum ondan" dedi. Gözleri dolmuş ve sesi titremişti. Ne yaşamıştı veya o ona ne yaşatmıştı. Melis'e baktım gözlerinde gördüğüm şey hayal kırıklığıydı. İyi tanırdım o duyguyu. Kim bilir ne yaşamıştı. Derin bir nefes alıp "ben bir hava alayım" diyerek yanlarından ayrıldım. Okulun arkadasına geçip cebimden sigara paketimi çıkarıp bir dal sigara yaktım. Sigaranın dumanı gök yüzüne doğru giderken annemi düşündüm. Annem gittikten sonra başlamıştım sigaraya. Daha doğru benden giden herkes için bir dal yakmıştım. Annem kızardı bana içtiğim için. İçim burkulurken dudaklarıma götürdüğüm sigaram havada kaldı. Kızardı değil mi. Henüz bitmeyen sigarayı yere atıp üstüne bastım. Derin bir nefes alıp gök yüzüne baktım. Annem olduğu zamanlar ne kadar da mutluydum oysaki. Okul zili kulaklarıma dolarken okula doğru yürüdüm.
Sınıfa girince sırama oturdum. Herkes gelince derse geçtik.
Öğle arasına girdiğimizde spor salonuna ilerledim. İçeri girince kimse yoktu. Giyinme odasından eşofman takımı çıkarıp üzerime giydim. Saçlarımı at kuyruğu yapıp ellerimi sporcular gibi bağladım. Sonra çıkıp spor aletlerinin olduğu yöne gittim. Kum torbasına geçip bir kaç hareket yaptım. Sonra bacaklarımı kum torbasına bağlayıp mekik çekmeye başladım. 30 mekik sonunda karşıma biri geçti. Tersten bakıyordum yüzüne. İleriye doğru gidip ayaklarımı yere bastım. Arkamı dönünce koyu mavisi gözlü olan Demirle karşılaştım. Gözlerini benden ayırmıyordu. Ormanda karşılaştığım kişilerdi ve ben onların isimlerini öğrenmiştim. Tek kaşını kaldırıp açık göbeğime sonra yine yüzüme baktı "ne işin var burada" diye sordu. Aslında biliyordu ama yinede sormuş gibiydi. "Bu senin zekana bağlı düşünüp bulabilirsin" diyerek yerdeki su şişesini alıp içmeye başladım. Spora gittiğim için baklavalarım fazla olmasa da vardı. Kaslı insanları pek sevmezdim. Ama benimde hafiften kaslarım vardı. "Kiminle uğraştığına dikkat ufaklık bize yardım etmen zarar görmeyeceğine işaret değil" dedi buz gibi bir sesle. Suyu bitirip ona baktım "sence umrumda mı" dedim kararlı bir sesle. Başını sağa sola sallayıp gülümsedi "çok dik başlısın kime güveniyorsun bu kadar" diye sordu. "Kimseye güvenmeme gerek yok kendime güvensem yeter" dedim yine aynı kararlılıkla. Arkamı dönüp spor salonundan çıktım. Giyinme odasına girip duşa kabinine ilerledim. Üzerimdekileri çıkarıp kısa bir duş aldım. Çıkınca karşımdaki kişiyi görünce kaşlarım çatıldı "ne işin var senin burada" diye sordum sinirle. Kızların giyinme odasında ne işi vardı. "Bana karşı gelmemeni söyleyecektim ufaklık başına bela açarsın" dedi tehtit eder gibi. "Sen beni tehtit edeceğine git buradan gay olduğunu düşünmeye başlayacağım yoksa" dedim yine aynı ses tonuyla. Tek kaşı havada üzerime yürüdü. Tam karşımda durup "fazla cesursun ufaklık" dedi düşünür gibi. Sonra beni süzüp "zarar görürsün" dedi ve gitti. Bende arkasından sadece göz devirdim. Sonra üzerimi giyinip saçlarımı kuruttum. İsim bitince çıkıp üst kata çıktım. Koridorda bir sürü kişi vardı. Okulun ilk günü olmasına rağmen bir çok kişi gelmişti. Tabi bende. Kütüphaneye girip boş masallardan birine oturdum. Çantamı çıkarıp içinden telefonumu ve kulaklığımı aldım. Bluetoothla bağlanıp müzik açtım. Şarkı başlarken bende yine çantamdan aldığım test kitabını çıkarıp çözmeye başladım. Kafam başka şeylerle meşgul olursa daha iyi oluyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Oct 22, 2023 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GECEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin