c3

402 33 56
                                    

"Ah, Chan size Avustralya'ya gittiğini söylemedi mi? Haha, sevgilim adına üzgünüm çocuklar. Biraz sorumsuzca davranmış... Şuan iletişime geçebileceğinizi sanmıyorum. Avustralya'da hattını değiştirecekti ama anlaşılan bir sorun olmuş ve hattı kapanmış. Bana da Hannah söyledi... Tamamdır, onunla iletişime geçince size haber vereceğim."

Minho ustalıkla yalanını söylemiş ve karşı taraftakileri inandırmıştı. Arayan Chan'ın yakın arkadaşlarıydı. Chan'dan haber alamadıkları için onu merak etmişlerdi.

Minho, telefon kapandıktan sonra önündeki sebzeleri doğramaya devam etti. Chan'a yemek yapıyordu. Sevgilisinin acıkmış olabileceğini düşünmüştü. Sonuçta üç gündür hiçbir şey yememişti.

Sebzeleri kaynayan suya attı ve biraz tuz ekledikten sonra tencerenin kapağını kapattı. Biraz dinlenmek için salona geçecekti ki çalan kapı ile duraksadı. Kapıyı açmadan önce deliğe baktı ve kargocu olduğunu gördü. Yüzüne tatlı bir gülümseme takındı ve kapıyı açtı.

"Lee Minho?"

"Buyurun benim."

"Şuraya imza alabilir miyim?"

Minho kafasıyla onayladı ve imzalamak için kolunu uzattı. Kargocunun gözü, genç adamın tişörtündeki kan lekelerine takılmıştı.

"Beyefendi iyi misiniz? Kolunuz kanıyor sanırım."

Minho kolunu kaldırdı ve kan lekelerine baktı. Tişörtünün kolunu kıvırıp arkasına sakladı ve o sıcak gülümsemesini hiç bozmadı.

"Ah, ne kadar dikkatlisiniz... Akşam yemeği için et sote yapıyordum. Eti keserken olmuş olmalı. Önemli bir şey değil yani. Size kolay gelsin."

Minho kargoyu aldı ve kapıyı kargocunun suratına kapattı. Sinirle gözlerini devirdikten sonra kutuyu bir kenara fırlattı ve ocakta pişen yemeğine bakmaya gitti.

.

Aynı zamanda Chan, hala yerde yatıyordu. Hareketsizlikten vücudu uyuşmuştu. Sanki çürümüş gibi hissediyordu. Bu daha ne kadar böyle sürecekti? Ne yapmalıydı?

Tekrar Minho'ya sevgilisi gibi mi davranmalıydı? O zaman düzelir miydi her şey? Peki ya Minho'nun psikolojisi...

Her şey karmakarışıktı ve Chan ne yapacağını bilmiyordu. Her anlamda elleri ve kolları bağlıydı işte.

Kilit sesini duyar duymaz bakışlarını kapıya doğru çevirdi. Minho, elinde tepsi ile gelmişti. Kapıyı kapatmadan önce elindeki tepsiyi masaya bırakmıştı. Chan bu sayede dışarıyı görebildi. Burası bir bodrum katı falan değildi. Burası, Minho'nun arka bahçesindeki kilerdi.

"Tamam, en azından artık bir şeyler biliyorum."

bu fic icin aklimda biiirr suru son var ve hicbiri mutlu son degil 🤡sonu gidisata gore belirleyecegim artik 👹

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bu fic icin aklimda biiirr suru son var ve hicbiri mutlu son degil 🤡
sonu gidisata gore belirleyecegim artik 👹

omg! he's gonna kill me • minchan ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin