Merhabalar ilk 4 bölümün ardından 1 hafta geçti ve ben kitabımın çok okunmamasına rağmen devamını yazmaya karar verdim. Kısa da olsa bor sona bağlamak istiyorum. İnşallah seversiniz.
"EVRENDE VAR OLAN HERŞEYİN BİR İZDÜŞÜMÜ VARDIR. BİR TERSİ ZITTI VARDIR. KADINLA ERKEK,ATEŞLE SU, GEÇMİŞLE GELECEK,GÜNEŞ İLE AY ,HAYATIN ALTI VE ÜSTÜ BİRİ OLMADAN ÖBÜRÜ DE OLMAZ."
-Kardeşimi götürmüşlerdi. Onu daha görememiştim bile mesih neden. Neden izin verdin onu almalarına.
-Bak austin o insanların yeni çağı başlatmaları için birsürü şeye ihtiyaçları var. Evet bunlardan biri horus yani kardeşin. Evet 1-0 öndeler ama şuan ama kaybetmedik ve kaybetmeyeceğiz bu yüzden biran önce yola çıkmamız lazım. Önümüzde upuzun bir yol var. Bu yolda bir sürü sınavlar vereceğiz tıpkı "si" "murg" gibi
-simurg da kim mesih
-anlatayım austin ne de olsa sıradaki yolculuğumuz. Simurg,un yanına.
Derler ki; çok uzun zamanlar önce, kuşlar diyarında Simurg diye bir kuş yaşarmış. En heybetlisiymiş Simurg kuşların. En güçlüsüymüş. En yüksek dağda yaşar, en büyük avların peşinden gidermiş. Aslanlara kafa tutar, kurtları korkuturmuş…
Bütün kuşlar hayranıymış Simurg’un. Simurg ise bir tanesinin. Dişi bir şahinin aşkına tutulmuş Simurg. Keskin gözleriyle avına süzülüşüne, duruşuna, uçuşuna kaptırmış kendini. Bütün kuşların hayranlık beslediği Simurg, Şahin’i seçmiş. Diğer dişi kuşlar kıskanmış Şahin’i. Ama en çok da küçük, güzel, tatlı bir güvercin kıskanmış. Küçük güvercin, Simurg’la Şahin’in uçtuğu kadar yüksekten uçamadığı için hep uzaktan izlemiş Simurg’u. Onu Şahin’le gördüğü her seferinde kıskanmış, ağlamış sessizce. Yüreği Simurg’un ölümsüz aşkıyla dolarken, ömrü acıyla dolmuş. Seszizce içine dökmüş gözyaşlarını.
Gel zaman git zaman, bir gün Simurg ormana gittiğinde bir bir kurt sürüsünün saldırısına uğramış. Saatlerce dövüşmüş Simurg. Yenememiş sürüyü. Yenilmemiş de. Öldürememiş hiçbirini. Ama ölmemiş de. Kuşlar ormanda bulmuşlar Simurg’un yaralı bedenini. Kartal ve Doğan Simurg’ı en yüksek tepedeki evine taşımışlar.
Şahin gelince, kanadı kırık Simurg’unu görmüş. Ağlamış… Günlerce, gecelerce ağlamış Şahin. Güneşin keskin ışıkları da geçmiş gözyaşlarından, ayın aydın dokunuşları da.
Aşağıda sessizce ağlayan biri daha varmış. Küçük güvercin, ölümsüz aşkıyla beraber, yalnızlığına hapismiş alçak ovalarda. Kanadı kırık sevdiğini görememek dertlerine yenilerini ekliyormuş. Ama en çok da, onun için başkasının ağlaması yaralıyormuş güvercini. Gündüzleri görünmez olmuş güvercin. Geceleri çıkar dolaşır, herkes uyurken yaşarmış. Kimseyi görmek istemezmiş.
Simurg, kanadı kırık yatmaya devam ederken; günler günleri, aylar ayları kovalamış. Şahin’in aklı yüksekteki bulutlara, keskin kayalara, etine dolgun tavşanlara takılmaya başlamış. Ağlamaz olmuş Simurg için. Gidince dönmez olmuş. Sonunda bir gün, kör bir akbabayla gidivermiş Simurg’un yanından. Simurg’a dönüp, son bir veda etmeden. Akbabanın koluna takıldığı gibi, ovaya inivermiş. Simurg sessizce izlemiş onların gidişini. Hiçbirşey söylememiş. Ertesi gün, ertesi gün, ertesi gün.
Günler sonra, Simurg’un içine akan ağıtlar, Simurg’un bedeninin bentlerini yıkmış. En yüksek tepeden öfkeli ama yaralı bir kuşun naraları yükselmeye başlamış.
Şahin’e yakılan ağıtlar Şahin’e ulaşmamış. Küçük güvercinin kalbindeki acıların üstüne akıvermiş. Simurg’a duyduğu ölümsüz aşkı hep içinde saklayan güvercin, en yüksek tepeye tırmanıp Simurg’u gözleriyle görmek, yaralarını sarmak, son bir kez olsun koklamak istiyormuş. Günlerce keskin yarlarla, yüksek kayalarla boğuşmuş. Her gün biraz daha yaklaşmış Simurg’un ağıt sesine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN SOL YÜZÜ
Mystery / ThrillerZihni kapasitesini zorlayan hayaller kurmayı hâlâ sevenler için... Cınsel kimliğin bir statü ya da güç aracı olarak kullanılmadığı bu gezegende kişiler belli bir dönemde o anki hormonal durumlarına göre erkek ya da kadın olmaktadırlar. Bu insanlard...