Kalemi karşımıza alıp konuştugumuz anlarımız war bizim. Kalemle sohbet etmeye başladığımız zamanlarımız war yalnızlıktan. Ama ne kalem şikayetçi halinden ne biz. Yalnızlıgı dert etmeyi bırakalı çok oldu.
Öğleden sonra iki saat ard arda matematik dersi koyan müdür yardımcısına selam olsun burdan bi yerlerden. Matematikçi içeri girdi. Nefret ediyorum şu adamdan. Mal adam ya. Matematikçilerden de matemetiği yapanlardan da uzak duruyorum. Bence onlar normal insan filan değiller. Normal bir insan ewladı polinomları nasıl dinlemeye katlansın ki adam bunu meslek haline getirmiş. Gerçekten inanılır gibi degil. Her neyse
Vurdum kafayı yattım. Üzgünüm ama gerçekten dinleyemem piskolojim bunu kaldırmaz. Davinci'nin üstüne abandım. Gözlerimi kapatmak bile iyi geldi. Böyle tam huzuru yakalayacağım kapanmış göz kapaklarımda. Omzumda bi el hisettim. We ardından matematikçinin sesi
- Beren sen buraya uyumaya mı geldin dedi. Bana mı diyor la bu adam. Kafamı kaldırdım. Gözümü ovuşturma istegimi son anda geri çevirdim.
-bana mı söylediniz hocam. Sesimi yumşak tutmaya özen gösterdim.
- senden başka Beren mi war sınıfta. Aha bu sefer kendin kaşındın hoca
- ilk olarak buraya uyumaya gelmedim. Ama emin olun matematik öğrenmeyede gelmedim. İkinci olarak sınıfta benden başka Beren yok. Kaşınmayaydın walla öyle bakarsın işte hocaysan hocasındır fazlası değil. Hayır bide matematikçisin zaten sana nasıl iyi dawranabilirim.
Saygıyı iyi bilirim. Sewmedigim insanlara saygı duymasaydım yapabileceklerimi ben bile bilmiyorum. Saygı önemli tabi şimidi. Ama beni rezil etme girişiminde bulundu mal adam susamazdım. Gelemem öyle şeylere.
-sınıftan çıkıyorsun Beren hemen şimdi. Reddedeceğimi mi sandı wallaha çok yanıldı. Kör istedi bi göz Allah werdi iki göz.
- elbette neden olmasın. Dedim we kapıya yöneldim. Herkes şaşırmış görünüyor Orhun we Gözde belkide Buğra hariç. Gözde'nin sakin ol bakışı adı altında kapının kolunu indirdim. Tüm laf sokmama bir de kapı çarpmak çok yakışırdı ama yapmadım. Benden beklenmeyecek kadar kibar bi şekilde kapıyı kapattım. Ögle arası oturduğum ağacın altına gidip oturdum bugün ikinci kez. Ah burası gerçekten harika. Kafamı agaca yaslayıp gözlerimi de kapattım.
Ben öyle aykırı bi insan degilim. Ama bazen içimdekileri susturamıyorum we sonucu hep böyle oluyor. Asiyim hiç olmadığım kadar da sinirli. Hiç yakışmıyor bana iyi kız gibi susup oturmak. Bu ben degilim ki sorgulayan sewmedigi şeyleri kati suretle yapmayan yanlış olsada dogru bildigimi dogru oldugunu düşündüğü şeyi yapan biriyim. Bu hep böyleydi. Toplum istiyor diye biseyler yapamam yada kurallar istiyor diye biseylere uyamam annem olmasa okula bile gelmem ya neyse. Babam da cabası.
Wakit ne ara geçti bilmiyorum. Dersin bitme zili çaldı. Simdi gelir Gözde. İyi yaptın mı diycek naptın sen mal mı diycek kestiremiyorum ama hocaya laf sokmama pek şaşırmışa benzemiyordu. Önce Bugra indi okulun merdivenlerinden direkt benim oturdugum ağaca çewirdi gözlerini sonra arkasından Gözde we Orhun bana dogru gelmeye başladılar. Kafam hala ağaca dayalıydı ama bu sefer gözlerim kapalı degil açıktı. Sonunda geldiler yanıma hadi başlıyoruz.
Bugra tepeme dikildi. Kafamı ağacın gövdesinden ayırmadan yukarı kaldırdım. Bugraya baktım.
- ne gerek wardı böyle bi gerginlige
Allahallah ya sanane dimi yani. Gerginlik benim gerginligim sana noluyor.
- kendi kaşındı.
-bilmem farkında mısın hoca o sınıfı gecip kalmana karar weren... Ben dayanamadım we sözünü ben dewam ettirdim.
- karar weren gereksizin biri boşwersene zaten sınavlarda sadece adımı yazıp çıkıyordum zaten. İronil bir gülümseme yaydım dudaklarıma. Napayım ağlayayım mı tabi güleceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden sonra
RomanceSen yanımdayken güzeldi şu gökyüzü sen warken başkaydı şu alıp akcigerime gönderdiğim oksijen. sen bi kalp atımlık uzagımda bi adım yanımdayken kokluyordu şu akcigerim huzuru. Huzurunuda senide özledim. "sen bana dışarıya werdigim şu karbondioksiti...