"Hızlı olsana!"
İki öğrenci, sakin mayıs akşamına tezat tabana kuvvet koşuyorlardı. Pahalı ayakkabıları, okulun bir zamanlar yemyeşil olan bahçesinde ritimlerini bulmuştu. Ellerinde ki kutular bu ritime o kadar da ayak uyduramamış gibi görünüyor, her adımda bir cambazın ipte sallandığı gibi sallanıyordu. Nehir ve Duru'nun şu anki tek amacı sığınakları 11-B sınıfına ulaşmaktı. "Hadi Nehir, neredeyse son basamaklar!"
"Söylemesi kolay! 1309 basamak çıkmak neden seni yormazken beni bu kadar yoruyor?!" "Çünkü çıkarken saymıyorum seni aptal!" dedi Duru. Yine de kendisi de nefes nefeseydi, fakat duyduğu korku onun yorulmasını önlüyor ve ayaklarını itmeye zorluyordu.11-B'nin yağlanmaya ihtiyacı olan epey yaşlı kapısı gıcırdayarak açıldı. Her ne kadar bir sınıf olsa da içi zarifçe döşenmiş odada ki tüm yüzler bir an için korkuyla kapıya baktı. Fakat gelenler ellerinde ki kutular yüzünden yüzleri dahi görünmeyen Duru ve Nehir'di. "Ahhh sonunda yemek!" diye inledi Alp. Hızla kızların yanına koştu ve zorunda olmasa yüzüne bile bakmayacağı meyveli kek kutusunu yırtarak açtı. "Sana da merhaba" dedi Duru. Kızıl saçları terli yüzüne yapışmıştı. Alımlı ve düzgün bir yüzü vardı, bunun yanında birde şekilli bir vücut ve parlak, pembe ten. Okulda bir çok çocuğun içten içe arzuladığı bir kızdı, tabii bütün bu olanlardan önce..
Flashback
"Çıkabilirsiniz gençler." Tarih öğretmeninin bu son cümlesi tüm sınıfı kaplayan ağır atmosferi dağıttı. Tüm öğrenciler esneyip gerindi, çoğu tarih dersini uyumak için verimli bir zaman dilimi olarak tanımlıyordu. Çantalarını toplarken alt sınıflardan Ege aniden sınıfa girdi, nefes almakta bile güçlük çekiyordu, çok koşmuş olmalıydı. "Müdür Çetinkaya tüm okulu konferans salonuna bekliyor." Henüz yeni uyanmış olan Ezel bir kaşını kaldırdı ve sordu " Yine ne istiyor o kaltak?" . Ege yutkundu, müdüre bu şekilde hitap edilmesi onu rahatsız etmiş gibiydi, ama yine de cevap verdi. "Sadece çok acil olduğu ve sınıflara tekrar uğramamak üzere tüm eşyalarımızı almamız gerektiği söylendi." dedi. Ezel gözlerini devirdi. Berkay "Hadi Ezel kaldır kıçını." dedi ve alaycı bir bakış attı. Ezel dilini çıkardı ama yine de normale göre çok küçük olan çantasını tek omzuna alıp kapıya yöneldi. Koridorlar insanlarla doluydu, anlaşılan tüm okul bu çağrıyı ciddiye almıştı. Kadifenin ön planda olduğu konferans salonunda ise tek bir boş koltuk dahi yoktu. Herkes yerleşip merakla kürsüye bakmaya başladığında Müdür Çetinkaya boğazını temizledi ve söze başladı "Sevgili arkadaşlar öncelikle hepinizi bu kadar ani olarak salona topladığımız için kusura bakmayın. Acil bir çağrıyla okulumuz geçici süreliğine kapatılıyor." Öğrencilerden duyulan yuhlama salonu doldurdu, henüz kimse konuşmadan müdür sözü aldı "Elimizde olan bir sebepten dolayı değil ve şu an yapabileceğimiz en iyi şey okulu boşaltmak!" Yeniden bir yuhlama yükseldi, öğrencilerin kafası karışmışa benziyordu, aynı şekilde müdürde ilk kez bu kadar stresli görünüyordu. 12'lerin oturduğu bölümden bir ses yükseldi "Saçmalık! Bize bir sebep bile göstermeden okuldan öylece çıkıp gitmemizi bekleyemezsiniz!" . Çoğu kişiden bunu onaylan mırıltılar yükseldi, gerçekten de hiçbir neden olmadan okuldan çıkıp gitmek oldukça saçmaydı, üstelik Merga böyle bir okul değildi, öğrenciler -özellikle elit statü- her zaman yöneticilerden daha çok söz sahibi olurdu. Fakat müdür bu küçük isyanı görmezden geldi ve öğrencilerin önlerinde ki birkaç haftada neler yapması gerektiğini tek tek ve tane tane anlattı. Hata yapmaktan korkuyor gibi görünüyordu ki bu durumu daha da şüpheli bir hale getiriyordu, salondaki şüphe dalgası neredeyse somuttu. Sonunda açıklaması bittiğindeyse hızlıca sahne arkasındaki prova odasına yöneldi ve gözden kayboldu. Öğrenciler hala hiçbir şey anlamamıştı fakat çoğu okuldan çıkmayı yapabilecekleri en mantıklı hareket olarak görüyordu, tabii bunda derslerin bitmiş olması gibi mantıklı bir sebepte vardı. 11-B öğrencileri sınıflarına girdiklerinde aralarında konuşmaya başladılar. Enes "Ne yani şimdi basketbol antremanı olmayacak mı? Tüm gün bunu bekledim ben!" dedi. Bir taraftan da her zaman boynunda taşıdığı minyatür basketbol topu kolyesini çekiştiriyordu. Basketbol onun hayatıydı. "Eh, okulu boşaltın demeleri yeterince net değil miydi Enes?" dedi Doğukan. İkisi sürekli atışırdı, fakat bu flört etmelerine engel değildi. İkisi birbirlerine bakıp sırıttılar. Sınıfın arka tarafından derin bir ses duyuldu, "İçimde kötü bir his var.". Tüm sınıf dönüp baktı, konuşan Buğra idi. "Bize hiçbir açıklama yapmadan okulu boşaltmamızı istemeleri normal değil, ve o müdürde de bir haller vardı" dedi yine. Sınıfa sessizlik çöktü, herkes Buğra'nın 6. hislerinin güçlü olduğunu bilirdi. Tatlı bir ses "O kadarda fena değil, okul sadece birkaç haftalığına kapanıyor." dedi, konuşan Açelya'ydı. "Haftasonu paintball'a gitmeye ne dersiniz?" diye ekledi ve gülümsedi. Henüz kimse cevap vermeden Buğu sevgilisini destekledi "Buğra haklı, bu okulun yaptığı saçmalık." dedi ve uzun sarı saçlarını arkasına savurup kibirle gözlerini kırptı. Sınıfta ki memnun etmesi en zor kişi oydu. "Şimdilik hiçbir şey bilmiyoruz ve sonsuz ihtimal var, o yüzden hepiniz haklısınız. Ayrıca paintball güzel olur." dedi Nehir. Birkaç kişi daha paintball için onay verince Buğra sınıfa pis bir bakış attı ve kapıyı açmak için kapı koluna yöneldi. Kolu çevirdi, fakat kapı açılmadı. Buğra birkaç kez daha denedi, fakat hiçbir şey değişmedi. Yiğit, Buğra'nın yanına geldi ve ikisi birden kapıyı zorladılar, fakat kapı bir kale kapısına yaraşır şekilde karşılarında öylece duruyordu. Alp "Hay sikeyim!" diye mırıldandı ve yüksek sesle bağırdı. "Kimse yok mu? Sınıfta kilitli kaldık!". Fakat koridorlar bomboştu, okul onlar konuşurken boşaltılmıştı. Duru alternatif bir yol denemek ister gibi "Kapıyı kırabilir miyiz? Eğer hepimiz beraber zorlarsak bence yapabiliriz.". "2.55 metre uzunluğunda ve 200 kilo. Ayrıca 1943'den beri değiştirilmedi. O kapı gerçekten sağlam, kızım." dedi Ezel umutsuzluk içinde. "Peki ya pencereler?" dedi Duru. Telaşlanmış gibi görünüyordu. "6. kattan atlarsan ayaklarının üstüne düşsen bile hayatta kalamazsın Duru." dedi Enes kafasını sağ sola sallayarak. Berkay epey ağır bir küfür savurdu. Kilitli kalmışlardı.-1. bölümün sonu-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Merga'da Gece Yarısı
TerrorÖzel bir okul, özel öğrenciler... Her şey oldukça tek düze giderken Merga'da ani bir karar alınır, okul artık tehlikelidir ve eğitim öğretim için uygun değildir. Soru sormaya vakit kalmadan tüm okul boşaltılmaya başlanır fakat planlanan şeyler her z...