2. Live; Anlaşma

91 32 29
                                    

Attığım her adımda hava biraz daha soğuyup karanlığa gömülürken bakışlarım on adım ötemde duran tellerle çevrilmiş çöplükteydi. Özel giriş kartı olmadan kimsenin içeriye giremediği kapısında büyük harflerle "Tehlikeli Bölge. Girişi Yasaktır" yazan çöplük oldukça huzursuz bir enerji yayıyordu etrafa.

Çöplük virüs bulaşarak ölümcül bilinçlere sahip olan oyunların atıldığı ve Hem Yo' da hem de Nadal bölgesinde yaşayan herkesin girmesinin yasak olduğu bölgeydi. Yo Plaon gezegeninin büyük bir çoğunluğunu kaplayan oyun şehriydi. Birçok farklı bölge ve yaşam alanına ayrılmış olsa da tek bir çatı altında toplanmışlardı. Toplandıkları bu yer ise Sayrox' du. Sayrox Plaon gezegeninin can damarıydı. Doğan her kişinin otomatik olarak burada kaydı oluşurdu. Bu yeni doğanlar Sayrox' da sıfırıncı seviye olarak gözükür büyüdükçe seviyelerini yükseltirlerdi. Bu seviye yükseltme durumu ise oyunlar sayesinde olurdu. Bin bir çeşit kapının bulunduğu ve içerisinde yine bin bir çeşit oyunlar bulunduran bu kapılar her yaştan bireyler için vardı. Tüm bu göz kamaştırıcı dünyanın birde öbür tarafı vardı. Yani Nadal. Nadal bölgesi Sayrox' da ismi olmayan yani seviyesiz doğanların sürgün edildiği yerdi. Onlar bize seviyesiz diyorlar ve doğar doğmaz buraya gönderiyorlardı. Burada doğan çocuklar dışında diğer herkes yetimdi. Buna bende dahilim. Doğar doğmaz gönderilmiş ve bir yetimhanede büyümüştüm. Kendimi bildim bileli ise Berslan, İnaya, Naser ve Lemi ile birlikteydim. Berslan ve İnaya en büyüklerimizdi. İkisi de 20 yaşındalardı. Naser ise onları bir yaş geriden takip ediyordu. Lemi ve ben ise 17 yaşındaydık.

Bu zamana kadar her zaman birbirimizin yanındaydık. Bir şeyler yapmadan önce her zaman birbirimize danışır ve ortak olan düşünceye göre hareket ederdik. Fakat şu anda kendi düşünceme göre ilerleyecektim. Tek düşündüğüm şey bir kurtuluş yolu aramaktı. Çünkü özgür olmak istiyordum ve bu isteğe bir türlü karşı koyamıyordum. Nedense içimden bir ses bu kurtuluş yolunun çöplükte olduğunu söylüyordu. Tellerle çevrili Nadal'ın aynada ki yansımasını anımsatan yıkıntılarla dolu bir harabeydi sanki.

Terk edilmiş... Tıpkı bizler gibi...

Ne yaşıyor ne de ölü... Tıpkı bizler gibi...

Çöplük normalde kocaman yüksek duvarlarla çevrili olsada nedense bu gece ince tellerle çepe çevre sarılı bir haldeydi. Bunun nedeneni bilmiyorum ama oldukça garip. Özellikle Beyaz pelerinlerin bu saatlerde devriye gezdikleri sokaklar tamamen boştu. Neden kimse burada değil? Neden çöplüğün etrafı ince tellerle çevrili?

Kafamda bir çok soru yeni soruyu doğururken etrafı dikkatlice kolaçan edip kimsenin olmadığına kanaat getirdikten sonra yavaşça çöplüğün etrafında dolaşmaya başladım. Daha önce buranın yakınından bile geçmemiştim. Hep uzaktan bakmıştım. Bu yüzden çevresinde ne var ne yok bilmiyorum.

İlk etapta amacım içeriye bir giriş yolu bulmaktı. Bundan dolayı her bir karışını dikkatli bir şekilde incelemeye başladım. Altına üstüne, içeriye girebileceğim her bir noktasına dikkatli bir şekilde baktım. Fakat her bir karışına baksam da içeriye girebileceğim herhangi bir yol bulamadım. Defalarca kez etrafını didik didik arasam da sonuç her defasında aynıydı. İçeriye girebileceğim hiçbir yol yoktu.

Çaresizliğin verdiği hislerle ayaklarım vücudumu taşıyamayacak kadar halsizleşirken çöplüğün sağ tarafında duran büyük ağacın dibine oturdum. Bundan birkaç yıl sonra tıpkı yıllardır birçok kişiye olduğu gibi beyaz pelerinlerin benim içinde gelme ihtimali vardı. Kurumuş cesedimin o kapıya bırakılmasını istemiyordum. Bu korkuyu yalnızca kendimin hissetmediğini Nadal' da yaşayan herkesin hissettiğini biliyorum ama bu korkuyu tamamen ortadan kaldırmak için kimse hiçbir şey yapmıyor. Belki birlik olsaydık bu korkunun üstesinden gelirdik ama burada yaşayan herkes yalnızca kendi arkasını kolluyor.

SEVİYESİZLER 1: ÇÖPLÜK YARIŞLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin