KARANLIKTA GİZLENENLER

96 24 631
                                    

Geçmişten bir anı

"Attığın her bir adımın seni sona ulaştıracağını bildiğin halde nasıl devam edebiliyorsun?"

Bazı anlar olur artık canınız o kadar çok yanmıştır ki hiçbir şey düşünmek istemezsiniz, istediğiniz tek şey ölmektir. Acınız sizi kıvrandırırken siz sadece ölümü düşünürsünüz, sadece ölümü. Bu kadar basit mi?

Buraya kadar direnmişken, sabretmişken pes etmek çok kolay değil mi?

Zor olan hep savaşmak, karşı çıkmak bazen en büyük savaş susmak olur çünkü artık savaşacak güç kalmaz elinizde ne bir umut ne de bir yıldız yoktur gökyüzünde.

Artık gücüm kalmadı geçen saniyeler aleyhime işliyor ve tek yapabildiğim sadece susmak, susmak kabullenmek değil içinden isyan etmek.

Ağızımda ve kollarımdaki yaralardan akan kan etrafımda küçük bir göl oluşturmuştu. Vücudumdan akan kanın kokusunu soluyabiliyordum. Yüzüstü bir şekilde yatarken acıdan yüzümü buruşturmuştum. Bembeyaz fayanslar beyaz ışığı yansıtıyor acıyan gözlerimi kamaştırıyordu. Ağlıyordum çünkü yaşadığım acıya dayanacak gücü kendimde bulamıyordum. Çaresizce gözlerimi yumup bunun bitmesini bekliyordum.

Savurduğu tekmeyle yerde süründüm. İçimden acıyla haykırmak gelse de sesimi çıkarmadım, dişlerimi dudaklarıma geçirdim. Ona istediğini vermeyecektim. Ben sesimi çıkarmadıkça daha hızlı ve sert vurmaya başladı. Kanlı ellerimi karnıma bastırdım ve durdu. Aldığı emir gereği yüzüme ve ellerime vuramıyordu. Camdan beni izleyen babamın yüzündeki pis sırıtış görebiliyordum.

Hayatımı mahveden adam sırıtarak beni izlerken ben sadece yaşadığım acıya sabretmeye çalışıyordum. Gözümden yaşlar geliyordu ama hıçkıramıyordum. Hıçkırırsam zayıf olan kaburgalarımın kırılmasından korkuyordum.

Gözlerimi kapattım ve bitmesi için kendimce uydurduğum yalanları söyledim.
Sürekli aynı şeyleri söylüyordum, geçecek,her şey geçecek, sadece sabret geleceğin için.

Üst üste karnıma ve bacaklarıma indirdiği darbeler gözyaşlarımın hızlanmasını sağlıyordu. Gözyaşlarımın çaresizce yüzümden aktığını hissediyordum. Gözyaşımdaki tuzlu su ve kan kokusu midemi bulandırdı. Olduğum yerden doğrulamadım kan kustum. Midem yanıyor, sızlıyor, acıyordu.

Hissediyorum ama anlatamıyorum. Tekmelemeye bıraktı ve parmaklarını bükerek çıkardığı sesle odadan çıktı. Işıklar kapandı ve ben yine kendi kanımda ve gözyaşlarımda boğulmaya mahkûm olarak bırakıldım. Bacaklarım ve kol kaslarım sızlıyordu.

Kırılan tırnaklarımda, saçlarımın diplerinde bedenimdeki acıyı her zerremle hissediyordum. Etraf zifiri karanlık olmuştu hiçbir şey göremiyordum. Derin derin nefes almaya çalıştım ama daha çok acıya maruz kaldım. Eğer kendimi sakinleştirmezsem panikatak krizine yakalanırdım. Bunun sonunda yine dayak yiyerek açardım gözlerimi.

Hiçbir şey düşünemez olmuştum. Ömür dediğimiz neydi ki? Bazen sayısız yıl bazen ise bir dakika. Bu acıyı ilk yaşayışım değildi. Ama acıyordu işte, sanki ilk kez yaşıyormuşum gibi. Kulaklarıma dolan sese sağır olmak istedim ama kolumu dahi kaldıracak gücü kendimde bulamıyordum.

"Sana söylemiştim, en ufak hatanda olabilecekleri tahmin etmeliydin."

Üvey babam hayatımı karartan, beni bir hiçe dönüştüren insan.

Evlatlıktım. Beni bir çocuk yurdundan almışlardı biliyordum ama yine de aile sevgisini tatmak istemiştim.Gerçek kızları olamasam da onlardan biraz sevgi istemiştim sadece şefkat, sevgi, ilgi bu onların bana asla vermeyecekleri şeylerdi ama umut ettim işte belki dedim belki severler.

Okul çıkışında diğer çocukları görüyordum. Anneleri yanaklarını öpüyor günün nasıl geçti diye soruyorlardı. Çocuklar neşeyle anlatırken anneleri gülümseyerek onları dinliyordu. Ben ise beni almaya gelen arabaya biniyor tek kelime etmiyordum.

Muhtaçtım onların sevgilerine, ilgilerine muhtaçtım dilenciydim ama birazcık ilgi istemiştim sadece. Yanlarından ayrılmıyor ne söyleseler yapıyordum.
Yüzüme gülümsemeleri bile beni havalara uçurmaya yeterdi. Sonra kullanıldım bir köle gibi yönetildim. En ufak hatamda acımadılar. Sanki karşılarında bir çocuk değil de yetişkin bir insan duruyormuş gibi davrandılar. Bana verdikleri tek şey paraydı.Hiçbir zaman istemediğim şey. Paradansa onların sevgilerini tercih edip fakir olmayı isterdim.

Onların bana öğrettiği tek bir  şey vardı. Kimsesiz olduğum. Yine aynı şeyleri hatırlatıyordu.
Vücuduma değen soğuk fayanslar yüzünden üşüyorum. Titremeye başladım onun pis ve boğuk sesine katlanamıyordum ama yaşadığım acı öfkemi bastırıyordu.

"Sen bana muhtaçsın. Ben olmasaydım sen sefil bir sokak köpeği olarak kalacaktın. Hayatını ben kurtardım. Sen ise bana teşekkür etmek yerine karşı geliyorsun."

 Sesimi çıkarmadım. Gözlerimi kapattım ve kalp atışlarıma odaklandım. Kalbim çarpıyordu, çoğu zaman olduğu gibi. Zaman geçtikçe daha da kötü oluyordum. Gücümün giderek azaldığını hissediyordum. Yolun sonuna geldiğimi düşündüm ama değildi biliyordum. Ölmeme izin vermeyecek ve beni süründürmeye devam edecekti.

"Umarım hata yaparken bir kez daha düşünürsün. Sonuçlarına katlanamayacağın bir savaşa girme. Benden sana dost tavsiyesi."

Onun tavsiyelerini de onu da ne görmek istiyorum ne de duymak. Hayatıma sona verebileceğim hiçbir şey yoktu odada. Hoş, olsa da zaten yapamazdım, o gücü kendimde bulamıyordum.

Sadece bir yatak vardı. Boynumdak sızıyı hissedince karnımdaki elimi zorla da olsa boynuma götürdüm. Kızarmış olduğuna emindim,uzun bir süre boğazlı kıyafetler giymek zorunda kalacaktım. Duyduğum adım seslerine bakılırsa buraya geliyorlardı. Burası çok soğuktu, tıpkı ruhum gibi.

Gözlerimi kapattım. Gelen insanlar beni yatağa taşırlarken acıyla inledim. Yatağa yatırıldığımda serum için koluma bastırılan iğneyi hissettim. Yediğim okkalı bir dayaktan sonra serum beni kendime getirir mi bilmiyorum. Boğazımda ve kollarıma sürülen soğuk kremler yüzünden titriyordum. Yaptıkları iğne yüzünden vücudum uyuşmaya başlamıştı.

Hayatın bana oyunu buydu işte önce ağlatıyor sonra ise yaralarımı sarıyordu.
İstemiyordum, yaralarımı sarmasınlar ve bende o soğuk fayansta can vereyim. Bu cehennemdi benim için. Ama asıl cehennemin aksine benimki soğuk ve buzdandı.

 Üvey ailemin beni eğitmeye çalıştığı bir oyun. Hayatta kalmalıydım, madem ölmeme izin vermiyorlar o zaman özgür yaşamalıydım. Gözyaşlarımın yanağımda kuruduğunu hissettim.

 Benim için hayati önemi olan kararı aldığım gün, artık dayanamayacağımı anladığım gündü.

KARANLIKTAKİ SIRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin