Arkadaşlar ilk kitabım. Mantık hataları olabilir, çok güzel olduğunu iddia etmiyorum zaten. Ama bir şans vermenizi de isterim. Lütfen eleştirdiğiniz yerleri belirtin. İyi okumalar.
(Sözlerin bir kısmı alıntıdır )
" HAFIZA DEDİĞİMİZ ŞEY KİLİTLİ ODALAR GİBİDİR. O ODALAR SADECE GEÇMİŞE DEĞİL BAŞLANGICA KADAR UZANIR. HERŞEYİN EN BAŞINA, BELKİ DE BAŞLANGIÇ ŞİMDİDİR"
( FELAKET 1243 )
Dünyamız belirli felaketler sonucu yok olmuştu. Atom bombaları, din savaşları, dünya savaşları, küresel ısınma ,beşeri faktörler...Dünyadaki zengin kesim insanlar ise bunun için önceden önlem almışlardı tabi. Kendilerine yeni bir gezegen kurmuşlardı. Ve artık Dünyamız yani eski dünyamız o andan itibaren " eski arz " olarak anılmaya başlanmıştı.
( FELAKETTEN YÜZYILLAR SONRA )
Gerçeğin hayal gücüyle ilgili bir mesele olduğunu öğrettiler bana hep. Doğruluğu şüphesiz kesin olan bir bilgi bile anlatılış üslubu yüzünden çürüye de bilir parlaya da bilir. Tıpkı bir elbisenin bir kadının üzerinde sönük kalmasının fakat aynı elbisenin başka bir kadın üzerinde parlaması gibi.
Hikayem 1441 yılının 63. Gününde başlıyor. Bu gün genoas gezegeninde Genesis ve Oasis milletinin soğuk ve yağmurlu bir gününe denk geliyor.
Soğuktan, ayakkabısı'nın içindeki yırtık çorabından çıkan parmağı donmuştu.
Yağmur bir yandan şiddetini arttırıyordu.
Yağmur suyunun kapladığı sokakları olan rüzgarın savurduğu taştan bir şehir. Önde güzel kıyafetler giymiş şehir için fayda sağlayan tüccarlar, zanaatkarlar vardı. Yüzlerinde ciddi bir ifade vardı. Ama uyumlu yürümüyorlardı. Askersiz bir açılış töreniydi bu.
her bir topluluğun farklı müziği
çarpışıyor, derin taş sokaklarda yankılanan bir sürü ritimle karışıyor. Yağmur sesi de cabası .
Gezegenin dört bir yanından gelen lordlar, valiler ve vekiller 400,500'lük gruplarla yürüyorlardı.
Yanımdaki yaşlı adam hava buz gibi soğuk olmasına rağmen;-çok sıcak çok sıcak
Diye söylenip yırtık bez parçasıyla alnını siliyordu.
Uzun bir yürüyüşün ardından tören alanına varıldı . Kralı bir halata bağlayıp konuşma yapması için yukarı yükselttiler. Ve kral Arthur'un 2 dudağının arasından;
-Sevgili halkım öncelikle hepiniz hoşgeldiniz. Yeni bir limanın açılış vasıtasıyla burada bulunmaktayız.
Gezegenimizi atalarımız bizlere nasıl emanet ettiyse biz de öyle yönetmeye devam ediyoruz. Sizler için hizmet vermek, sizlere fayda sağlamak , sizlerin işini kolaylaştırmak için buradayız.Genoas halkı öyle azmışlardı ki kendilerini çift cinsiyetli bir varlığa çevirmek için birsürü araştırma yaptılar. Yıllar boyunca denediler ve en sonunda istedikleri ilacı geliştirdiler.
Genoas halkının tüm sakinleri çift cinsiyetlidir (androjen). Cinsel kimliğin bir statü ya da güç aracı olarak kullanılmadığı bu gezegende, kişiler yılın belli bir döneminde o anki hormonal durumlarına göre erkek ya da kadın olmaktadırlar.
Genoas'da insanlar, jisso denilen çiftleşme dönemlerinde cinsel yakınlık duydukları kişiye göre kadın ya da erkek olabilirler. Cinsiyetin olmadığı böyle bir toplumda yasal aile kurumu da yoktur; burada aile, bir gelenektir.
Yani kısacası doğum yapan bir kadın Jisso döneminden sonra başka çocukların babası olabilir.
Burada cinsellik bastırılmayıp ihtiyaçlar rahat bir şekilde giderilir; bu yüzden de toplumun gündelik hayatı içinde cinsellik ve bunun tetiklediği olgular bulunmaz. Genoas , tüm yaşayışını; sanayi üretimini, tarımını ve ticaret gibi işlerini Jisso dönemine göre ayarlamak zorundadır. Ne de olsa insanlar, Jissoya girdikleri vakit adeta bir çılgın gibi çiftleşmek istemektedir.
Öyle bir istek ki bu Jissodan önce doğum yapabilen bir kadın Jisso döneminden sonra başka çocukların babası olmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN SOL YÜZÜ
Mystery / ThrillerZihni kapasitesini zorlayan hayaller kurmayı hâlâ sevenler için... Cınsel kimliğin bir statü ya da güç aracı olarak kullanılmadığı bu gezegende kişiler belli bir dönemde o anki hormonal durumlarına göre erkek ya da kadın olmaktadırlar. Bu insanlard...