Melek hanım yani yeni psikoloğum ayağa kalktı ve oğlu olduğunu düşündüğüm tahminimce benim yaşlarımda olan, mavi gözlü bir çocuğa sarıldı. Ama benim asıl dikkatimi çeken şey kesinlikle bu değildi. Dün ki sadist çocuk burda lobide oturuyordu. Sanırım onun da dikkatini çekmiş olmalı ki kafasını kaldırıp bana doğru baktı. Gözlerini kısıp beni incelemeye başladığında iç sesim bana burdan kaçmam için yalvarıyordu resmen. Dün akşam Elis'le gördüğümüz şeyler beynimin her tarafını doldurmaya başladığında gözlerinin içine baktım. Göz göze geldiğimizde bakışlarını kaçırması gerektiğini düşünürken o tam tersini yapıp beni şaşırtarak gözlerime bakmaya devam etti. Artık kesinlikle bu çocuktan korkmaya başlamıştım ve başıma bir bela açacağını hissediyordum. O gözlerini bir an olsun ayırmazken ilk ben pes eden ben oldum ve gözlerimi kaçırdım. Elis'e baktığımda Melek Hanımla konuştuklarını gördüm. Birinin yanıma doğru geldiğini hissedince sağ tarafıma dönmemle deniz mavisi gözlerle karşılaştım.
"Merhaba, ben Can. Melek hanımın yani psikoloğunun oğluyum. Yüzün kireç gibi olmuş iyi misin ?"
Çocuğa bön bön bakmaya devam ediyordum. Adının Can olduğunu da duyunca bir anda içimde garip bir his oluşmuştu.
Aklıma kardeşim Can gelince kanımın çekildiğini hissetim. Gözlerim dolmaya başlarken daha fazla dayanamayacağımı anlayıp kot ceketimi de alıp Melek Hanımın odasından çıktım. Lobiye baktığımda ben yine o ölümcül bakışları görmeyi beklerken yerinde kocaman bir boşluk görünce sevinmiştim. Rahat bir nefes verip merdivenlerden inmeye başladım. Klinikten çıktığımda gördüğüm ilk banka oturdum ve içimdeki acıların dışarı vurmasına, hıçkıra hıçkıra ağlamak için kendime izin verdim. Dizlerimi kendime doğru çektim kafamı da dizlerimin üzerine koyarak sakinleşmeye çalıştım ama artık yaşadıklarımı kaldıramıyordum, çok ağır geliyordu. Derin düşüncelerimden beni çekip çıkaran bir ses geldi.
"Annem ve arkadaşın seni arıyorlardı ama yanına ben gelmek istedim. İstemeden seni kıracak birşey yaptıysam özür dilerim."
Nasıl iyi bir çocuktu bu böyle oysaki hiç suçu yoktu. Hepsi benim hatamdı, çekip gitmek yerine bikaç kelime söyleyebilirdim çocuğa diye kendime kızıyordum.
"Hayır hayır senin özür dilemeni gerektirecek birşey yok. Ben biraz kaba davrandım kusura bakma. İsminle pek iyi anıların yok kendimi kötü hissettim."
"Eski sevgilinle adaş mıyız yoksa" diyince ona öldürücü bakışlarımı attım.
"Ordan bakınca öyle ergence birşeye ağlayacak gibi mi görünüyorum acaba ?"
"Seni sadece 10 dakikadır tanıyorum ama hayır sadece şakaydı. Anlatmak ister misin ?"
Aslında tek derdimin eski sevgilim olduğunu düşündüm.Herşey çok daha kolay olurdu.
"Bu arada bence yeniden tanışalım ben Can"
"Bende Su tanıştığımıza memnun oldum."
Aslında ismimi bildiğini tahmin ediyordum. Bu yaptığımız sözde tanışma saçma geliyordu ama ses çıkartmadım.
" O zaman seni dinliyorum" diyince bende anlatmaya başladım.
"Aslında nerden başlasam bilmiyorum ama şu zamana kadar en yıkıldığım şey kardeşimin benim yüzümden ölmesiydi. İki ay oluyor ve adı Can'dı bu yüzden ismini duyunca öyle oldu. Zaten çocukluğum da çok iyi değildi. Bir de dün gördüğüm şeylerden sonra bu hale geldim işte."
"Dün yaşadıkların ? "
"Bence ilk gün için bu kadar yeterli. Annene anlatmam gereken şeyleri daha ona anlatmamışken seninle konuştuk. Neyse ben yukarıya çıkıyorum. Görüşürüz."
Ne görüşürüzü Allah aşkına ne saçmalıyorum yine ben yaa.
"Görüşür müyüz ? Tamam o zaman yeni arkadaşım. Tekrar görüşmeyi çok isterim."
Neyse ki o da saçmaladı. Hiç olmazsa rezil olmadım. Ama söylediği sözler onu çok tatlı gösteriyordu ve benim gülesim geliyordu. Aylar sonra belki de ilk defa gerçekten içimden gelerek gülümsedim o anda göz göze geldik. Aslında gerçketen çok yakışıklı ve çekici biriydi fakat sevimliliği yakışıklılığını arka planda bırakıyordu. Ayrıca henüz bir günde tanıdığım biriyle biraz fazla rahat sohbet ediyor gibi gözükebilirdim fakat onu aylardır hatta yıllardır tanıyormuşum gibi güven sağlamıştı. Tabi ki de duygusal olarak yeni tanıdığım birine karşı birşeyler hissetmiyordum ancak iyi bir arkadaş olabilirdi.
"Numaranı verebilir misin ? Sorusuyla düşüncelerimden kurtuldum. Tabii ki de 'yeni arkadaşıma' numaramı verecektim.
"Peki " cevabını verdiğim anda telefonumu elimden aldı. İlk önce ne olduğunu pek anlamasam da benim bilmem kaç köşeli jetonum yeni düşmüştü. Tabii ki de numarasını kaydedecekti. Telefonumu elime geriye verdiğinde kendisini ne olarak kaydettiğini merak ettim. Rehberi açtığım anda en altta gördüğüm isimle yüzümde bir gülümseme oluşmuştu. Kendisini 'yeni arkadaş' kayıt etmişti. Kafamı kaldırdığımda beni izlediğini gördüm.
"Numaranı kaydetmem için bana çağrı atar mısın" diye sorunca yine düşüncelere daldığım için unuttuğumu fark ettim. Hemen çağrı attıktan sonra
"Ben artık yukarı çıksam iyi olacak merak etmişlerdir",diyip koşarak indiğim merdivenleri kaplumbağa hızında yürüyerek yukarıya çıkmaya başladım. Şimdi büyük ihtimalle Elis çok sinirlenmişti ve bağırmak için beni bekliyordu fakat anlatacaklarımdan sonra bana hak vereceğini umuyordum. O çok anlayışlı bir arkadaştı fakat benim bir anda hiçbirşey söylemeden çıkıp gittiğimde çok sinirlendiğine kalıbımı basabilirdim.
Yukarıya çıktığımda Elis Melek hanımın odasının önünde oturuyordu. Beni görünce yerinde huzursuzca kıpırdandı ve bana kötü bakışlarını yolladı. Aslında onun bu bakışlarından korkmuyor değildim. Hangi kız en yakın arkadaşını bu şekilde görmüş olsa korkmazdı ki Elis gibi hiç susmayan bir arkadaşınız varsa herkes tabii ki. Yanında gitmemle Elis birşey söylemek için ağzını açtı fakat onu susturmak adına elimle dur işareti yaptım. " Eve geçince herşeyi anlatacağım olur mu ? Yeter ki şuan sus." Tamam anlamında kafasını salladı ve Elis'le eve geçtik.***********
Eve geldiğimizde Elise hemen olanları anlattım o psikopatı gördüğümü söyleyince o da benim gibi çok korksa da sonradan onu sakinleştirmeyi başardım. Biraz da olsun kafamızı dağıtmak amacıyla mutfağa geçip yemek yapmaya çalıştık. Ama söylediğim gibi sadece çalıştık. Kesinlikle bir daha yemek yapmamalıydık çünkü biz yemek yapmak yerine sadece mutfağı birbirine katmıştık. Ama kahkahalarımız da eksik olmuyordu. Kesinlikle artık kendimi iyi hissediyordum o arada kapı çalınca koşarak mutfaktan çıktım ve kapıyı açtım. Annemle babam gelmiştı bizi bu şekilde mutlu görünce onlarında mutlu olduğu yüzlerinden bile anlaşılıyordu ,yaptığımız fırında makarnayı salatayı ve Elis'in yaptığı çorbayı annemle babam görünce küçük bir şaşkınlık yaşasalar da sonradan acıktıklarını anlayınca hemen masayı kurup yemek yemeye başladık. Annem de babam da çok beğenmişlerdi. Aslında benim de hoşuma gitmişti bizimkilerle biraz sohbet ettikten sonra odama çıktık ve eşofmanlarımızı giydik.
" Hadi film izleyelim bende biraz abur cubur hazırlıyorum."
" Peki o zaman the walking dead izliyoruuz"
Ben filmi diz üstü bilgisayarımdan açmaya çalışırken Elis' de gelmişti. Yanıma uzandı ve yanında huzur bulduğum kız kardeşimle film izlemeye başladık.~~~~~~~~~
Sabah kalktığımda üstümde ciddi ciddi nefes alan birşey vardı ve boynum fena halde ağrıyordu. Kafamı yastıktan biraz daha kaldırdığımda üstümde yatan şeyin Elis olduğunu anladım. Gece ikimizde kelimenin tam anlamıyla götü başı dağıtarak yattığımız için bu halimize pek fazla şaşırmadım. Ama üstümden atmayı da ihmal etmedim tabi kii. Elis'i üzerimden attığımda uyanmıştı. Saat 12ye yaklaşıyordu zaten. Bizde bu günü değerlendirip alış verişe çıkmaya karar verdik. Ben giyinmekle uğraşırken telefonumdan gelen bildirim sesiyle irkildim. MesajCan'dandı
" Günaydın. Eğer işin yoksa dışarı çıkmaya ne dersin ?"
Elis'i ekemeyeceğim için sonra yazmaya karar verdim.
" Maalesef Elis'le dışarıya çıkıyoruz sonra olsa daha iyi olur."
Ben mesajı yollarken aşağıdan Elis'in sesi geldi.
" Giyiniceklerini ben ayarladım kapının önünde. İtiraz istemiyorum hemen giyin seni bekliyoruum bitaneeem"
Odamın kapısını açtığımda karşımda Avm için fazla şık kıyafetler duruyordu. Ama kurtuluşum olmadığı için yavaş yavaş giyinmeye başladım.##########
Elis beni avm yerine nişantaşına getirmişti. Biraz hatta biraz az kalırdı çok fazla alışveriş yapmıştık. Yemek yedikten sonra eve geçmeye karar verdik. Gerçekten çok fazla yorulmuştuk. Taksiye kendimizi zar zor olsa da attıktan sonra ben kulaklığımı takıp uyku moduba girmiştim bile. Tabii Elis sırtımı yumruklayana kadar. Ben elime birkaç poşet alıp taksiden çıkarken Elis taksi parasını ödüyordu. Hiç beklemediğim bir anda birinin kolumu tutup duvara çekmesiyle birlikte şaşkınlıktan dilim tutulmuştum. Sonra sırtımdaki o acıyla gözlerim yaşarmaya başladı. Yüzümün yarısını kaplayan o el yavaş yavaş yüzümden çekilirken korkumu tüm iliklerime kadar hissediyordum. Yüzüm açıldığında korkum daha da tavan yapmıştı. O korkuç ve inanılmaz güzel yüz hatlarıyla karşımda dikiliyordu. O sadist çocuktu. Kollarımı kafamın üzerinde birleştirmişti ve o kadar sert tutuyordu ki moraracağına emindim. Kurtulmak için çırpınsam da kollarım pürüzlü duvara sürtününce daha da acımasından başka bir işe yaramıyordu.
"Bu kadar kolay kaçabileceğini mi sandın... Su ?"
Bir dakika bu benim ismimi nereden biliyordu ? Ve en önemlisi bana ne yapacaktı?°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°°
Evet arkadaşlar yeni ve upuzuun bir bölümle karşınızdayım.
Bölümü nasıl buldunuz ?
Yorumlar ve oylarınızı bekliyoruum.
✋✋✋✋
Bu arada multide Su'yun alisverise giderkenb giydikleri var.