8. BÖLÜM

30 2 0
                                    

Hemen üstümdeki pijamalrı çıkartıp, halk arasına çıkabilecek bir şekilde giyindim. Yoldan bir taksi çevirdim ve şöför bey amcaya hastaneye gitmek istediğimizi söyledim. Yaa inanamıyorum! Kerem hastanedeydi. Eğer Sibel şaka yapmıyorsa. Eğer bu onların beni ve Kerem'i barıştırmak için oymadığı bir oyun değilse, ve umarım değildir. Çünkü eğer öyleyse kimse onları benim elimden alamaz.

- Şöför: Abla nereye gidiyoruz?

- Siz sürün ben size haber verceğim.

Ben de bu arda Doğa'ya mesaj attım ve hastanenin adını öğrendim.

- Özel Sağlık Hastanesi'ne gidiyoruz.

Trafik çok şıkışıktı. Ve ben burada kendimi yiyip bitiriyordum.Kafamda çok fazla soru vardı. Ve ben bunların hepsinin cevabını istiyordum. Çok fazla şey düşünüyordum. Kendimi rahatlatmam lazımdı. Ama nasıl?? Aaayy!? Joe'ya çok ayıp olmuştur şimdi. Çocuğun suratına kapattım. Dur ariyipte haber vereyim.

Bırrr...Bırrr...

- Aa. Joe merhaba, şey ben.. kusura bakma telefonu yüzüne kapattım. Acil bir durum söz konusuydu da!

- J: Yok, önemli değil ne oldu?

- Bir arkadaş rah....

Ben daha sözümü bitirmeden telefondan bir ses geldi. Ve bu kesinlikle Joe'nun sesi değildi. Bir kadın sesi?? Evet evet, kesinlikle bir kadın sesiydi ve Joe'yu çağırıyou.

- ALO! Orda mısın acaba?? Heyy, Joe?!

- J: Şeyy..Ben seni sonra ararım.

Az önce ne oldu? O kadın sesi kimindi? Açıkçası gururum kırılmadı değil. Ama ben onun nesiydim ki? Niye kızıyorumdum ki? Ben bu sorularda boğulurken şöförün sesiyle irkildim ve silkelendim. Hastaneye gelmiştik. Taksiciye parasını verdim ve hemen arbadan fırladım. Resepsiyonda iki kişi vardı. Biri uzun boylu sarışın diğeri ise kısa kızıl saçlı ve minyondu. Kerem 401 numaralı odada kalıyormuş. Ohh ne güzel! 3 kat merdiven beni bekler.

Odanın başında bir sürü kişi vardı. Sibel, Doğa, Kerem'in anne ve babası ve yanlış hatırlamıyorsam çatlak teyzesi vardı. Ben kızların yanına doğru giderken, birden bir bağırış koptu. Annesi hızlı ve kızgın adımlarla bana doğru gelmeye başladı.

- A: Sen nasıl bir insan!! Kerem senin yüzünden burada yatıyor. Zaten ilk görüşümde anlamıştım senin kötü biri olduğunu. Eğer Kerem'e bir şey olursa sen bittin! SEN BİTTİN!!!

- Benn...benn. Benim hiçbir şeyden haberim yoktu, ben bilmiyordum.

Hemen oracıkta gözlerim doldu. Koşa koşa tuvalete gittim ve sanırım kızlarda benimle geldiler. Çünkü arkamda bazı ayak sesleri duydum. Kısmen. Bir hastanenin tuvaleti bile güzel olur mu arkadaş yaa??!! Eee, Kerem'in kaldığı hastane böyle olur.

- S: Ağlama, herkesin sinirleri çok gergin. Annesi de bu yüzden böyle şeyler söyledi. Hepsi kızgınlıkla. Bu olayda senin hiçbir suçun yok. Bizim de yok. Kimsenin yok. O yüzden kendini gel ve silkelen. Şu an Kerem'in sana ihtiyaci var. Ve sen de onu yüz üstü bırakmicaksın. Anlaştık mı??

-D: Bu konuda kesinlikle Sibel'e katılıyorum. Kız söylediği her şeyde haklı. Sen bunu başarıcaksın, başarmak zorundasın. Çünkü sen bizim arkadaşımızsın.

- Tamam arkadaşlar bu kadar gaz yeter bence. Ben sizin ne demek istediğinizi anladım ve oraya gidip sizi gururlandırıcam. Aayy sanki box maçına çıkıyoruz haa!! (gülüşürler)

Elimi yüzümü yıkadım ve biraz da olsa kendime gelmeye çalıştım. Odanın kapısına doğru yürüdüm. O nasıl bir bakıştır. Resmen kadında kaplan gözü. Daha sen noluyo demeden kadın zaten üzerine yürümeye başlamış oluyor.
Herkes çok gergindi. E tabi haklılar biricik oğulları hastanede. Haa bu arada Kerem niye hastanede ki?? Noldu yani şimdi bu çocuk daha 1 gün önce turp gibiydi.
- Kızlar Kerem'e ne olmş?
- S: Sanırım arkadaşları ile takılıyormuş daha sonra biraz alkolü fazla kaçırmış, daha sonra bardan çıkıp evine doğru yürürken yere yığılmış.
- Odun kafalı aslında ama hayret! Düştüğü yer sertmiş herhalde, çünkü başka türlü kırılmaz bunun kafası!
- D: Selin şu durumda bile dalga geçiyorsun ya, pes yani!! Çocuk hastaneye gelirken birinin ismini sayıklıyormuş. Ve o kişinin ismi de...
- Dur sen söyleme ben söyleyeyim; Melisa.
- D: Melisa kim kızım?
- Eski sevgilisi.
-S: Hayır, Selinciğim. Senin adını sayıklıyormuş.
- Benim mi?
- D: Evet, çocuk zaten sana seni sevdiğini söylemişti, o yüzden bence şaşırma.
Bunları duymak beni biraz şaşırtmadı değil doğrusu. Benim adım mı? Niyee??! Niye ben? Tam da İngiltere'ye giderken. Zaten hep böyle şeyler benim başıma gelisin. Bütün belalar beni bulsun dimi!!
Offf tamam, sus, düşünme, çünkü sen düşündüğün zaman batıyosun!! Kendime kızma seyansımı bitirdikten sonra koluma bir çimdik attım. Bütün çocukluğum boyunca bunu yapmışımdır. Eğer düşüncelrden veya başka şeylerden arınmak istersem hafifçe koluma bir çimdik atarım, böylece kendime gelirim.
Böyle beklemek beni çok düşündüyor.
- Kızlar o zman ben Kerem'i ziyaret edicem.
-D: Bence iyi fikir.
Odanın kapısını açtığımda bütün gözler benim üzerime geldi. Ancak teyzesinin dışında. Ayy tatlışım benim. Zaten anlamıştım ben ilk başta nasıl iyi biri olduğunu.
- Aa.. Şey! Kerem ile biraz kalabilir miyim acaba? Eğer siz de izin verirseniz?
- KA: Sadece 5 dk!!
- Peki?
Sinir ya!! Valla sinir!
Herkes çıktıktan sonra oda bana bi sessiz geldi. Masanın yanında duran sandalyeyi aldım ve yatağın yanına çektim. Onu böyle görmeye alışkın değildim. Bu yüzden ne söyliyeceğimi bilimiyordum.
- Aa.. Kerem, ben Selin. sebi böyle görmeye alışkın değilim bu yüzden konuya yavaş yavaş giricem. Hatırlıyorsun ki seninle bir pizzacıda tanışmıştık. Hatırlıyorsun değil mi? Ahh, evet, neyse... Seni ilk gördüğümde vay be demiştim, ne tatlı çocuk. Sonra seninle arkadaş olunca senin ne kadar iyi biri olduğunu anladım. Ve seninle arkadaşlığımı sürdürmek istiyorum. Ama bazı durumlar var ki öylece kalakaşıyorum ne yapacağımı bilmiyorum. Bir taraftan sen, bir taraftan Joe... Ahh, işler çok karışık. Şimdi söyleceğim şeyi, sana söyliyeceğim aklıma gelmezdi ama.. Eğer sana karşı bir şey hissetmiyorum dersem yalan olur.. Ama... Off bilmiyorum. Yine çok konuştum dimi kesin sen uyanık olsaydın bana artık yeter derdin zaten...
- K: (Sesi çok boğuk geliyordu) Selin...... Sen misin??
- Kerem!!! Se.. Sen.. Sen az önce konuştun mu?
Hemen duvardaki kırmızı bütona basıp hemşireyi çağırdımı. Ee tabi içerden tıkırtılar gelince ailesi de geldi. Herkes artık başımıza toplanmıştı. O sırada annesi, o fırsat bu fırsat diyerek benimde yerimden etti. Sağol ya! Bir teşekkür edeydin.
Ben de çıktım artık odadan. İnşallah dediklerimden bir şey duymamıştır. Eğer duymuşsa işler daha da çok karışır.
- S: Eee nasıl gitti??!
- Yani, iyiydi. İdare eder.
- D: Sen böyle diyorsunda kız konuştu Kerem daha ne istiyorsun??
- Bilmiyorum Doğa. Benim ona daha soyleyeceklerim vardı. Gerçi bir çoğunu söyledim ama olsun içimi dökemedim. Neyse kızlar ben kahve alıp temiz hava almaya gidicem. Gelicek misiniz??
- D: Ben gelmicem, siz gidin. Bir gelişme olursa haber veririm.
- Tamam, biz aşağıdayız.
Merdivenlerden indik ve kantinden nescafe aldık. Daha sonra dışarıdaki boş bir banka oturduk. İkimiz de kahvelerimizi yudumlarken, sessizliği bozan ben oldum. Yine her zamanki gibi!
- Sibel sence ne yapmalıyım?
- S: Çok klişe bir laf ama, kalbinin sesini dinle!
- Sibelciğim, bir organın sesini nasıl dinleyebilirsin arkadaşım. Ya kalp sadce bir organ işi de kan ponpalamak!!
- S: Hayır canım öyle dğil. Yani tama o zaman biz şunu içindeki ses yapalım. Tmam şimdi gözlerini kapat ve bana ne hissettiğini söyle.
- Çok karışık. Hem Joe hem de... Kerem!!
- S: Biliyodum işte, biliyordum ya.
- Neyi biliyordun?
- S: Senin ona karşı bir şeyler hissettiğini!
- Evet, biliyorum uzun zamandır bunu kendime söyleyemiyordum ama.... Evet ona karşı bir şeyler hissediyorum. Yani Kerem'e...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 05, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Londra AşkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin