Bölüm 11: Yalanlar

812 102 152
                                    

Selamlar! 

Keyifler nasıl?

Jeongguk'umuzu çokça sevin olur mu? 

Keyifli okumalar dilerimMhm.

.....

"Yani, seni öpebilir miyim ?"

Ha????

Şaşkınca gözlerinde bakışlarımı gezdirdiğimde dediği şeyden emin olduğunu görmüştüm. Kaşlarım hafifçe çatılır gibi oldu. Anlamazca bakışlarımı yüzünde gezdirdim. "Sen çok değiştin." Demiştim. Sessiz kalmakla yetindi alfa. 

Onun bu kadar pervasız olması sinirlerimi bozuyordu. Bana sarayda söylediği, kadınlarla ilgilenmiyorum lafının tamamen yalan olduğunu beni avlamak için uydurduğunu düşünüyordum. Bu kadar umursamazca benimle ilgilenmeye çalışmasına başka açıklama bulamıyordum çünkü.

"Yalan söylediğimi bildiğin halde neden bu kadar umursamazsın? Aklına bile gelmeyecek şeyler yapabilirim sana?" Wang Liu'nun sinir bozucu gülümsemesi gözlerimin önünde beliriyordu sanki. Onu öldürmek için emir almıştım ve  sevdiklerimin iyiliği için emri yerine getirmeyi düşünüyordum. Goguryeo zorlukla ayakta duran, bir geleceği olmayan bir ülkeydi sonuçta. 

"Herkesin söylediği bir yalanı vardır. İnsanlar bu hayatı kolayca yaşayabilmek için yalanlara ihtiyaç duyar. Sana söylediğim gibi seni doğruyu söylemen için darlamayacağım. Senin gelip bana anlatacağına inanıyorum." Demiş ve hafifçe gülümsemişti.

"Şimdi..." Yarım ağız gülümsediğinde o da dizleri üzerinde yükselmiş ve omuzlarımdan bastırarak yatağa uzanmamı sağlamıştı. "Ne yapıyorsun!?" Şaşkın ve tedirgin bir sesle konuşmamı göz ardı edip üstüme çıkmıştı. Şu anlık bana temas etmiyordu. En ufak yanlış bir hareketinde hadım ederdim onu. İki yanımda duran ellerimi onu üzerimden itmek için hazır bir biçimde omuzlarına koymuştum.

"Kurdumun isteklerine göre hareket ederim çoğu zaman. Lakin bu birazcık benimde isteğim. Sende diğerlerinde olmayan bir şey var. Öyle değil mi?"

"Çekil üstümden." Bakışlarımı kaçırdım. Gerçekleri öğrenmesinden ölesiye korkuyordum. Ne yapacağı hakkında en ufak bir fikrim bile yoktu. "Neden?"

"Çekil işte." Gittikçe sinirlenmeye başladığımı hissediyordum. Sakin olmak adına derin bir nefes almıştım. Benim gibi birinin çok fazla sinirlenmemesi gerekirken şu şehre adım attığım her dakikada, en ufak anda sinirleniyor öfke ile doluyordum. Yatağa koyduğu elinin yatakta dağılan saçlarımı okşadığını hissetmiştim. Işık hızında bakışlarım ona dönmüş göz renginin açıldığını kehribar rengi olduğunu görmüştüm.

Karşımdaki kişi şu an alfa mıydı? Yoksa sadece göz rengi mi değişti...

Sessiz kalmakla yetindiğim sırada sessizliğimden güç almış olacak ki bana daha da yakınlaşmıştı. Yüzlerimizin arasında neredeyse hiç mesafe yoktu. Bakışlarım bacaklarım arasındaki bana değmeyen dizindeydi. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı gerginlikten lakin yakınlaştıkça artan kokusuyla uyuşuyormuş gibi hissetmeye başlamıştım. Kaşlarım olabilirmiş gibi daha da çatıldı. Uzun açık saçlarımı burnuna götürüp gözlerini kapayarak derince koklamıştı. Alt dudağımı ısırıp gözlerimi kapadım. Burnumun ucu boynuna değiyordu neredeyse.

"Git." Kısık sesimi işiten alfa yüzüme bakmamış ve elindeki saç tutamını tekrar derince koklamıştı. "Taehyung..." Sızlanırcasına konuştum. Benden uzaklaşması gerekiyordu artık. Onu kendimde itebilirdim fakat bunu yapacak gücü kendimde bulamamıştım ansızın. Nedensizce kollarımdaki bütün gücün yok olduğunu hissediyordum. Kokusunun bedenimi yavaştan uyuşturduğu bir gerçekti.

Secret Cherry Blossom 'Taegguk'Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin