Ben Helin.. Zengin bir aile, okumuş ve babamın abilerim ve kardeşimden sonra bana layık gördüğü pozisyona yerleşmiş iş kadını. Ne olursa olsun erkekler bizde hep 1 adım öndeydi. Ne kadar bilgilide olsam, kültürlüde olsam bu hiçbir zaman değişmeyen bir gerçekti. Yani zenginlikte, kültürde, mevki makamda, okuduğum Hukuk Fakülteside bunu değiştirmiyordu. Nede olsa bende kız olduğum için hor görülmüş okuduğum meslek yerine aile holdinginde gözlerinin önünde asistanlık yapıyordum. içimi o kadar acıtıyorduki, canım yanıyordu.. Yinede susmak zorundaydım. Çünkü benim söz hakkım yoktu.
Ailemden kurtulmak için canlı başla çalışıp liseyi bitirip istediğim bölümü kazanmış ve şimdiki halimi yaşadıklarımı göremediğim için heyecanla okulun yolunu tutmuştum. Çünkü ben okumayı çok seviyordum. Okulum bitene kadar herşeye aldırmadan sessizce okula gidip geldim. Ailemin beni yok saymasını görmezden geldim, dışlanmama hor görünmeye o kadar alışmışımki artık içimi dahi yakmıyordu. Sürekli söylemiyorlar yarın ne olursa olsun kadın kadındı. Sadece ismim vardı. Bir vasfım, kimliğim yoktu. Yinede yıkmadan azimle okulumu dereceyle bitirmiş stajıma başlamış stajımıda güzelce bitirdikten sonra ümitlenmiştim. Takip o güne kadar.
Ben:"Baba okulum bitti. Dereceyle mezun oldum. Artık ofisimi açmak veya mesleğim yapmak istiyorum."
Babam: " Ne ofisi, ne mesleği? Sen benimle dalgamı geçiyorsun?"
O an tabiki beni iş yerine alacaklar şirketin avukatlığını yapacağımı düşündüm. "Baba ofisi açalım. Ben yine şirketin hukuki işleriyle alakadar olurum. Sen hiç merak etme. Elimden geldiği kadar şirket daha öncelikli dedim"
O ara annem söze girdi, babamın ters bakışından sonra; "Ben sana daha kaç defa söyleyeceğim? Helin bizim evimizde erkeklerin sözü kesilmez. Daha ne zaman akıllanacaksın? Beni utandırıyorsun sus artık baban konuşsun" deyip sustu.
Annemde konuşamazdı. Sadece beni azarlamak konusu dışında hiçbir şey için ağzını açıp söz dahi söyleyemezdi.